bir iki tanıdık da gördün mü giyersin gocuğu, eldiveni, bereyi atlarsın sokağa.
bir saat uğraşıp muazzam bir kardanadam yaparsınız.
ellerin donmuş, burnun akmıştır.
şöyle uzun uzun bakarsın evine dönersin.
sonra ararsın yakın bir arkadaşı
-oğlum tarlaya kardanadam yaptık nasıl olmuş?
-hani nerde?
-tarlada işte baksana camdan.
-bir şey yok ki lan orda.
-oğlum bak işte direğin orada.
-yok abi hiçbirşey.
-nasıl olmaz ya daha yeni girdim eve. bakkal şerif abigille yaptık. dur bi bakayım camdan.!2*½# vay gebeşler yıkmışlar!
-kim yıkmış?
-ne bileyim oğlum ben işte yıllardır biz eve girince kim yıkıyorsa o yıkmıştır yine.
*işte bu konuşma 50 yıldır aynı şekilde gerçekleşiyor ve her nerede ve ne zaman yapılırsa yapılsın her kadanadam "kardanadam yıkan canavarı" tarafından yıkılıyor, parçalanıyor, yerle yeksan ediliyor.
çağan ırmak duysa da sesimizi kabuslar evine "kardan yıkan adam" diye bir film daha eklese.