anlata anlata yıllarca bitirilemeyen, bir o kadar da saçma olan askerlik anılarından uzak olması kaçınılmaz olan (bkz: komutanın odasına bir daldım) bir satırı anca dolduracak anı *
lan bi gün oturuyoz böyle yanımda da tertipler var birde nihat var. bizim kahveci nihat. albay geldi bunlar kalktı ayağa ben kalkmadım tabi. albay dedi sen niye kalkmıyorsun -kaybol lan dedim sonra yanındaki astsubay albay'a babamın adı geçen bir kaç şey söyledi duymadım. sonra albay kusura bakma dedi çıktı gitti. karısı güzeldi albayın.
askerler bana zulüm etti *, klimasız odada yatırdılar ve karavana yemeye zorladılar. çok çektim çoook, artık demokrasi kahramanı oldum, aslanlar gibi direndim. haa bir de, yürüyüş eğitiminde "ne mutlu türküm diyene" diye bağırttılar beni, çok gücüme gitti...
hacım ne diyordum? hah yine bir gün dağa intikale çıktık. sırtta da 40 kilo yük, hava desen zifiri karanlık. yürü allah yürü. arkada nihat kahveci adında çok kalender bir çocuk var, yarım şişe suyunu paylaştı benle. neyse hacım gece görüşünü taktım araziyi tarıyorum, gözüme "bucak" tabelası ilişti. dedim bizim yarbay'a "gomtanım, doğru yoldayız." neyse hacım devam ediyoruz, ara ara silah sesleri öncesinde baya bi uzaktan ışık çıkıyor ben başlıyorum 1001, 1002 neyse takribi uzaklık 44.83 kilometre. neyse yürümeye devam ediyoruz hacım, asfaltı aştık güneye doğru devam ettik, derken saat 02:00 civarında soluğu inferno'da aldık. bir ruslar var agam anlatamam. kamuflajlar da seksi gösteriyor hani. peder duymasın, şişe açtırdım hacım. neyse bizim yarbay bir baktı saate, saat 04:00, sabah içtimasına yetişemeyecez, hemen aldı telsizi eline, çağırdı 4 tane skorski. skorskilerden halatlar sarkıtıldı hacım, biz inferno'dan o şekilde tahliye edildik. heyecan üst düzeyde, yarbay dedi, "bilalim" severdi beni ha, "bilalim şu karşıdaki skorski'ye alayabilir misin?" dedim "atlarım ama şarjör değiştiremem, 15 günde bu kadarını öğrenebildim" neyse hacım bir atladım, skorkski'nin biri ağaçtan kaçmak isterken açmasın mı arayı? ben de atlamış bulundum bir kere bir yapıştım helikopterin alt kısmına, bıçak ağızda! güç bela bindim. alkış kıyamet. saat 05:30'da büyük bir gururla üsse geri döndük.
-geçen gün yine operasyondayız.. etrafımız çevrilmiş.. pusuya düşmüşüz!.. mermi azalıyor, karargahtan destek yok..
-eee oğlum?*
-cebimden çakımı çıkardım baba.. sen de 40 ben diyeyim 50 militan..
-eee?
-üzerlerine atladım.. yer misin yemez misin.. yarısının işini bitirdikten sonra diğer yarısı kaçtı hemen zaten..
-hem yazdın, hem oynadın yani bilal?
-ama baba..
-sus lan.
...sonra sen kimsin lan topik dedim! kalk git lan burdan dedim! niye diye sordu zekasız! babanın ülkesi mi diye de ekledi. ahahaa. babamın ülkesi tabi pipiş! ne sandın! ne dedim biliyo musun? evet tahmin ettiğin gibi ananı da al git dedim. yada gitme lan dur dedim. ben zaten gidicem yarın öbür gün dedim. ülkeniz de sizin gibi basit, bayağı dedim...
geçen gene nöbette uyuyakalmışım. ondan sonra bir uyandım baktım şöminenin yanında yayıla yayıla uyuyayım diye çift kişilik yatak. kuş tüyü bir yastık. yumuşacık bir battaniye. başımda albay, üsteğmen, asteğmen, başçavuş ve güzeller güzeli hemşire. günaydın bilal diyordu.
- bilal askerlik anilarini anlat be haci.
+ tamam lan bi saniye. Olum kos gel buraya!
~ geldim abi.
- bu kim lan?
+ bastim parayi moruk. Anilari bu arkadas anlatiyo.
- bambaskaymissin bilal...
+bir keresinde bir köyden bizim jandarmayı aradılar. yardım istediler. köyü aslanlar basmış. neyse bir gurup komando gittik oraya. ben ayrıldım onlardan biliyorsunuz tek çalışmayı severim. neyse karşıma bir aslan çıktı. on metre.
-bilalllllll.
+tamam tamam beş metre.
-bilallllll.
+iki metre var yani.
-bilalllllllll.
+neyse ne diyodum heh ben doğrulttum silahı. o da ne mermi kalmamış. allahtan yanımda çakım vardı. çektim çakıyı atladım aslanın üstüne yer misin yemez misin yer misin yemez misin delik deşik ettim aslanı.
-yavaş at bilallllll.