bilinmeyen hocaefendi kerametleri

entry8 galeri0
    1.
  1. tarihe ışık tutmak bakımından bilinmesi gereken olaylardır.
    hocaefendinin doğaüstü güçlerini bilmeyen halkımız, bu konuda şüphededir.
    halbuki öğrenirse, hükümet düşebilir.
    çok önemli konu bu.
    0 ...
  2. 2.
  3. havada durabilmesi, elindeki zopayla su bulabilmesi ve paralel şekilde yapılar oluşturabilmesidir ve bu yapıları oluştururken hiç kimsenin farketmemiş olması en büyük kerametidir.
    2 ...
  4. 3.
  5. cemaat evlerinde anlatılan ama halkımızın bilmediği kerametlerdir.
    mesela hocaefendinin marslı çocukla görüşmesini bilen bir hakim,
    o yakalama kararını nasıl çıkarırdı?
    elleri titremez miydi?

    bunun gibi, bilinmesi gereken olaylardır.
    bırakın kasedi masedi,
    hadise burda.
    0 ...
  6. 4.
  7. türkçe olimpiyatlarını ziyaret etmesi.
    0 ...
  8. 5.
  9. sorulduğu zaman " bu devirde en büyük keramet kişinin doğru yol üzere olmasıdır." şeklinde geçiştirilen kerametler bütünüdür.

    hayır bildiğini iddia edenlere de sormak lazim gördün mu kardeşim diye. ona bakılırsa başka dine, cemaate mensup insanlar da öyle şeyler anlatıyor ki aklın durur.
    0 ...
  10. 6.
  11. cemaatçi arkadaşlardan takiyye değil samimiyet beklediğimiz konudur.
    şimdi hacı, din kardeşiyiz, yemeyelim birbirimizi.
    cemaat arasında sürekli konuşulan
    ama kamuoyunun bilmediği doğaüstü olaylardan söz ediyoruz burada.
    0 ...
  12. 7.
  13. zamanında birlikte i.t.ü'de makina mühendisliği okuduğum bir cemaatçi tanıdığım hocaefendinin tüm ilimlerde dahi seviyesinde olduğunu söylemişti. bunun üzerine ona "tüm ilimler" derken doğa bilimlerini de dahil edip etmediğini sormuştum. evet, onlar da dahilmiş. baktım ki eleman ciddi görünüyor, ciddiyetini iyice ölçmek için o sıralar bize kök söktüren dinamik dersini sordum. onu da biliyormuş ve hatta odtü kürsüsünden dinamik dersleri bile vermiş. ilkokul mezunu bir kişinin nasıl olup da soruları 3. derece diferansiyel denklemlerle çözülebilen dinamik gibi bir konuya hakim olabileceğini sordum. ben büyüklerin hallerinden anlamazmışım. son bir çabayla, "yahu varsayalım ki konuyu çok iyi bilsin, odtü kürsüsü dingonun ahırı mı ki önüne gelen çıkıp ders versin? akademik ünvan gerekir, şu gerekir, bu gerekir.." dedim. odtü kürsüsünde ders vermek derken, resmi dersleri kastetmediğini, cemaate yakın öğrencilere boş bir anfide ders verdiğini söyledi.

    mümkünse hocayı itü'ye çağırmasını, gözümün önünde en basitinden tek bir dinamik sorusu çözebilirse müridi olacağımı söyledim. hocanın çok meşgul bir insan olduğunu ama uyarına gelirse ayarlayacağını söyledi. söz konusu kişiyi gördükçe arada hatırlatmama rağmen bir sonuç çıkmadı tabi...

    hey gidi günler...

    işte bir memleket atamızın dediği yoldan çıkıp, şeyhler, dervişler, meczuplar, mensuplar, müritler memleketi olursa olacağı budur... girmek için yüksek puan gerektiren bir üniversitede okuyan mürit öğrencisinin bilimle, analitik düşünceyle, sorgulamayla alakası bu kadar olur.

    aklıma bir de termodinamik dersi geldi. hoca birinci kanuna "hiç bir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz" diye giriş yapmaya başlamıştı ki sınıftaki dinciler ayaklandılar "estağfurullah hocam. allah yoktan var eder, vardan yok eder" diye... hoca "biz burada bilim öğretiyoruz, siz kalkmış inançlarınızı karıştırıyorsunuz. çıkın dışarı" diye kovmuştu bunları sınıftan.
    0 ...
  14. 8.
© 2025 uludağ sözlük