bilim her şeyi niye bilemiyor ama her tez ya da var sayıma inanıyor. neymis kesin neden olduğu bilinmemektedir ama şu sebeplerden olduğu düşünülmektedir gibi.
mesela sebepsiz bir uyaran olmadan takıntı, korkular vb. bunları görebiliyormuyuz, elliye biliyormuyuz ya da bilim bunun neden olduğunu isbatlayabiliyor mu ?
bir yanlışa 20 prof doğru dese hemen inanıyor millet sonra bu proflar bile fikir ayrılığına düşüyor doğru tekse niye doğruyu ispat edemiyorlar.
örneğin tıbbi olarak umutsuz, kısa ömrü kalmış hastanın birden hiçbir şey olmadan ileşmesini ne deniyor şans mı ?
buarada kimseye din dayatıldığı yok. dinde zorlama yoktur doğru ve yanlış yol gösterilmiştir seçmek senin iradene bırakılmıştır.
Teleolojik dedil insan merkezci bir delildir. Bütün evrenin insan aklına uygun oluştuğunu var sayar. Oysaki evren insandan ibaret değildir. Ve insanın kendi varlık bilimsel tezlerini kıyaslayacağı dışsal bir varlık yoktur. Dolayısıyla bu tez sadece tek mantık içinde kalındığında anlamlı olur. Teleolojik delili kabul etmek için öncelikle altında yatan mantığı irdeleyip ispatlamak gerekir.
Teleolojik dedil insan merkezci bir delildir. Bütün evrenin insan aklına uygun oluştuğunu var sayar. Oysaki evren insandan ibaret değildir. Ve insanın kendi varlık bilimsel tezlerini kıyaslayacağı dışsal bir varlık yoktur. Dolayısıyla bu tez sadece tek mantık içinde kalındığında anlamlı olur. Teleolojik delili kabul etmek için öncelikle altında yatan mantığı irdeleyip ispatlamak gerekir.
bilimin allah'ı yok ettiğine inanılır. hâlbuki gerçek bir akılcı düşünme insanı allah'ın varlığına götürecektir. evrende var olan sistemi, işleyişi gercekten irdeleyen bir insan; bu kompleks canlıların, kurala göre hareket eden atomların gezegenlerin; her hangi bir bilinç tarafından tasarımlanmadan oluşamayacağını bilir. işte bu bilinç allah'dır. allah'ı inanmayan kişi ise bu dünyanın hatta uzayın bir bilgisayar programı olduğunu düşünecek kadar aptallaşır. oysa bilimi düşünmek, bilim ile iç içe olmak bizzat kuran'ın bir emridir. kuran tüm inananları yerin ve göğün yaratılışı hakkında düşünmeye çağırır. bu yüzden bir mümin için bilime karşı bir korku yoktur. bilimsel olan her şey onun için allah'ın varlığına, kudretine, bilgisine delildir.
aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "ey rabbimiz! sen bunu boşuna yaratmadın. şanın yücedir senin. ateş azabından koru bizi." (ali imran - 191)
Iman etmek , inanmak, teslim olmaktır. Biz teslim olduk. Sevgiyi, aşkı, ruhu , acıyı, göremezsin ama var olduğunu bilirsin. Ben bu gune kadar hayatım da girdigim bir çok açmazda seccademde dua ettim. Hayırlısı olması yönünde, çıkmaza girdigim konu da ne yönde karar veremezken allaha havale edip teslim oldum. Sonucunda hep güzele iyiye cıktı. Çesitli kazalar atlattım, şükürler olsun hepsinden feraha çıktım. Yani illa ki siz her seyi elinizle tutup gözünüzle görmek istiyorsunuz, herseyi görüyormusunuz ama var olduğunu biliyorsunuz. Biz makine değiliz sonuçta insaniz.
madem böyle bir başlık açılmış, ben de matematik diliyle allah'ın varlığını ispatlayayım;
şu anki dünya nüfusunun yarısından fazlası, yani milyarlarca insan Allah'a inanıyor. Biz allah diyoruz, hristiyanlar god diyor. onların da bizim de inandığımız tanrı Hz. Musa'yı gönderen tanrı.
Şimdi olayın matematik kısmına geleyim. Mantık kurallarına göre milyarlarca insan tek bir tanrı'ya inanıyorsa, tanrı öyle olmasını istediği içindir. eğer ateizm gerçek olsaydı, şu anki dünya nüfusunun yarısından fazlası değil, yüzde birinden azı tek bir tanrı'ya inanırdı.
