Bilgi en genel anlamda bilincin bir nesneye yönelik kavrama faaliyeti demektir. Bunun dışında genel kullanımda bir inancı belirtmek, bir dilekle bulunmak ya da bir görüşü belirlemek için de kullanılır. Bir anlamda bazı düşünür ve araştırmacılar bilgi kavramının tanımlanamaz bir kavram olduğunu, dolayısıyla bilgi olmayan bir şeyden bilginin üretilemeyeceğini bile ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte bilgi kelimesi, bir yandan bilmek eylemini ve bilinen nesneyi gösterir, öte yandan bir şeyin zihinde biçiminin oluşumunu anlatır. Çünkü bir Şeyin zihinde biçimi oluşmadan o şey bilgi haline gelmez.
okuyoruz mesela. öğreniyoruz. ancak doğru mu okuduklarımız, inandıklarımız. akla yatıyor olması ona inanmayı gerektirir mi. çoğu zaman okurken bu yanılgıya düşerim. "ulan tamam doğru diyor burda, akla da yatkın.. aksi görüşler de son derece saçma.. ama hakikaten doğru olan, gerçek olan bu mu ki?"
bir yoketme biçimi. bilme edimi daha doğrusu bilgiye ulaşma açlığı olarak tarif edilen şey benliğin tahrip edilmesidir. bu açlığı farkeden bilgi adı altında kendi zincirlerini insanlığa uzatır. iktidara dayalı bilgi sistemi bilmenin değil silinmenin izahı haline gelir. iktidarın izin verdiği ölçüde bilmek ölçüsüzce köleliktir.
"insan bilgiye savaşa gider gibi uyanık, korkuyla, saygıyla ve tam güvenle gider. savaşa veya bilgiye başka tavırla gitmek yanlıştır. bunu kim yaparsa pişmanlık duyarak yaşayacaktır." *
no 5: anne geçen gün babamla bir çiçek hakkında konuşuyordunuz, adı ne diye. hangi çiçek o.
+ işte şu bak sağ taraftaki çiçekler.
no 5: begonvil onlar.
+ ?
ps. no 5 daha önce begonvil görmemiştir, hasbelkader gördüyse bile kesinlikle adını bilmemektedir.
Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta, sende 1 yumurta olur. Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.
(Konfüçyus)
Modern dünyada o kadar hızlı ve bu hızla doğru orantılı olarak o kadar hassas ki, sofizm temeli üzerine yeni bir din inşa etmek dahi işten sayılmaz.
Günümüz Türkiye'si gibi kırılgan ve kutuplaşmaya meyilli toplumlarda, bilgi yahut haber söz konusu olduğunda açıkça ve sıkça görülen bir problem var. Bir haber düşüyor mesela piyasaya, bir süre sonra da bu haberi yalanlayan bir başka haber. Hatta bir süre daha sonra, bu ilk haberi yalanlayan haberi de yalanlayan üçüncü bir haber. Belki bu üçüncü haberi de yalanlayan bir dördüncü haber daha... ilk haberin bilgisini 1.000 kişi ediniyorsa, bu sayı ikinci haberin bilgisi için 750'ye düşüyor; üçüncü haberde 500'e, dördüncü haberde 250'ye...
Bir örnek: Bugün, gündemdeki UEFA'nın şike cezalarıyla ilgili bir sosyal medya paylaşımı gördüm; Bir Galatasaray taraftarı, Real Madrid başkanının Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası'nı kazanması nedeniyle gönderdiği tebrik mesajı hadisesini konu ederek ezeli rakibiyle dalga geçiyordu (bu arkadaş hadiseyle ilgili ikinci haberde takılmış). Altına yorum yazan bir Fenerbahçe taraftarı ise, berikine, Real Madrid başkanının hakikaten Fenerbahçe'ye bir tebrik mesajı gönderdiğini hatırlatıyordu (bu arkadaş da hadiseyle ilgili üçüncü haberde takılmış).
Öznenin amaçlı yönelimi sonucunda, özne ile nesne arasında kurulan ilişkinin ürünü olan şeydir. Nesnelere yönelen özne onlar üzerine düşünerek, zihinsel bir etkinlik geliştirir. Bu etkinlik sonucu kavramlara ve kavramlardan da önerme ve çıkarımlara varılır. Bilgi aktı, özneden objeye bilinç etkinliğidir. Bilgi aktları algılama, anlama ve açıklama şeklinde olabilir.
Algılama aktı, somut nesneler üzerinde yapılan duyu deneyleri sonucunda elde edilir. Anlama aktı, doğruyu bütünüyle sezgisel yada zihinsel anlamadır. Açıklama aktı, bir şey hakkındaki ilk bilgiden yola çıkarak son bilgiye ulaşma çabasıdır.
elde edildikçe daha da arzulanan, açlığı asla dinmeyendir. okudukça, araştırdıkça öğrenir ve aslında ne kadar az bilgi sahibi olduğunuzun idrakına varırsınız. bu sizi daha acıktırır, susatır bilgiye. kana kana içtikçe daha da susarsınız ki bunun sonu yoktur.