bugün

Dinlerin çürüdüğü falan yok, sadece yeterince anlaşılamamıştır.
Din bilimsel olarak ele alınabilir olarak kabul edilmediğinden çürüme idiaası bilim terminolojisini baz alırsak yoktur.
ve dinlerin hala bilimi inkar etmesi...
bilimin bütün dinleri çürütebilir gayet normal ama o dinler içinde islam yok tabi ki.
ne fizik, ne kimya, ne biyoloji, ne astronomi, bilen embesil beyanı.
ve sen şu kısacık ömründe her şeyi bilemeyeceğin için asla bir dini çürütecek kapasiteye erişemeyeceksin.
büyük patlamanın vardığı yaratıcının yokluğunun ispatı değildir. anlamadılar gitti bunu.
Ateistlerin birer saygısız, yobaz, varlıklar olduğu gerçeği.
Bilim dini filan çürütemez. Ayrıca tüm dinler demeye de gerek yok. Yaşadığımız dönemde geçerli olan tek din islamdir. Geriye kalan tüm dinleri çöpe atın gitsin zaten.
Bilim in dini çürüttüğü iddiası, bir farenin bir aslanı paramparça ettiği iddiası kadar gülünç ve komiktir.
enerjinin korunumu sanki kuran da yazıyo da ordan biliyor. bilim olmasa enerjinin korunumunu da bilmicek hala atara atar gidere gider her şey kuran da yazıyor kafası.
Laboratuvarda fazla kalıp, problemi kendi üretip kendi çözen bilim insanının her yüz yılda bir düştüğü inanç yanılgısı.
görsel
diyalektik bilimsel değildir. tabiata açılıp, merhaba deyiniz.

''O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez."
forumlarda şurada burada bu konunun sürekli tartışılmasına hastayım.

eninde sonunda "bak nasıl bu kadar mucizeyi görmezsin" lafına bağlanıyor. ben de geçen gün duvara baktım, gayet açık bir şekilde bok yazmaktaydı duvarda. şimdi boka tapıyorum, her şey boktan gelir her şey boktan döner, bok her yerde hepimizi çevreler. inanmıyosan da saygı duyacaksın amk.
yanlış düşüncelerim için herkesten özür dilediğim zırvalıklar.

dediğim gibi bu kadar büyük bir yanılgı içine düştüğüm için herkesten özür diliyorum.

bunca mucize, bunca tasarım, evrendeki bu kusursuz düzen. evet evet allah var.

o da benim.
zaten o insanlarda pozitif bilim ve felsefe alanında önde gelen kişilerdi değil mi? hatta üşenmeyip 37 kitaptan oluşan yunanca bir eseri tercüme edip insanlara anlatmak için arap yarımadasını geziyorlardı.
yaşamın başlangıcıyla alakalı Allah inancı dışında öncekilerin masallarını tekrar etmekten başka yapabileceğin bir şey de yok. 4 tane amino asitten müteşekkil dnanın 30.000 geni milyarlarca yıl, hava koşulları vs gibi etkenlerle oluşturduğuna inanıyorsun. dna transportasyonun bilinçli bir tasarım değil, deneme yanılmayla oluştuğuna inanıyorsun. tepeden gelen güneş ışınlarının canlının gittiği istikametteki yani önündeki hücreleri zamanla ışığa duyarlı hale getirip gözü oluşturduğuna inanıyorsun. bir sürü saçmalıkları da bilimsellik adı altında allah yoktur diyebilmek için savunuyorsun. kimse inanmak zorunda değil. tüm mteryalistler gibi egonun karşısında hiçbir güç tanımıyorsun. aklın sana göre tapılacak kadar değerli. elin ayağın gözün kulağın bir sınırı varken aklın sınırlarının olması sana imkansız geliyor. kainattaki varlığı ile yokluğu hiçbir fark oluşturmayacak egoist hatta narsist bir insansın. ama buna rağmen direniyorsun inat ediyorsun. sadece üzülürüm. ben uyardım.
Kapasite kucuk lakin dil zenci çükü gibi masallah.
(bkz: evrim)
(bkz: doğal seleksiyon)

hepsini önceki sayfalarda anlattım. (tabi arada bir kaçını modlar sağolsun silmiş)

ayrıca bir eserden etkilenmek için illa onu okumak lazım zannedenleri göstermiştir. dediğim gibi adam tüccar 1001 çeşit insanla münasebet kurmuş.

aslında ben yanılıyorum. büyük bir materyalist gaflet içerisindeyim. huzurlarınızda tekrar özür diliyorum. bu kadar mucize arasında evreni tanrının yarattığını nasıl görememişim. kesinlikle bir tanrı var evet evet.

