bile bile lades

    2.
  1. 1.
  2. öncelikle; (bkz: lades)
    kötü sonuç doğuracağı bilinen ve değiştirme imkanı elde olan bir olay için kılı kıpırdat(a)mama.
    3 ...
  3. 18.
  4. 15.
  5. 7.
  6. silineceği belli olan başlığa mesaj yazmak. bilmiyorum, sadece bana özgü bir hödüklük mü bu olay.
    1 ...
  7. 12.
  8. tehlike bağıra çağıra 'ben geliyorum!' dese bile, duymamaktır; duyamamaktır.

    dipsiz bir karanlığın içinde, bir damla ışık bulabilme umuduyla, bodoslama ilerlemektir karanlığın ortasında.
    içinde kaybolunan gözlerin sahibinin 'ben tehlikeliyim.' feryatlarına kulak asmadan, o gözlerin ardını görmeye çalışmaktır; boğulacağını bile bile.
    bir tane inci bulabilmek uğruna, denizin ortasında gemiyi yakmaktır.

    kulak tıkamaktır.
    aynı hataları tekrar yapmayı göze almaktır.
    sonucunu tahmin etmektir bazen, göze alınanların.
    acıyı göze almaktır!
    1 ...
  9. 14.
  10. sapına kadar delikanlılık bu mudur acaba (?) ya da eşşekliğin sıpa hali midir en fiyakalısından (!)
    1 ...
  11. 4.
  12. 13.
  13. iç sesin "bak boku yiycen oğlum benden söylemesi" çığlıklarını siklemeyip gönlüne göre yaşamaktır. tehlike sinyalleriyle cümle alem en derin uykusundan uyanırken kişinin duyduğu sesi bi dans melodisi olarak kabul etmesi ve valsine devam etmesidir.
    bilmektir ama bilmezden gelmektir..
    kendim ettim kendim buldum şarkısını dinlemeden önceki son aşamadır.
    1 ...
  14. 11.
  15. birincisi hata, ikincisi salaklıktır. ancak sık yaparız. pratik uygulamada yapmayalım böyle salaklıklar diye özlü sözlerle demeç vermek güzeldir çünkü. aslında salaklıkta budur. teoriği pratiğe dönüştüremediğimiz halde bir şeyleri bilmek. faydasız bilgi. işe yaramayan verilerin datebase işgali gibi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük