genel kurmay başkanı ilker başbuğ'un, kendi sözüne (sabrımızın sınırı var) yaptığı açıklayıcı nokta vuruşudur. sözün belirli bir hedefe mesaj özelliği taşıdığı açıktır. bu da bir tür psikolojik mücadeledir. ortak alan olan basın üzerinden halka rağmen, güya halk için olan kısır çekişmeler politik aktörlerin malzemesi olmaktan çıkmış ülkenin bir numaralı gündemi olmuştur. dünya üzerinde gerçek sorunlarını bir kenara bırakıp suni sorunlarla elbirliği ile meşgul olan ikinci bir toplum var mıdır? insan merak ediyor.