tanrı benim.
eğer kaçmazsan canlılığın nasıl başladığı ile ilgili tezini bekliyorum. okuma yazma bilmeyen bir insanın yunan filozoflarının eserlerinden nasıl etkilendiğini de bi ara anlatırsın. hadi koçum.
bunca zaman hata yaptığım palavra. evet arkadaşlar bu düştüğüm amansız gaflet için herkesten huzurlarınızda özür diliyorum.

dünyanın maddi yasalar olduğunu savunmam büyük bir gafletti. bu kadar mucize arasında bir yaratıcı gücü nasıl da görememişim.

allah birdir. ve ondan başka ilah yoktur.

allah benim.

bana tapın kullarım.

ayrıca muhammed'in tüccar olduğunu bilmeyen, hiç bir yere gitmediğini sananları göstermiştir. adam bütün arap yarımadasını dolaşıp 1001 çeşit insanla tanışıp fikir alışverişinde bulunduğunu ve o dönem arabistan'da eski yunan bilginlerin eserlerinin olduğunu ve bunlardan etkilendiğini bilmiyor.
@küçük zenci
#35487580
no'lu entryden dilimin döndüğünce anlatayım.
1) big bangi duymuşsundur. özellikle son 60-70 yılda evrenin oluşumuyla alakalı yoğun kabul gören teoriyi. teknolojik imkanların artmasıyla galaksilerin birbirinden uzaklaştığı tesbit edilince " yahu bunlar birbirinden uzaklaşıyorsa hepsinin birbiriyle iç içe olduğu sonsuz yoğunlukta sıfır hacimde bir başlangıç noktası olmalı" şeklinde dile getirilen teori. bu bir anlamda yokluk demektir. bilim adamları ise bu yoğun ve sıfır hacimli "şey" in hangi etkenle dağılıp birbirinden uzaklaşmaya başladığını açıklamaya çalışıyorlar. onlar big bang diyor ben "kün feyekûn" diyorum.
2) denizlerin karışmaması meselesi.
Ayette denizlerin ismi cismi koordinatı verilmiş mi ki bi dünya yazmışsın. Bir biriyle kavuşmaları için salıverilen iki denizden bahsediliyor. Ben de bunların Akdeniz ile Kızıldeniz olduğuna inanıyorum. Bir biriyle kavuşmalarının ise Süveyş kanalına işaret ettiğini savunuyorum. Ayette geçen “berzah” kelimesi mana itibariyle iki yanı su olan dar kara parçası demektir. O yüzden destan yazıp boncuk bulmuş gibi zıplamaya gerek yok.
ikinci olarak yüzey gerilimi, yoğunluk farkı ile suların karışmamasından ayeti yorumlamaya çalışırsak işte burası mucizevîdir. Arap diyarında yaşayan ömründe deniz görmemiş, denizcilikle hiç alakası olmayan, doğduğu yerden 12 ve 17 yaşlarında sadece şam ve yemene gitmiş birisinin okuma yazma bilmediğini de göz önüne alacak olursak , naturalis historia adlı eserle tanışmasının ve fikir teatisinde bulunmasının imkansız olduğunu ahmaklar bile kabul eder.
3) sudan yaratılma meselesi.
Gene tipik bir cımbızlama hadisesi. Ayetleri adam gibi okursan önce yaratılmanın önce topraktan başladığını sonra çamur, balçık gibi safhalardan geçtiğini ve en sonunda da süzülmüş bir özden yaratıldığını anlamak zor değil.
4) dağların bulutlar gibi hareket etmesi meselesi.
Bulutlar gibi değil dikey hareket ediyorlarmış. bir metnin içinden bir cümleyi cımbızlayıp çıkarmak, mesnetsiz iddiasına temel arayanların başvurdukları en ucuz yöntemdir. Neml suresinin mevzu bahis ayetlerinde kıyamet sahneleri tasvir edilmektedir. Ayetlerdeki manayı toparlayacak olursak “senin duruyor sandığın dağlar kıyamet gününde rüzgar önündeki bulutlar gibi savrulup hareket eder” deniliyor. Bu da karia ve tekvir surelerindeki anlatımla mutabıktır.
5) emzirme süresinden hesap hatası.
Bir şeyler okuyorsun bari düzgün oku. 24 ay emzirme, emzirme süresini tamamlamak isteyenler içindir ki bu da ayette apaçık ifade ediliyor.
Şimdi kendi aklınca epey gülüp eğlenmişsin. Ben sana bir soru sorayım da eğlenme sırası bana gelsin. Ben canlı ve cansız bütün her şeyi Allahın yarattığına inanıyorum. Sen bana canlıların nasıl oluştuğunu anlatabilir misin?
laftan, bilimsel üsluptan ve kanıtlardan anlamayan ve görmezlikten gelen bebelere karşı artık taşşak üslubunu kullanacak olmamdır. zaten bir kaç entrymi sildiler.

ulan antik yunan tanrılarına, zeus'a taparım daha iyi. adam harbiden tanrı gibi tanrı, ilah gibi ilah. allah nedir amk adam daha kendi içinde çelişki halinde *
Hala cok bilimsel bir tavirla hahahah'lamak, zaaaaa'lamak, çomar'lamak suretiyle küskü yedirme maharetiyle bilimin dini curuttugunu gormekteyiz.

