çünkü ben kimseyi sevemiyorum. kimse de benimle geçinemiyor zaten. ya ben çok iyi olduğumu düşünüyorum ya da onlar benim çok kötü olduğumu düşünüyor. olmuyor. hep bir taraf eksik kalıyor.
Ağlattığın geceler yüzünden sevmiyorum. Sözünü tutmadığın için sevmiyorum. Ellerimi bıraktığın, beni yaktığın için sevmiyorum. 8,5 ayımı aldığın, 17 mi soldurduğun için sevmiyorum. Yazdığım 35 mesaja tek mesajla cevap verdiğin, telefonlarımı açmadığın için sevmiyorum. Yeniden doğdum, çünkü artık seni sevmiyorum.
Çünkü o kadar ukalasın ki , her şeyi ben bilirim havaları ama aslında bildiğin tek şeyin her şartta konuşmak olduğu, artı kendine olan saçma şişme özgüvenin.
Biliyor musun seni neden sevmiyorum artık? Bilmiyosun, anlayamıyosun, körsün. Sadece senin düşüncelerin ve egon var. Sanki onca yılımız beraber geçmemiş gibi yabancı davranıyosun, yanımda utanıyosun. Başkalarına anlatıyosun hayatında olup bitenleri. Ruh gibiyim, gibisin, görmüyoruz birbirimizi...
eger sevmiyorsam bunun nedeni cok da muhim degildir cunku geri donusu olmaz. bir kere kapandi mi bir daha acmam o defteri. neyse nedenlere gelince; eger surekli sorguluyorsa ve gurur kirici laflar soyleyip hatasini anlamiyorsa, gozu disarda ise, bana yalan soyluyorsa yeterli sebebim var demektir sevmemek icin. cok da umrumda olmaz.
çünkü ben seni sevebilecek kadar cesur değilim.çünkü seni üzmekten o kadar korkuyorum ki seni sevmeye cesaret edemiyorum.çünkü seni sevmiyorum demek seni seviyorum demekten daha kolay geliyor.keşke söylediğime ben de inansam.
çünkü lanet olası bir şekilde sürekli kendini düşünüyorsun. kahrolasıca önemsenme isteğini anlayabiliyorum fakat tüm yaptığın bu ve başkalarının seni tatmin eden insanlardan ibaret olmaları dışında ne yaptığı ya da ne hissettiği umurunda bile değil. bir kez olsun yalnızca bu insanları düşünemez misin tanrı aşkına?
Bir umuttur sevmek. Sevdiğim kadınla karşılaşacağım günü umut ediyorum. Yıllar önce yitirdiğim umut etme işine bugünden itibaren tekrar başlıyorum arkadaşlar... size de tavsiye ediyorum. Ne de olsa bir umuttur yaşamak.
