bilim ve kurgulamanın birlikte yer aldığı hikayelerdir.saçmalıklarımı affınıza sığınarak palyaşıyorum.nacizane benimki şöyle;
galaksimiz hepimizin bildiği gibi çok geniş.bir metaforla açıklamam gerekirse çöldeki bir kum tanesi kadar gökcismi bulunmakta.tabi bu sadece bizim galaksimiz.ve samanyolu galaksisi gibi milyarlarca galaksi var evrende.ve her an yeni bir patlamayla enerji dağılımıyla birlikte kütleler açığa çıkıyor.
bizler bu koskoca evrende sadece birer hiçiz.biraz önceki metafore göre bir kum tanesi bile değiliz.
günümüz teknolojisi gün geçtikçe gelişiyor ve artık atomun içerisine giriyoruz.daha düne kadar bilinmeyen elektron gibi bir çekirdek etrafında çekirdeğin çekim kuvvetiyle birlikte belirli yörüngede her yönde 360 derece dönebilen,negatif yüklü taneciklerin varlığından habersizdik.
bu işin bilim kısmıydı ve artık kurgusuna geçelim.
düşünün ki;her bir atom çekirdeği birer güneş ve her birinin etrafında dönen elektronlarda birer gezegen.ve her birinde yaşam var.biz makro dünyalarda yaşam ararken, mikro dünyalarda yaşam buluyoruz.ve her elektronda yerleşik olarak yaşayan mikro canlı formları kendilerini mikroskopla inceleyen bir gözü görüyorlar.ve onu tanrı olarak kabul ediyorlar.
içlerinde çok özel olanlarıda var.kararlı olanları, radyoaktif değerlik taşıyanları.gibi..gibi..
