vaktinde kemankeşlerin en uzağa attığı okun anısına oraya nişantaşı dikilirmiş. salih reyizin attığı taşı unutmadık, unutmacayağız, unutanın anasına söveceğiz ve pis kelimeler kullanmaktan çekinmeyeceğiz.
kendisi benim yakın arkadaşım olur. anlatacağım şey yalan değil. isteyen istediğini söylesin.
bir gün kendisiyle biralarımızı almış kumsalda dertleniyoruz. o sırada, salih, bana dönüp, hayattan zevk alamıyorum, tükendim dedi. ve ne yapabilirim diye ekledi. ben de bir manita yap icabında dedim. o bile tatmin etmiyor dedi. sonra üzerine konuştuk ama nafile bir şey çıkmadı.
sonraki günlerde tekrar buluştuk. bana bir site buldum, ekşi gibi falan dedi. orada biraz kendime gelirim sen de kaydol dedi.kaydolduk. ikimiz de normal şekilde yazıyoruz derken, bu bir gün sapitti ve kanserim demeye başladı arayıp, lan salih ne oluyor dedim. o da caktirma kanka oyuna getireceğim milleti dedi. yapma etme dedim ama nafile. gecenin 4 ünde bu adam sizi kandırıyor diye entry girdim, baktım 15 dakika sonra mesaj kutusu yaniyor. Salih'ten, hemen sil yoksa bir daha konuşmam diye mesaj. mecburi sildim, o günden sonra ben de trolluk yapmaya başladım. salih de insanların üzüntülerini görünce kendi hüznünü unutuyor ve büyük keyif alıyordu. bir nevi bu durum terapi görevi görüyordu. sonrasında durum anlaşıldı ve salih linç edildi. olanlar oldu salih gitti.
o günden beridir yazmıyor. artık eskisi gibi de sık sık görüşmüyoruz. ama dediği kadarıyla, git gide iyiye gidiyor.