bilgi içerikli girilen entry ve başlıkların çok eski tarihlerde girilmiş olmasının işaret ettiği pikedir...sözlükte yeni bir yazar olmamdan dolayı mümkün olduğu kadar çok entry okumaya ve anlamaya çalışıyorum. ( hak verirsiniz ki bu biraz uzun sürüyor; yani okumak değil; anlamak. ki anlamak sandığınız kadar kolay olmayabilir kimi bokları...) evet, çok fazla entry okudum, çok fazla entry a katıldım, katılmadım, beğendim, siktir lan! dedim, taşaklı yazarlar tanıdım, ( taşak burada silinmenin, ezilmenin, dışlanmanın, uçmanın, gitti gidiyor olmanın umurlarında bile olmayan yazarları temsil etmektedir; kadın yazarlarımız için de geçerli bir gaz verme geyiğidir...) tabi o taşaklı yazarları bana kendilerini tarif ettikleri kadar tanıdım, tanıyorum;yani yazılarından; onlar hakkında ola ki yanılırsam bu yanılgı onların biçimsizliğiyle ilgili olabilir ancak! sünepe yazarlar... modlara kafa tutar gibi yapıp son anda dudaklarına yapışan yazarlar... binlerce put yaratıp o putlara tapanlar; bu yetmiyormuş gibi "hocu sen de tapsana, çok zevkli valla?!?..."diyerek, inceden, incitmeden, az önce yaladığı putu götüme sokmakla tehtid eden yazarlar...birilerinin uşağı olmuş yazarlar. ( kime kölelik yaptığın önemsizdir; sorun senin köle olmandır.)...ellerinde, ayaklarına ağır gelen zincirleri taşıyarak "o dikdatörü istemiyoruz!...bu dikdatör bizi yönetsin!!!" diye sallayan yazarlar...
mört: ben özgür olmak istemiyorum; güdülmeliyim!
hört: tamam abla, sen bilirsin, ben senin için şaapmıştım...
mört: öyle tamam abla, sen bilirsinle olmaz! sen de güdüleceksin!
hört: niye ki?!
mört: o yol göstermeden yolunu bulamazsın! kafir!
hört: benim yolumu o gösterir ise o benim yolum olmaz;sen yıllarca devasa düzenin yalakalarıyla savaş, sonra varlığını kendisine bile kanıtlayamayan bir sözde varlığın gösterdiği yola sap; ha yol gösterdiği falan da yok; bir yolu tutturmuş, illa o yoldan gideceksin! burada öyle rica falan algılanmasın, direk emir yağdırmakta ve tehtid etmekte! doğru ya da yanlış(doğru yanlış ne lan?! bi de bunu mu açıklayacağız şimdi; neyse, ay'ın karanlık yüzü yoktur; ay'ın aydınlık yüzü yoktur; ay vardır diyerek zipleyelim bu konuyu; uygun programı olan çıkarır arşivden okur!) bir yol bul; ama senin yolun olsun, başkası senin yoluna çıkarsa bilmelisin ki yollar kesişmiş; aynı yolun yolcususunuz;ne tepişip durursunuz! yok sen başkasının yolunu kesersen "bu yol benim yolum; burada kuralları ben koyarım" dersen o yollar öyle damarlara, kılcallara bölünür ki ne sen allahını bulabilirsin ne de o torbacısını...
mört: bi ürperti geldi sanki soldan soldan...
hört: hırka mı vereyim mi?
ergenliklerini unutup, ergenken bütün dünya, hatta kosmoz meselelerine kafa patlatan birer einstein olduklarını düşündüğüm yazarlar... deneyim denen o kuyunun dibindeki adamlarla, o kuyudan pompalanarak borularla steril hayatlarına taşınan suyun sadece tadını bilmenin verdiği gerzeklikle tartışan ergen yazarlar.( biraz okuyum ve lütfen okuduklarınızı anlayın; ya da siktiredin okumayı! çıkın dışarı lan! hayat size tarif edildiği gibi değil oğlum! bize de yedirmeye çalıştılar bu naneleri; ha kimilerimiz yemedi mi? bakın ordan bir iki yazar sırıtıyo, ağızlarının kenarında hala o naneler, geveleyip duruyorlar...çıkın oğlum dışarı! hatta en kısa zamanda sınır dışarı! kaçın demiyorum; ne kaçacaksınız; niye kaçacaksınız? bütün bu yaşadıklarımız sadece bu topraklarda mı yaşanıyor sanıyorsunuz? dünya kocaman bir köle pazarı; nereye kaçacaksınız? görün diyorum. dünya sizin göz teması kurmaya çalıştığınız üç beş kızdan, tek dal sigara araklamak için taklalar attığınız kankalarınızdan ibaret değil! bi bakın lan etrafınıza, neler olup bitiyo! tamam, siklemeyin, tamam, asi olun; ama neye karşı diklendiğinizi bilmek hoş olmaz mı?! yıllardır pırasanın tadını bilmeden yemem de yemem, bi bak oğlum tadına; limonla falan harika oluyo; iğrençse yemezsin bir daha! denemekten bu kadar korkan bir nesil görmedim ben arkadaş! lan genlerinizle mi oynadılar sizin?! insan merak eder; merak iyidir; bakma sen atalarımız yarakla ilişkilendirmiş merakın finalini; siktiret onları; ama tamamını değil! üzerine düşünülmüş sözler de var; ama hepsi söz işte; varsayım... tamam, biz de ota boka höt kıvamında ergenlerdik; ama arkadaşım az çok biliyorduk neye küfrettiğimizi; neye dayılandığımızı ve öfkemizin nedenini...
bilmek senin lanetin olabilir; bildiğin için mutsuz, bildiğin için huzursuz, bildiğin için uykusuz kalabilirsin; ama vicdan denilen o içi boş duygu ancak bilmekle dolar; bilmenin tek yoluysa yaşamaktır; hiç bir ayrıntıyı ıskalamadan...
hadi şimdi siktir git!...yaşa da gel! ( bak büyü de gel demiyorum, yaşa da gel diyorum lan!)
8. nesil üyeyim ancak uzun zamandır girip okurdum sözlüğü... Dışı seni içi beni yakar derler ya hani yazar olduğumdan beri hayıflandığım durumdur bu.
Elbette popüler kültür ilgi alaka çekicidir ancak siyasetin alev aldığı şu seçim günlerinde (bkz: propagandaya direnmenin beş yolu) nu anlatan sosyal psikoloji bilgisi verince de okunmalı arkadaş.
