bilgi birikimi farkının oluşturduğu aşağılanmışlık

entry1 galeri0
    1.
  1. başlığın yarım kalmış gibi göründüğünün farkındayım. siz "bilgi birikimi farkının oluşturduğu aşağılanmışlık duygusu" olarak kabul edin onu. sığdıramadık, n'apalım.

    öncelikle aşağılanmışlık duygusunu, kişinin sadece kendi kendine oluşturduğunu, belki de hafiften sezdirilerek açığa çıkarıldığı gerçeğini söylemek lazım. yoksa kimsenin kimseye "kara cahil, git yanımızdan, çöplüğüne geri dön ve oradan hayatının sonuna kadar çıkma!" gibi cümleler sarfettiği yok elbette. zaten bunları söyleyenlerin yanında ne işin var? "ben istifa ediyorum ulen!" deyip çektirip gidersin yanlarından ya da yanından.

    evet, gerek yaşının verdiği cahillikle, gerek çevresinin ona verebileceği maksimum bilgiye ulaşan, artık kendini daha üstlerde görmek için uğraşan birey, adımını atmaya çalışır kendinden üstün insanlar topluluğuna. üstün derken; göreceli, kime göre neye göre gibi kavramları öne sürmeyelim hemen. sen beyaz şahin'e binen apaçiyle, nietzsche(bunu yazamadım, gittim google'ye sordum) okuyanı bir mi tutuyorsun şimdi? onun gibi işte, anladın değil mi?

    tabi ortama ilk girişte kendi de kabul eder bu durumu, hatta önceden biraz çalışıp gelir, sınava girecekmiş gibi. yoksa karşısındaki laf arasında "oğuz, sen söyle allah aşkına, pink floyd dinlenmez mi hiç." derse ne diyecek? anlamsız bakışlar atacak tabi etrafına, af buyur tarzı duruşuyla. dua etsin de daha önceden duymuş, parçalarından birine denk gelmiş olsun. hiç olmadı çalıştığı yerden çıksın bari. en azından aklında kaldığı kadarıyla melodisini mırıldanır, ismini bile telaffuz edemediği şarkının. durumu kurtarır en azından. yoksa vay haline. bilmiyorum dese, karşısındaki belki de dürüstlüğünden dolayı hak verecekti ona. işte, buna benzer binlerce diyalog...

    ama bunların yanında gittikçe bilgi hazinesi genişleyecek farkında olmadan. son derece iyi niyetli, son derece samimi arkadaşları da olacak. kendisi bırak yurtdışına çıkmayı, en fazla 3-4 şehir gezmişken(askerlik sebebiyle o da), o ülke senin bu ülke benim gezen arkadaşlarıyla sabahlara kadar eğlenecek, giyim tarzı bile değişecektir. ama bu sizi yanıltmasın, bilinçaltında hep "aşağılanmışlık duygusu" yer etmiş olacak, her ne kadar kabullenemese bile.

    kendini sorguya çekecek her gece uyumadan önce, eski yaşanmışlıklarını, eski arkadaşlarını, barcelona'ya handikaplı verdiği ortak iddaa kuponlarını düşünecek. ait olduğu yaşantısına geri dönmeyi... hem o zaman arkadaşları arasında kasıntı halinde olmayacak, aklına ne geldiyse pat diye söyleyebilecek, iğrenç espri yeteneğini bile arkadaşlarına ustaca yedirecek. onları dolu dolu güldürecek. aklında söz ettiğimiz duygu da yok olacak gidecek puff diye. diğer yanı ise kabullenemeyecek. yavaştan alıştığı yeni düzeni, yeni hayatı. iki ucu b.klu değnek anlayacağınız. kendi bilir...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük