"Yalnızca seni görmekti istediğim, bir defa daha görmek, sana sarılmaktı. Sonra sevgilim, bütün gece, bütün o korkunç ve uzun gece boyunca seni bekledim.
Annem yatağına yatıp uyur uyumaz, eve gelişini duyabilmek amacı ile kulak kabartmak için sessizce hole süzüldüm. Bütün gece boyunca bekledim ve buz gibi bir ocak gecesiydi. Yorgundum her yerim ağrıyordu ve oturacak bir sandalye bile yoktu: o yüzden boylu boyunca yere, kapının altından gelen cerayanın üfürerek geçtiği zemine uzandım.
Vücudumu acıtan zeminde, üstümde sadece ince bir giysi ile yatıyordum, çünkü bir şey örtmemiştim, uykuya DalarSam senin ayak seslerini duyamam korkusuyla ısınmak istemiyordum.
Bekledim, bekledim seni kaderimi beklercesine bekledim...
● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ●
Sonunda- sabahın iki veya üçü olmalıydı- aşağıda binanın kapısının açıldığını ve merdivenlerden çıkan ayak seslerini duydum.
Sen olabilir miydin bu gelen?
Evet, sendin sevgilim, ama yalnız değildin. Hafiften sanki gıdıklanan birinden çıkan gülmeyi, ipek bir elbisenin hışırtısını ve senin alçak perdeden gelen sesini duydum- eve bi kadınla dönmüştün...
"
Bir kez daha stefan can yakmış, boğaza yine bir şey oturtmuştur.
Okudugum 4. Zweig kitabi ve nedense bu kitapta ayni uslubu yakalayamadim. Bilmiyorum neden cok zevk alarak okumadim hatta arada sikildigimi hissettim. Patolojik askin takintili halleri beni cidden rahatsiz etti.
Dün gece bir üstteki yazarın entrysi sonucu adını öğrenip bugün gidip hemen tedarik ettiğim ve şimdi bitirdiğim muhteşem bir eser! Aşk psikolojisi olarak adlandırılabilir. Muhteşem ötesi bir psikolojik çözümleme.