tim burton' u sevme sebebidir ve aynı zamanda tim burton'un yaptığı en iyi filmdir. filmi izledikçe o masalın içinde kaybolup, gidersiniz ve ne kadar anlamsız şeylerle uğraştığınızın farkına varırsınız.
--spoiler--
they say when you meet the love of your life, time stops. and that's true. what they don't tell you, is that once time starts again, it moves extra fast to catch up.
--spoiler--
özellikle babanız devamlı gençliğinden hikayeler* anlatan biriyse, filmin sonunda ciddi manada anlıyorsunuz ki, babanızdan geriye kalan tek şey size anlattığı hikayeler ve birlikte yaşadıklarınız olacaktır. onu öyle hatırlayacak, kendi çocuklarınıza da öyle anlatacaksınızdır.
yani kim babasını, kendi çocuğuna "oğlum senin deden 1.70 boyunda emekli memurdu işte" diye anlatır ki? "oğlum senin deden bir gün komşu köye gitmiş, orada gece misafir olarak kalmış, sabaha karşı bakmış cinler düğün yapıyorlar ahırda" diye dinledik biz kendi babamızdan. **
sen çocuğuna anlatacaksın, o da kendi çocuğuna. devlet adamı, savaş kahramanı, milli sporcu, sanatçı falan değilsen, sıradan bir adamsan, senin ismin de anlattığın hikayelerde yaşayacak işte.
an itibari ile izlediğim, tim burtona ait olduğu hemen her karedeki, minimal, grotesk, fantastik öğelerle belli olan harika, masalsı ve alegorik yapım. sürekli bir masal anlatılıyor ve siz filmin sonuna kadar o masaldan kopmayıp masala inanıyor ve oğlu olacak hayırsız puşta ( o an için söylenen bir terim ) "lan niye inanmıyon kocaman adam yalan mı söylüyecek aha ispatlarıda var, aha ekran başında ki biz 80 milyon * kişi inanıyor" minvalinde cümleler ediyorsunuz .. kasmanın anlamı yok .. on numara filimdi . hem eğlenceli hem komik .. tavsiye edilir ..
filmi boyunca masalsı bir hikaye ile izliyorsunuz. hülyalı gözlerle dekorlara ve oyunculuğa kilitlenmiş durumdasınız. film sonunda ise hıçkırıklara boğularak ağlama duruma gelmişsinizdir... en azından ben öyle oldum...
hollywood eleştirmenlerinin dilinden :
" burton izleyeciyi masalsı bir dünyaya davet ediyor "
" burton baba oğul ilişkisini irdeliyor... ağlatıyor... "
" tim'in masalında herkese yer var "
" Ewan McGregor masalsı bir dünyada bir delikanlı bir romantik, Albert Finney ise son dönemie yatağında ağlatıyor... işte edward bloom "
filmi izledikten sonra içinizde küçük küçük kıpırtılar hissedersiniz. bu hala masal dinlemek isteyen fakat uzun süredir masal duyamayan içinizdeki çocuğun kalp atışıdır. masalınızın farkına varırsınız. gerçekler biraz da hayal dünyasıyla hiçte o kadar acı değildir. hayatı sevdiren, torunlarımıza miras diye bırakılacak harika tim burton filmidir. 1000 kere izlesem yine aynı heyecanla izlerim, bıkmam.
şahsımca edindiğim tim burton arşivimde *, yani izlediğim tüm tim burton filmleri içinde en vurucusu, en bir harikası, en bir güzeli, "tamamdır tim burton amca sen ne büyüksün" deyip eline yapışıp öpmeye çalışma hissi uyandırmış filmdir...
bu film hem yaşamlarımıza harika bir göndermedir, hem de sinema tarihine...
yaşamlarımızda hayal ve gerçekliğin sınırını, çocuksu hayallerin insanların hayatında ne denli yer sahibi olduğunun kanıtıdır bu film.
ayrıca sinemaya da ayarını çekmiştir tim burton ben hayallerimi yaparım işte hayallerim bu denli gerçek olduğu için büyük yönetmenim ben der...
ve sırf bu filmi izledim diye, amerikan aileleri gibi, doğacak çocuklarımı her gece masal okuyarak uyutucam. ben kendim uydurmayacam, edward bloom değilim zaten olamaz kimse öyle bir karaktere bürünemez, ama belki edward bloom'un masalı okunabilir çocuklara...
masal gibi bir filmdi, lan heyecanıma yenik düşüyorum, valla helal olsun tim burton ya! ha ewan mcgregor'a, edward bloom'un yaşlı halini oynayan albert finney'e, ha sanırım bu bir kitap uyarlamasıymış, imdb'den gördüğüme göre, kitabın sahibi daniel wallace'a da...
tim burton'un elinden asla kötü film cikmayacaginin somut ispatlarindan biridir.
klasik karanlik tim burton atmosferi yoktur, hatta alabildigine renklidir film, cünkü hayallerin üzerine kurulmustur.
gercekleri kendi hayal gücü ile birlestirip anlatma yolunu secen bir baba ve onun bu huyundan hic hazzetmeyen oglu... sicacik bir filmdir, herkesi hemen icine alan ve bir seyler vermeyi basaran...
- dogumunun hikayesini biliyorsun degil mi?
- elbette ki hani su babamin canavari yakaladigi gün... 1000 kez dinlemisimdir en az.
- ben gercek hikayeden bahsediyordum.
- gercek hikaye mi?
- evet. annen cok sanci cekiyordu ve yalnizdi cünkü baban o is seyahatlerinden birindeydi. sonra annen hastaneye geldi ve sen dogdun.
iste hepsi bu kadar...
elinde iki hikaye var simdi ve ben olsam babanin anlattigi seklinde inanmayi secerdim, tabii bu sadece benim fikrim...
--spoiler--
tim burtonun final sahnesinde ölümü ele alışındaki naiflik için bile izlenmesi gerekir.
izleyenler lan benimde ölümüm bu şekilde olsa keşke diye iç geçirir öyle etkili bir filmdir.
--spoiler--
hala sevdiğim erkekle bile birlikte izlesem sonunda gözlerim dolan ayrıca ewan mcgregor'a olan hayranlığım ve tim burton'a olan tutkumla buluşunca bir an bile gözlerimi ayırmadan, içime işleyerek defalarca izlediğim ve izleyebileceğim şaheser.