bilgisayarda mario oynamayı kardeşimle güreşerek kazandığım yıllar. şimdi arıyorum mario bulamıyorum, çağırsam çocuğu bir kaç el dövüşsek de yok. süperi, müthişi, soniği filan çıkmış.
halbuki sen tesisatçısın niye kendini bozuyorsun ? sabit kal mario.
fifa 99 da Erzurumsporu aldığım yıllardır ayriyetten Süheyl ve Behzat Uygur kardeşlerin Abdülkadir parçası ile evde güneş gözlüğü takarak dans ettiğim yıllardır. sıfır dert.
gençlik yıllarımdır. sofraların yerde olmadığı, soba yerine kaleyfer (kalorifer) kullanıldığı zamanlardır. yerde yatılan(yer yatağı gibisi yok), sobanın güpür güpür yandığı, show tv'nin kırmızı noktalı filmler yayınladığı, pinokyo bisikletlerin meşhur olduğu zamanlar çocukluk yıllarımızdı.
Ciddi anlamda çocuk ve masum oldugumuz yıllardı. Biraz fazla durunca gözlerin yorulmadı mı sözüyle karşılaşılırdı. Odada otururken gözümüz hep bilgisayarda olurdu 10 dakika sonra açmanın hayaliyle. Facebook, msn kullanırken cekinirdik biri gelip arkadan bakar mı diye. En güzel yıllardı o makinenin tadını en çok aldıgımız zamanlardı. Şimdi dizimin üstünde laptop odamızın köşesinde bir başımızayız. Yalnızlaştık efendim, sistematik bir şekilde yalnızlastırıldık. Duvarlarımızın ardına saklandık, içimize deger vermeye başladık tüm dünyayı unutup.
fazla oynadığın zaman hemen gözler üzerine çevrilir,gözlerin çevrildiğini anlarsın sonra o söz duyulur "hadi artık kalk bilgisayarın başından" denir ve paşa paşa kalkardık.
msn kullanılan yıllardı.
sevgilimle msn'de konuşmak için açtığımda arkamda beliriveren aile bireylerinin yazıları görme ihtimaine karşın yazıları küçücük yapar, kendim bile zor okurdum.