kuran ve diğer kutsal kitaplardan elde edilen bir takım rakamsal rastlantıları, klasik bilimsel metodların kıstaslarıyla yargılamak komiktir zaten. eğer biraz araştırılırsa ilginç olan şudur, kuranda gün kelimesinin 365 kez geçmesi, ay kelimesinin 12 kez geçmesi, kadın ve erkek kelimesinin 23er kez geçmesi, ve bu sayıların toplamında insanın kromozom sayısı olan 46yı vermesi gerçekten ilginç bilgilerdir. ve buna benzer bir takım rakamsal rastlantılar(!) elde etmek mümkündür. şimdi bunları gözardı edip, tüh din kaka, bunlar mitolojik saçma şeyler olm, deyip bunlar yokmuş gibi davranmak bilim adamını meraklı yapıdan ziyade, ideolojik bir yapıya bürür. bu da bilimadamını bilimadamı kimliğinden gitgide uzaklaştırıp, ideoloji saplantılı bir bilim adamı(!) haline getirir. oysa bilim adamı kesinkes tanrı vardır, ya da tanrı yoktur demek yerine, acaba var mıdır, acaba yok mudur arasında gidip gelmeli, hakikati an be an sorgulamalıdır.
insanlara gönderilen kutsal kitapta bahsetmiyor diye evrenin boşluğu hakkında bir bilgisi yok denmiş tanrı yani Allah için... Bu konuyu uzatmayacağım. Her şey ortada çünkü. Neyse.
Bilim tanrının yani Allah'ın hikmetini kurallarını anlamaktan ve anlamaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Bilim camiası çok fazla teori ortaya koyuyor evrenin nasıl olduğu konusunda. Ama çözemedikleri tek şey "neden" olduğu. işte biz Allah deyince bu sadece onlara dinsel bi kavram olarak geliyor... Bu bilim camiası böyle giderse o nedeni hiç bulamayacaktır. Ve şüphesiz ki Allah her şeyi bilen ve her şeyin nedeni olandır.
Kutsal kitaplar bilim kitabı değildir. Bu nedenle kutsal kitaplarda bahsetmiyor demek çok saçma. Allahın varlığına Gözle görülür bir kanıt olsaydı iman bu kadar değerli olmazdı. Bu nedenle de Dine inanıp inanmama konusunda zorlama yoktur.
Mesele tanrıyı kanıtlamak yada yok saymak değildir. Haksız olacağım kaygısı yaşamanız gereksiz sayın yazarlar. Ayrıca kuranı kerim de o sayısı bu sayısı son yıllarda çıkan bir hikayedir. Müslüman bilim adamlarının modern bilime ne kadar katkıda bulunduğunu eminim biz Müslümanlardan daha iyi bilirsiniz. Bu durum o bilim adamlarının allahın hikmetini bulmak adına çalışmalarını ve imanlarının kanıtıdır. iman dediğimiz şey kanıt olmadan inanmaktır. Bu yüzden bizim dinimiz islam bu yüzden takva ediyoruz. Bu yüzden kuranda yazan her şeyi kabul ediyoruz. Gel gelelim kuranda ne akla ters bir ayet ne de ahlaki sınırların ötesine geçebilecek bir ayet yoktur. Ayrıca Kuran bir bütündür tek tek ayet ayet okunacağına bir bütün olarak ele alınmalıdır. Benim dinime dil uzattığınız için bu konuyu buraya getirdim. Bu konu Müslüman islam tartışması değil. Başlıktan da anlaşılması gerekirdi bunun... Ama bizim ülkemizde bilim ve tanrı konusu açılınca nedense islam ve Müslümanlığa saldırmak gibi bir huy var. Eleştirilmesi gereken onca din varken hemde... Biraz Nietzsche iyi gelir size kanımca...
bilim, belirli metodları ve materyallerin analizini içeren, sonrasında buna bağlı olarak belli kanılara varan yöntemleri benimser. din ve tanrı inancı ise, kişinin ispata gerek duymaksızın tam teslimiyeti ile anlam bulur. yani, bilim ile tanrı ve din ispatlanamaz. çünkü bilimin kullandığı ispat yöntemleri, dinin veya tanrının ispatında çalışmaz.
bilimsel kuramların olayları betimlemedeki başarısı sonucu bir çok insan tanrı'nın evrenin bir dizi yasaya göre evrimleşmesine izin verdiği, bu yasaları çiğneme yönünde herhangi bir müdahalede bulunmadığı inancına sahip oldu. ancak yasalar bize evrenin başladığı anda nasıl görünmesi gerektiğini söylemiyor: saati kurup nasıl başlatacağını seçmenin hala tanrı'ya mahsus olması mümkün. evren bir başlangıca sahip olduğu müddetçe onun bir yaratıcısının olduğunu varsayabiliriz ancak evren bir sınırı veya kenarı olmaksızın gerçekten kendi başına tamamen bağımsız bir bütünse, bunun bir başlangıcı ve bir sonu da olmaz. sadece var olur. bu durumda bir yaradana gerek kalır mı?