hava kararmak üzereydi. soğuk bir sonbahar günü. yolda yürüyorum tek başıma. her nefes verişimde bir miktar buhar yüzüme çarpıyor, anlık bir ılıma hissi oluşturuyor. çevrede çocuklar var. anneleri yavrum akşam oldu diye eve almaya çalışıyor. ve hatta bir tanesi az evvel dayak yedi. iyi oldu eşşoleşşeğe. zihnim gayet duru. hiçbir şey düşünmüyorum.
ve sonra kısa yoldan gideyim diye bir ara sokağa saptım. sapar sapmaz da balkondan memeleri 4'er kilo çeken bir kız gördüm. allah'ım. o ne öyle ya? meme değil yataş elyaf yastık mübarek.
yakışıklı biri olduğum için kız da bana baktı. bir müddet bakıştık. sonra aniden ühühühüh deyip eliyle yüzünü kapattı. kim bilir içinden neler geçiyordu??? acaba ben mi ağlattım onu diye düşündüm. çünkü çok yakışıklı biriyim. belki onu o an kendime aşık etmiş olabilirim. bu gayet olası.
kız herhalde baktı ki ben yürüyüp gidiyorum beni kaybetmenin hüznü bastı kendisini. e ama napalım kardeş, balkonun dibinde durup kızın memelerini elleyemem ya. tekrar yürümeye devam ettim ama aniden bir ses işitim. arkamdan biri bakar mısınız diyordu. döndüğümde balkondaki kızı gördüm.
yeah beybi what happened dedim. bilgisayarımın monitöründe sorun var bi bakar mısınız acaba dedi. kabul ettim. evlerine gittik. ben görev adamı ergün pembe olmamdan ötürü içeri girer girmez bilgisayarı aradım. nerede yav bu dedim, her yere baktım ama bilgisayar yoktu. meğer kız beni eve çağırmak için yalan söylemiş.
arkamı döndüğümde iki kocaman meme gördüm. başka da bir şey göremedim. bu 2 memenin arkasındaki ses yala bunları garabet diyordu. ben de yalamaya başladım. ben yaladıkça arkadan bir inleme sesi geliyordu.
kız çok mutluydu. o gün sabaha kadar seviştik. kendisin yatakta çok mutlu ettim ve kalkıp evime gittim. ben giderken arkamdan nolur bi daha gel garabet dedi. bana aşık olduğu apaçık ortadaydı. peki canım dedim çıktım. hala arada sırada onun yanına gider memelerini kucaklarım.