''şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya, yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki, anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği'' der üstad ve içeride bir acı, boğazda bir yumru zuhur eder. gözler ahuzar. velhasıl karşılıksız aşka düşmeyenin bile bu derde düşesi gelir.
isteyipte ulasamamak
unutmak icin kacmak ama kacarken hep yakalanmak
okulun o pis sari duvarlarini gormek icin sebep yaratmak
ve sadece duvarlarla yetinmek
sinav cikisinda tramvaya yurumeyi firsat bilmek
ve o kisa surede kendini anlatmaya calismak
bir isik beklemek ufacik bir umut
ama sahte yanak dokunuslariyla kalmak
sonra sinirlenmek
guzel sevgililerle sinifta fink atmak
onun gizli bakislarini yakalayip mutlu olmak
egonun tavana vurmasiyla triplere girmek
konusunca umutlanmak
ama devamini getirememek
begendigini soyleyince havalara ucmak
ondan habersiz uzaklara gitmek
giderken bile onu dusunmek
amerikadan ona sevdigi grubun cd sini almak
ama hale verememek...
kac kisi gecti kac beden bu maceranin ustunden,hepsi o nu unutmak icindi ama olmadi
bir tek sirdasim vardi yanimda o da beni bana anlatan o nu bana anlatan "biliyorum sana giden"di...
herkesin kendi yaşadıklarından; birşeyler bulabileceği dizeler. sevip de sevilmemenin; ne demek olduğunu yalnız yaşayanın bildiği bu kadar güzel anlatılır işte...
eline sağlık "cemal süreya"
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu;
yalvaririm onu okuma carsamba* gunleri.
Alışırım seni yanlız düşlerde okşamaya gibi mükemmel bir tamlama yapmış beni yüksek dozda hüzne boğmuş platonik takıldığım zamanlarda derdime dert katmış okuyup okuyup ağlamama sebebiyet veren cemal süreyya şiiri. (bkz: iki kalp)
Ne yücedir platonik aşkların kahramanları gözümüzde. Onları o kadar imkansızlaştırırız ki, onlar vazgeçilmezdir onlar biriciktir. Onlara yazılan her şiir onlar için dinlenen her şarkı mutlaka gözyaşı ile yoğrulmutur. Ve bizler için onlar her şeyin en iyisini, en güzelini hak eder. Oysa biz neyiz onların gözünde, biz ne kadar vazgeçilmeziz, biz ne kadar yüceyiz onların nezdinde. Aslında bizler onları değil onların bize verdiği imkansızlıkları, çaresizlikleri, acıyı seviyoruz. Anlamlandırmaya çalıştığımız onlara olan aşk değil onların yokluğunun verdiği aşktır aslında. Cemal Süreya yokluğuna aşık olduğu kişiye şiir yazmıştır. 'Biliyorum sana giden yollar kapalı' ne büyük imkansızlıkları içinde barındıran bir cümle. Ama buna rağmen sevmek ve şiirler atfetmek böyle bir sevgiliye... işte böyle yüceltiriz platonik aşklarımızın kahramanları, gözlerinde hiç olduğumuzu bilsek bile.