birincisi hata, ikincisi salaklıktır. ancak sık yaparız. pratik uygulamada yapmayalım böyle salaklıklar diye özlü sözlerle demeç vermek güzeldir çünkü. aslında salaklıkta budur. teoriği pratiğe dönüştüremediğimiz halde bir şeyleri bilmek. faydasız bilgi. işe yaramayan verilerin datebase işgali gibi.
dipsiz bir karanlığın içinde, bir damla ışık bulabilme umuduyla, bodoslama ilerlemektir karanlığın ortasında.
içinde kaybolunan gözlerin sahibinin 'ben tehlikeliyim.' feryatlarına kulak asmadan, o gözlerin ardını görmeye çalışmaktır; boğulacağını bile bile.
bir tane inci bulabilmek uğruna, denizin ortasında gemiyi yakmaktır.
kulak tıkamaktır.
aynı hataları tekrar yapmayı göze almaktır.
sonucunu tahmin etmektir bazen, göze alınanların.
acıyı göze almaktır!
iç sesin "bak boku yiycen oğlum benden söylemesi" çığlıklarını siklemeyip gönlüne göre yaşamaktır. tehlike sinyalleriyle cümle alem en derin uykusundan uyanırken kişinin duyduğu sesi bi dans melodisi olarak kabul etmesi ve valsine devam etmesidir.
bilmektir ama bilmezden gelmektir.. kendim ettim kendim buldum şarkısını dinlemeden önceki son aşamadır.
'elinizde muhtemelen bişey kalmayacağını bilmek suretiyle yavaş yavaş hayatınızın içine etmek riskini göze almaktır.. ' bil bile lads göz göre göre hataya, yasağa adım atmaktır. bile bile lades kendinin olmayanı, hiç olmamışı istemektir.
Sonunda olacakları bilmene rağmen hayatının içine bile bile sıçmak. Dertsiz başa dert almak. Acıyı seven ve yaşamak isteyen insanın kendini bile bile sikmesi durumu.