Muhakeme edilmesi bir mesele değil. Zaten irdeleniyor da. ama bilinmezlik kavramını "bilinmeyen bir şey" ile karıştırmamak gerekir. Yukarıdaki entry bilinmeyen bir şeyin bir gün bilinebileceğine işaret ediyor ama bilinmezlik'in bilinmesi demek bilinmez olmak'ı bilmek demektir.
Daha da açayım: dildeki kelimelerin bir kısmı nesneye ilişkin kelimelerdir. Bazı kelimeler ise tek tek nesnelerden aşkındır. Burada aşkınlık kapsama anlamında. Bu aşkın olanlar ancak düşünmeyle ilişki kurabileceğimiz türdendir.
Konuyla da alakalı olan örnek verelim:
"Ğ" nesnesi bir yönden bilinmeyen bir nesnedir. Bu nesne her an bilinebilir ve bilindiğinde artık bilinmeyen değildir. Ama bilinmezlik böyle değildir. Bilinmezlik bir varlık kipidir (insan için) ve varlık minvalidir (herhangi bir varolan için.) bilinmezlik'i eğer bir kelime olma açısından bilme nesnesi olarak ele aldığımızda bilinmezlik'in bilinmesi demek bilinmezlik kavramını bilmek demektir.
Sonuç olarak bilinmeyen bir nesne ile bilinmezlik aynı değildir.
sagopa kajmer'in saykodelik ep de kolerayla seslendirdiği ve kanımca en güzel şarkısıdır. dinlerken insanın kendini bulduğu, pesimistliğin, melankolikliğin tavan yaptığı, insanın resmen sürüklenip gittiği şarkıdır..
Sagopa Kajmer' in Saykodelik EP' sinden bir şarkı. Sözleri:
Kolera:
Kapı çalarsa lütfen açma yok kimseyi beklediğim
Sanki cinayet işledim ve yok cesedi saklayacak yerim
Güneş hergün uyandırır günü güne günaydın denilmez
Nöbeti devralır gece ona iyi geceler dilenmez
Yakaladın mı tartakla çek saçını öğrenin
Cehennemin tutuşturulduğu vakti artık öğrendim
Lütfen içinden bağır ağrılı başıma ne bu garez ?
Ses çıkarma alma nefes parmak uçlarında gez
24 saat inşaat sesleri sürer kafamda
Bir kımıldasam devrelecek kafama büsbüyük bina
Tek parça geldim diye darlanmadım sanma
Bir ben bulanıyorum kızıla bir bulanıyo kızıl bana
Bir tavuz kuşuna binip buralardan artık gideceğim
Acıkırsam cebimdeki yaşlı yusufcukla besleneceğim
Ne yazık ki unutmak istediklerimi bileceğim
Bir iskambil eve taşınıp ilk depremde öleceğim
Nakarat:
Aklımı kaçırmak üzereyim, ben çürük bir düzeneğin üzerindeyim
Neyin beni beklediğini bilmemekteyim, her yerde bilinmezlik var
Aklımı kaçırmak üzereyim, ben çürük bir düzeneğin üzerindeyim
Neyin beni beklediğini bilmemekteyim, her yerde bilinmezlik var.
Sagopa:
Kara taktaya rap yazardım beyaz tebeşirlen
Büyüğünce kaldırımla kazıdım rapin adını çiviylen
Kendimi bulmalıydım bir ufacık nedenlen
Bu yollar seni çağırır kıymetli bir vesileylen
Eğlen gönül eğlen kapalı sabah buz gibi akşam ve sisli bir öğlen
Aklımda kalanlar bir kemik bir etten olan benden
ibaretten peki ya ne haber senden ?
Anlatma dilersen tamamında koy den den
Eğer şiirsel olcaksan şiirsellik elzem olur
Dalga karaya değdiği vakit ondan bir çok şeyler alır
Aşınır adem bir kayaysa dalgada hüzünse
Düşer yaprak kendiliğinden eğer mevsim hasatsa
Ölüm aşağıda ve hayat yukarıda
Doğdum ve o gün başladım o dipsiz tırmanışa kalktım bu dağa
darmadağın her kalktım bulutumun üstüne bastım (bas!)
Kopmak üzere olan bir parça vücudum ve tüm ağırlığım
Ellerimde kelebekler ölmelerini bekliyorum seyrettikçe ibret alıp dalıp dalıp gidiyorum
Duyduklarım kapılsa anlam kısmıdır bütünüm
Hale yok kırışıklıklarıma değer bütünüm.
Nakarat:
Aklımı kaçırmak üzereyim, ben çürük bir düzeneğin üzerindeyim
Neyin beni beklediğini bilmemekteyim, her yerde bilinmezlik var
Aklımı kaçırmak üzereyim, ben çürük bir düzeneğin üzerindeyim
Neyin beni beklediğini bilmemekteyim her yerde bilinmezlik var.
saykodelik ep' deki en pesimist sarki. ozellikle de bir ep icin, sago' nun da uzerinde durdugu uzere rapteki muzikal derinligi ortaya cikarmaya yonelik bu tur calismalar icin...
"tek parça geldim diye darganmadım sanma
bir ben bulanıyorum kızıla bir bulanıyo kızıl bana
ne yazık ki unutmak istediklerimi bileceğim
bir iskambil eve taşınıp ilk depremde öleceğim"
hayata dair önünü görememe geleceği tahmin edememe ve onun verdiği korkunun etkisiyle oluşan garip his. kendinizi bomboş sonsuz bir çölde veya ovadaymış nereye gitseniz aynısıymış gibi hissedersiniz. berbat bir şey yani. insanoğlu meraklıdır. merak eder. bir adım sonrasını bilmek ister. bilemediği bir yer onda daha fazla merak uyandırır. merakını gideremeden o bilinmezin içine hapsolursa kendi değerini ve anlamını da yitirir. hayat anlamsız gelmeye başlar.
Uçuruma uzanmış bir kalasta sallana sarsıla yürümek gibi. Yel mi eser, el mi çeker, ah ne meret şey o. Sonu yok gibi, zifiri karanlıkta ha yersiz yönsüz koşmuşsun avare, ha çökmüşsün dizlerinin üstüne, biçare.. acabalar, belkiler, o melun merak, akla sığmaz ki bunlar. Sığdırmaya çabaladıkça hepten kaybetmek nihayet. Zaten Şu akıl melekeleri nerde işe yarar ki ? Muhakkak azap diye verildi..