Gerçekten komik yorumlar yapılmış. Ruhda görünmüyor ama tedavi ediliyor diyen var. Birde bilim 3. boyuta ulaşamazmış filan. Arkadaşlar bir failin varlığını ortaya atıyorsunuz ama hiçbir görgül ve mantıksal nedenle ispat edemiyorsunuz. Ve bununla övünüyorsunuz.
ARAF 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. işte onlar hayvanlar gibidir hatta daha da şaşkındırlar. işte asıl gafiller onlardır.
ayette bahsi geçen tarzda yaratılan insanlara ne anlatılır yada neyi kanıtlaya biliriz ki ?
hiç bir gerçek adamı memnun etmeyecektir çünkü ayetten dolayı kafirler bile ayetleri doğruluyorlarda farkında bile değiller nasıl olsunlar ki zaten onların gözleri var görmezler kulakları var duymazlar kalpleride derin düşüncelere kapalıdır .
siyahın beyaz olduguna inanmış birini inandıramayız heleki ayettekiler gibi olanları .
şunu gördük ki inansakda ayetleri doğruluyoruz inanmasakda .
en basit örneği ise her canlı ölümü tadacaktır ayeti kafir olup ölende bu ayeti direk olarak doğrulayarak ölür. ölürde yinede görmezden gelir .
islam hiç bir zaman bilimle ters düşmemiştir. Bilakis kuranda ki ayetler bilim ile doğru orantılıdır ve bunları gelişen teknoloji ile keşfedip kuranda yüzyıllar öncesinden belirtildiğini görünce dinimize geçen bilim insanı az değildir. Kainatta her şeyin bir başlangıcı vardır. Tıpkı bir domino taşı sırasının birbiri ardına yıkılması gibi. Peki bu durumda ilk taşı kim devirdi ?
ispatı kuran´da görmek isteyen açar okur, istemeyen sözlüğe "ispatlanamadı" diye başlık açar, diyeceğim tespit.kuran´da bir sürü 1400 yıl önce bilinmesi imkansız mucize yazılı, üstelik birkaçı öyle yoruma falana meydan vermeyecek şekilde yazılı. buna hadi canım sen de diyen adam, nasıl çıkıp "ispatlanmadı" diyebilir ki ?
dünya hayatının amacı budur zaten...eğer allah(c.c) kendini açıkça belli etseydi,dünyayı hiç yaratmaz ve insanlar doğrudan cennette doğarlardı..ancak dünya hayatının amacı ''gözle görünmeyen,kulakla işitilmeyen rahmana iman etmek ve dünyanın hayatının zorluklarına ve çeldiricilerine rağmen bu yoldan vazgeçmemek''tir..
öbür türlü zaten hiçbirşeyin anlamı kalmazdı..imana yol açan delilleri de, çeldirici seçenekleri de yaratan allah(c.c)'dır..
bu bağlamda ateizm de materyalizm de,diğer dinler de allah(c.c)'ın iradesi ile yaratılmış olan çeldirici seçeneklerdir..
inanmak ile bilmek ayrı ayrı şeylerdir.
Her bilmek inanmak değildir, ama her inanmak bilmektir.
Her inanmayı bilme takip eder ama her bilmeyi inanma takip etmez.
Klavyenin klavye olduğuna iman edilmez. Klavyenin klavye olduğu bilinir ve görülür.
Ahiret gününe, meleklere ise iman edilir.(#13967159)entry numaralı letisin dediği gibi:iman esasları kanıtlansa dünyada imansız kalmaz, sınavın da anlamı kalmaz.
"iman etmek" kavramı başlı başına subjektiftir, bu yüzden inanılır veya inanılmaz. gönül işidir tamamen.
ama hiç düşünülmez mi ki "ulan zaten kanıtlansa dünyada imansız kalmaz, sınavın da anlamı kalmaz. neden ispatlansın?" diye...
allah'ın varlığına delil beklemek başlı başına aptallıktır. ahirette muaf bile tutulabilirsiniz akıl yoksunluğundan.
"içime öyle doğdu", "mantığıma uygun", "hissediyorum", "bir güç olmalı" tarzında subjektif, kerameti kendinden menkul ve desteksiz bir keyfiyetle hayal kahramanı ile gerçekliği bağdaştırma çabasıdır.
buna rağmen aynı serbest sallama kanalından başka bir fantezi pompalansa (zeus, spagetti canavarı, neyse işte) derhal itiraz edecektir, o ayrı...