Doğuda gün doğusuna, Güneyde gün ortasına, Batıda gün batısına, Kuzeyde gece ortasına kadar olan yerler içinde yaşayan milletler hep bana bağlıdır. Bunca milleti, bunca ülkeyi düzene soktum. Oralarda artık kötülük yokdur, kargaşalık yoktur. Türk kağanı ötüken ormanında oturursa, ilde sıkıntı, bunalım olmayacaktır. Bilge Kağan
sen ne güzel bi betimle yapmışsın be güzel insan...
Göktürk Hakanlığı batısında bulunan Avrupalı kavimler birleşir ve Bilge Kağan'a bir elçi yollarlar "Bizden aldığınız ve bizlerin yaşadığı toprakları geri verirseniz üzerinize yürümeyeceğiz" derler. Bilge Kağan tek bir cümle yazıp gönderir "Bir bak tarihe TÜRK'e karşı gelenin sonu ne olmuş" daha sonra Avrupalı isyancılar Bilge Kağan'ın huzuruna gelip af dilerler...
batıdaki ufak kabileler bir araya gelmiş ve bilge kağana bir elçi yollamıştır. elçi "eğer bizden alınan ve bizim insanımızın yaşadığı topraklarını iade ederseniz size saldırmayacağız" der. bunun üzerine bilge kağan tek bir cümle yazıp elçi ile gönderir "bir bak tarihe türk'e karşı gelenin sonu ne olmuş." bunun üzerine kabile reisleri bilge kağanın huzuruna çıkarak özür dilerler.
çerisi olup emri ile kılıç sallamak, hükmü altında kurduğu devlette yaşamak istediğim lider. yaşadığı dönemde türklere millet olma bilincini vermiş, göğe çadır çekmiştir.
d1
Tanrı dek Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağan[ı]; Savım: kangım Türk Bilge —-nda al—-tı sir, Dokuz Oğuz, yeğ Ediz Kerekü’lü beğleri, bodunu, —- Türk Tanrı[sı]—-
d2
üzerine kağan oturdum, oturduğumda öleceğini sakınan Türk beğleri, bodunu, öğirip sevinip tongtamış gözü yukarı gördü, bödge öz’üm oturup bunca ağır töreyi dört bolungdaki —-: [düzen] etdim. Üstte Kök Tanrı, altta yağız yer kılındığında ikisi arasında kişi oğlu kılınmış,
d3
kişi oğlunun da üzerine eçüm, apam Bumın Kağan, istemi Kağan oturmuş. Oturup da Türk bodunun ilini, töresini tutu vermiş, [düzen] edi vermiş. Dört bolung hep yağı imiş. sü süleyip dört bolungdaki bodunu hep almış, hep baz kılmış. Başlıyı yükündürmüş dizliyi çöktürmüş. ileri Kadırkan Yış’a değin, geri
d4
Demirkapı’ya değin kondurmuş. ikisi arasında idi uksuz Gök Türk anca oturur imiş. Bilge kağan imiş. Alp kağan imiş. Buyruğu yime bilge imiş erinç, alp imiş erinç, beğleri yime bodunu yime düz imiş. Onu[n] için ili anca tutmuş erinç. ili tutup töre [düzen] etmiş. Özü anca Kergek olmuş.