bilgisayarın geliştirdiği problem çözme yeteneği

entry2 galeri0
    ?.
  1. hatırlarım da bundan tam 11 sene önce 14 yaşındaki bir çocuk ne kadar mal olabilirse o düzeyde maldım. tek bildiğim bilim ve teknik dergisinden anlamını bilmediğim kelimelerle dolu yazılar okumak, 80 günde devri alem yapmak veyahut denizler altında yaklaşık 20000 fersaha inmekti. elbette sabah 10'da sokağa çıkıp akşam ezanına kadar top oynamak da mallığıma mallık katmaktaydı. kısacası bir düz adam yetişiyordu.

    takvimler 1998'i gösterdiğinde "fifa world cup 98" gelmiştir diye bir yazı gördüm bizim kırtasiyeci mustafa abi'nin dükkanında. italya 94'de roberto baggio unutulmaz bir final kazıdığından aklımıza, "world cup" terimine aşinalık vardı bünyede. girdip baktım içeriye; tuhaf bir alet. televizyonun önüne üstünde tuşlar olan uzunca bir cisim koymuşlar yanına da kablosu televizyon'a giden ufacık bir oyuncak. ne ola ki bu dedim mustafa abi'ye. sırıttı ve bilgisayar ola ki dedi. hıı dedim. yine sırıttı.

    iki tane mahalle piçi velet oturuyordu bilgisayarın başında. biri adını sonradan öğreneceğim klavyenin tuşlarına bana çok manasız gelen dokunuşlar yaparken, diğeri fare denen icadı bir ileri bir geri götürüyor, üstündeki iki tane tuşa çıldırmışcasına basıyordu. ekranda da bildiğin fransa-italya maçı vardı. o güne kadar elektronik ortamdaki oyun anlayışım mario ile prensesi kurtarmanın iyi bir şey olduğu ve aduket çekmenin gerçekten zor olduğu idi. duraksadım. izlemeye başladım bizim iki piçi. gol atıyorlar, faul yapıyorlar, kırmızı kart, sarı kart. herşey çok güzel. ancak ters giden birşeyler vardı. haksızlık bu dedim. fare'de üç, klavyede yüzlerce tuş vardı. elbette klavyeden oynayan yenecekti. sonra izah ettiler, otur hele bir dinle dediler. anlattılar bana bilgisayarı; resim çizersin, müzik dinlersin, yazı yazarsın, film izlersin. iyi bir alet dedim kendi kendime, iyi bir alet. şimdi geriye dönüp baktığımda 14 yaşımın verdiği mallığa rağmen bilgisayarı idrak edip, mustafa abi sayesinde merak salmışım.

    internet cafede geçen yıllarla birlikte babanın bütçe yetersizliğinden dolayı 3 ay sonra alıcaz inşallah bilgisayarı cümlesindeki çaresizliği de devam ediyordu. bu süreçte bu zavallı beden boş durmadı ve windows ile tanıştı. ama hiç bir zaman bizim 0.5 uç, kalem tıraş aldığımız mustafa abi'ye o bilgisayar nereden geldi diye sormadım. ayıp şeyler söylerdi, eminim...

    önceleri 95 vardı. en kıl kaptığım huyu masaüstünde sağ tuş tıklayınca yenile tuşu çıkmamasıdır bu zirzopun. aslında windows 95 kullanırken kıl kapmıyordum ona. o zaman yenile tuşu yoktu çünkü. 98 ile birlikte huylandırdı beni kerata. ctrl + alt + delete tuş kombinasyonu diye birşey öğrendik biz windows ile. ataride kombo yapmaya alışık olanlar hemen uyum sağlamıştı bu karnavala. o yıllarda sırf ctrl + alt + del yapacam dize parmak egzersizi yapan adamlar tanıdım. reset atıyordu makine bu tuşlara hızlıca 2-3 defa basınca. windows devamlı arıza verdiğinden biz de umarsızca basıyorduk tuşlara.

    sonra format denen sihirli kelimeyle tanıştık. pc magazine'de, pcnet'de anlatıyorlardı nasıl yapılacağını. sorun mu var makinede, ses kartı mı arızalı, tv kartı mı çalışmıyor? bas formatı amına koyim. e biz formatı basıyorduk da her gün yeni sorunlar çıkartıyordu bu windows? oyun kurarken sorun, mirc'de chat yaparken sorun, porno izlerken ekran donuyordu amına koyim ya. babam girmişti bir gün odaya tam bu esnada. ne lan bu dedi. heyecan had safhada. içimde patlamış osbir zaten. ne bilim baba ya, duvar kağıdı dedidüm. ondan sonra da babamla oturup beraber içer olduk zati.

    yıllar geçti sorunlar birbirini izledi; simge durumuna küçült, başlatı tıkla, denetim masası, bilgisayarım, ofis, crack nerde, keygen yok mu, help dosyası yapalım, driver kuralım, virüs bulaştı, join for free sex, dreamwaver çöktü, kernel update yapalım, ubuntu sıktı suse'ye geçelim, class yazalım, php mi asp mi, ortalığın amına koyalım derken uzun mu uzun yıllar geçti. bir çok sorun yaşattı bilgisayar bizlere. hep ters bir ağızla küfürler savurduk, tekmeler salladık ona. tekmeyle açılan bilgisayarlarımız oldu.

    şöyle oturup düşünüyorum da, bilgisayar çok şey kattı hayatımıza problem çözmeye dair. sorunların aslında ne kadar da basit yöntemlerle çözülebileceğini öğretti. kimimiz farkına vardı bunun, kimimizse evet'e ewet demeye devam etti...
    5 ...
  2. ?.
  3. (bkz: beyini uyuşturmak) * ve 2 nolu entrye kalıtılmakla birlikte, 3-5 level oyun atlayıp, kıytırık 1-2 download etmekle kendini geliştirdiğini zannetmektir.
    haa flimleri unutmamak lazım. işi öğrenmeden kurnazlığı öğrenmek yalınız türklerin sorunu değildir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük