Beytü'l-Hikme * adıyla; ms 800 yıllarında bağdat'da kurulmuş bir bilim yuvasıdır;
MS 700 ile MS 1300 arasında islam kültürü dünyadaki başat kültür haline gelmişti. Bu dönemde islam uygarlığı, metamatikten astronomiye kadar bilime çok önemli katkılarda bulundu. islam uygarlığında bilimin gelişmesinin pek çok nedeni bulunuyor. Yoğun ticaret etkinliklerinden dolayı Araplar, Hint ve Çin kültürleri gibi pek çok kültürler ilişki içindeydi. Zaman içinde iran, Türk, Yahudi, Hıristiyan kültürleri, islam dünyasının parçası haline geldi. Bütün bunlar islam düşüncesinin ve felsefesinin ufkunun genişlemesine katkıda bulundu.
islam dünyasında, islam dininin güçlü birleştirici faktör olmasının yanında, Arap dili de önemli rol oynamıştır. Antik çağın pek çok eseri Arapça'ya çevrilmişti. 6. yüzyılda Süryanice'ye çevrilen Yunan eserleri, Araplar tarafından Suriye'nin işgali ile Arapça'ya çevrildi. Bizans tarafından, pagan geçmişi nedeniyle üstü örtülen eski yunan uygarlığına ait bilgi ve belgeler, sanat eserleri süryanilerin, yahudilerin de katkısıyla özellikle abbasiler döneminde yoğun biçimde arapça'ya aktarıldı. aristo vb. unutulmuş yunan bilginleri islam aliamleri tarafından ** yeniden yorumlanmaya başlandı ve islam düşüncesinin, felsefesinin içinde kendisine yeni yerler buldu.
Pek çok Hint çalışması da bu sıralarda yine Arapça'ya çevrildi.
Bu dönemde, islam dünyasında çok sayıda merkezin kurulduğunu da görüyoruz. Bu merkezlerde kitaplar çevrilmekte, çok sayıda kütüphane ve gözlemevi kurulmaktaydı. Bunlardan en önemlileri, Bağdat'ta el Me'mun tarafından MS 800'lerde kurulan 'Bilgelik Evi', ispanya da 10. yüzyılda Avrupa'nın en zengin ve büyük şehri olan 40 000 kitaplık kütüphanesi ile 'islamic Cordoba' ve iran'daki 'Maragha' gözlemevi ve okulu sayılabilir.
boş laflarla milliyetçilik ya da devrimcilik oynayanların, birbirlerini iç savaştaymışçasına boğazlamak isteyenlerin giderek daha fazla gönül çevirmesi gereken bir evdir bu. anadolu'nun, bu işleve en hazır ortam olduğundan hareketle, bu dönüşümün hayalini kurmak bile güzel.