hata yapan insandır. "her şeyin bir şeyi vardır" demiş ünlü bir üstad. yani bilime inanmalısın çünkü o bir realite evet, ancak bilimin ötesinde de göreceli olabilecek herhangi bir şeye de inanabilirsin, inanmalısın da. çünkü bu güzel bir his olabilir. üstelik sana insanlığını hatırlatır.
bu konu aklıma hemen aldous huxley'in ada isimli romanını getirdi. orada da bilim yüceltiliyordu ve yek gerçeklik olarak kabul ediliyordu. olmaz, sıkıntılı. "ruhsuzluğa giriş 101" demektir bu. hem yine başka bir üstad ne demiş? "her şeyin fazlası zarardır".
bilimsel edit: bu konuda meraklı olanına yine francis bacon'dan "yeni atlantis" isimli kitabı öneriyorum. bilimin tek gerçeklik olarak kabul edilmesi ve diğer her şeyi reddetmenin, tıpkı sadece bir dini kabul edip onun dışında her şeyi reddetmek gibi nasıl bir sonucu olacağını böylece daha iyi anlayabilirsiniz.
her şeyden önce "bilime inanmak" eylemini gerçekleştirebilen insan. öncelikle bu kısım için tebrik edilmesi gerekir.
kafanız mı güzel abi? bilim organize edilmiş verilerle evreni açıklama çabasıdır. deliller ve argümanların olduğu bir yapıdan bahsediyoruz. inanmak dediğin net olmayan şeyler için kullanılır. bilime inanılmaz. çünkü bilim nettir. ya kabul edilir ya reddedilir.
insanlık tarihinden buyana üretilip yokolan 36bin dinden herhangi birine inanmak yerine, insanlık tarihinden bu yana varolan her zaman doğru kabul edilen birşeye inanan insandır.
cerndeki big bang deneyine inanan, deneydeki zerreciklerin birbirine çarpıp karşı maddeyi oluşturduğunu kabul eden, ilk maddenin de bu yolla oluştuğunu bilen, fakat ilk iki parçacığı hangi gücün çarpıştırdığını bilmek istemeyen insandır.