Bakin aslinda ne oluyor biliyor musunuz. Elinden wikipedi, google gibi ensturmanlar alindiginda, kozmosun kendisine sundugu copy-paste suresi kadar pratik olan alinti nimetinden mahrum kaldiginda, kalk surada bize sadece 15 dakikalik bir curutme sunumu yap diye kibarca kürsü teslim edildiginde donamimin kumulatif totalinin iddianin hacminin 1000'de 1'i etmedigi gorulur. Bu gibi mecralarda hegel, aynstayn takilip karsi karsiya geldigimizde 4 cumleyi gecmeyen bir dimaga zaman harcayip bosuna onemsedigimi birnkac kez tecrube ettim.

Onceki sayfalarda curuttum, falan numaraki entryde curuttum, iki tur kosup portakal suyumu ictim yine curuttum, gidip 5 takla atip geri gelip yine curuttum lerle olmuyor guzel kardesim. Hos rasyonal acidan curudugu dusunuldugunde de inanan insan kumsesi tarafinda herhangi bir ipleme belirtisi gozlenmiyor.

Biraz felsefe okusan, biraz sosyolojiyle tezyin etsen su curumeye yuz tutmus bayat savlari, daha bir cicek acacan da, sen hahahaha lamaktan baska bir sey yapmiyorsun. Borsa yatirimcilarinin imkb' ye odaklanip hareketlilikeri gozlemleyerek gard almalari gibi inanan insanlar bilimsel buluslarin inanclarina yapacagi etkiyi hesap ederek yasamiyorlar. Acaba hangi arkeolojik calisma sonucunda hangi ara form bulundu da namazi terk etmem icab etti seklinde vukuu bulan bir tedirginlik ya da arayis yok. Dolayisiyla birbirilerinin kitlesini etkilemek, pesinden suruklemek, transfer icin cirpinmak gibi gayeleri olmayan iki farkli mecrayi gidip gelip kapistirmak, musabakaya cikarip uzerine bahisler oynamak ne kadar bilimsel bir tavir sence. Hele o hakaretler, kuran'a allah'a laf sokmalar, asagilamalar bilim etigine ne kadar uyuyor sence?
hadi bunu da açıklayın müslolar:

(#35521351)

bazı veletler ağzındaki lolipopu çektikten sonra açıklayabilir.
Din ve bilimin konularına bakalım.

Dinler tarihine baktığımızda dinlerin iki fonksiyonu vardır.
1. Bilinmeyene cevap vermek,
2. Bireysel ve toplumsal kurallar, öneriler, pratikler sunmak.

Bilime baktığımızda ise birşeyleri yani tezleri "bilimsel yöntem" kullanarak doğrulamak ya da yanlışlamak.

Öncelikle dinin 2. Fonksiyonunu bilime sunalım. Burada bilim bir değer yargısı içeremeyeceği için bunların var olup olmadığını belirleyebilir. Bildiğim bütün dinlerde çeşitli kural, öneri, pratik var, büyük ihtimalle bilimsel yöntem de bunun varlığını kanıtlayacaktır. Ama olmayadabilir, bir bilim adamı titizliğinde tüm dinleri ve tarihini araştırmak lazım.

Şimdi dinin 1. fonksiyonunu bilime sunalım. Yani din bilinmeyen konusunda insanlara cevap verir. Aslında her din bunu yapmaz, ya da belli sınırları vardır. Örneğin hinduizim ya da konfiçyuzim yaradılışla ilgili bilgi vermez, ya da yahudiliğin ilk zamanlarında ölümden sonrasına ait bilgi yoktur. Yani bu tespitleri de bilim ayrıntılı bir biçimde yapar.

Peki bilmediğimiz birşey hakkında dinin verdiği cevabı bilime sunarsak ne olur. Örneğin "ilk big bangden önce ne vardı? Yani madde nasıl ortaya çıktı". Buna (çoğu) dinin verdiği cevap yaratıcıdır. Peki bilim buna ne cevap verir: "bilmiyorum". Dolayısıyla bilim dinin verdiği cevabı yanlışlayamaz. Din kendi verdiği cevabı doğrulayamaz ama bu onun çalışma şeklinden dolayıdır. Çünkü onun çalışma prensibi "inanç"tır. Yani eğer ilk nedeni din kanıtlasaydı onun adı inanç değil bilimsel bilgi olurdu.

Son olarak: din söylediğini kanıtlamadığı için ona yoktur demek, radyo görüntü vermediği için radyo yoktur demekle aynı şeydir.

Edit: yani bilimin dini çürüttüğü falan yok, dinin alanı ile bilimin alanı farklı.