10 eylül 2008 tarihinde bu patlamaya benzer bir sunî patlama gerçekleştirilecekmiş. CERN 'de gerçekleştirilecek olan bu deney sonucunda dünyayı yutabilecek mini kara delikler oluşabilirmiş.
yaz aylarında (yamulmuyorsam ağustosta) bu patlama teoreminin deneyi yapılacak. isviçrede gerçekleşecek bu deneyde iki proton hızlandırıcılar tarafından ışık hızına yakın bir hıza ulaştırılacak ve çarpıştırılacak. abd bilim adamları bu deneye kara delik oluşturur sebebiyle karşı çıkmakta ama isviçreli bilim adamları ''biz tüm hesaplarımızı yaptık, hiç bir sorun olmayacak'' şeklinde cevap vermektedirler. haydi hayırlısı.
kainatın saf enerjiden oluştuğunu öne süren teori. einstein'ın e = mc2 (enerji ile madde arasındaki bağıntı) formülü ile doğruluğu ispatlanmıştır -ki bu formülün doğruluğu da ispatlanmıştır.
bazı allahsız biliminsanlarının hacı bak şimdi yoğun gaz sıkışması vardı aniden kıvılcım çaktı kütlenin eşkali değişti gibisinden iddia ettikleri gudik teoridir. bu mantıksızlığın yanında zamanının çoğusunu mağarada geçiren bir insanın allah'la konuştum öyle bişey yok demesi bana kısmen daha mantıklı gelmektedir.
bilim adamlarınca reddedilmeye başlanılan teoridir. çünkü teoriye göre büyük bir sıkışık kütlenin patlaması sonucu evrenin oluştuğu iddia edilmektedir. ancak patlamanın merkezi saptanamamaktadır, zira galaksiler farklı yönlere farklı hızlarla ilerlemektedir. bu da teoriyi anlamsız kılar.
edit: eksi verilecek bir entry değildir bu, yaptığın da ancak ve ancak dombililiktir.
kuşadası'ndaki tek rock bar 15 haziranda açılır 15 ekimde kapanır.bira olarak tuborg içilebilen bir yer.ses sistemi çok iyi değil.ayrıca dekorda yuvarlak aynalar kullanılmış.
bu teoriyi okuduktan sonra akla hemen su soru gelir: "tamam onceden cekirdek halinde bir toptu ( ne demekse), bir seklide patladi. muthis bir hizla genislemeye basladi. hala da yayiliyor. peki ulasmadigi yerlerde ne var?" bu soruya bir aciklama getirmis mi stephen hawking? yaa işte böyle çürütürüm tezi.
içinde yaşadığımız evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktada meydana gelen büyük bir patlama ile ortaya çıktığı ve genişleyerek şimdiki şeklini aldığı, bugün bütün bilim dünyasının onayladığı bir gerçektir. Uzay boşluğu, galaksiler, gezegenler, Güneş, Dünya, kısaca evreni oluşturan tüm gök cisimleri, "Büyük Patlama" ya da diğer adıyla "Big Bang" adı verilen bu patlama sonucunda meydana gelmiştir.
Patlamalar her zaman maddeyi dağıtır ve düzensizleştirir.
Burada çok büyük bir sır vardır: Big Bang bir patlama olduğuna göre, beklenmesi gereken, bu patlamanın ardından maddenin atomlar ya da atom altı parçacıklar halinde uzay boşluğunda "rastgele" dağılması olacaktır. Fakat öyle olmamış, tam aksine, son derece sistemli ve düzenli bir evren ortaya çıkmıştır. Bu rastgele dağılan maddenin evrenin belirli noktalarında birikip galaksileri, yıldızları ve yıldız sistemlerini oluşturması bilim adamlarının benzetmesiyle, "bir buğday ambarına atılan el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi" kadar hatta bundan çok daha "olağanüstü" bir durumdur.
Big Bang teorisine uzun yıllar karşı çıkmış olan Prof. Fred Hoyle, bu durum karşısında duyduğu şaşkınlığı şöyle ifade eder:
Big Bang teorisi evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder. Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirirler. Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam aksi bir etki meydana getirmiştir: Maddeyi birbiriyle birleşecek ve galaksileri oluşturacak hale getirmiştir.
Elbette ki evrenin tüm maddesini içeren böyle muazzam bir patlamadan sonra bu derece hassas dengeler üzerine kurulu bir sistemin ve düzenin oluşması ancak "mucize" tanımıyla açıklanabilir. Astrofizikçi Alan Sandage da bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:
Böyle bir düzenin kaostan gelmiş olduğunu oldukça imkansız buluyorum. Tanrı'nın varlığı benim için bir sırdır, fakat varlık mucizesinin de tek açıklamasıdır.
Bilim adamlarının da ifade ettiği gibi, bir patlama ile birlikte atomların en uygun şekillerde biraraya gelmeleri, sonsuz düzenlilikteki evreni, evrenin içindeki milyarlarca yıldız barındıran milyarlarca galaksiyi, trilyonlarca gök cisimleri arasındaki hiçbir aksaklık barındırmayan dengeyi oluşturması büyük bir mucizedir. Bu mucizeyi gerçekleştiren ve bizlere gösteren sonsuz kudret sahibi Allah'tır:
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi,
15 milyar yıl önce boşlukta bulunan çok çok küçük bir noktanın çok çok kısa bir zaman içinde birden bire patlayarak genişlemesiyle; ileride taş,toprak,çiçek,böcek,manken,siyasetçi vs olacak moleküllerin sağa sola fırlaması olayıdır.
Evet bilim ispatlara dayalıdır ve bana göre en mükemmel ispatı da aşağıdakilerdir...
Telefon iletişimlerini bilirsiniz.Bunların da tarihine bir gözatacak olursak ilk telefon şirketi bell telephone'dur!18yy'da bu telefon şirketi ilk kurulduğu yıllarda radyo frekans sinyalleri,yani radyoların iletişiminin geniş bölgelere veri iletebilmesi için çalıştığı bir projede radyo sinyallerini aktarabilemek için yaptıkları büyük bir iletken balon sayesinde iyonosferdeki iyonlar yardımıyla daha fazla bir iletim gücü düşünüyorlardı.Bu balonun etrafı ince bir aluminyum katmandan oluşuyordu.amaç sinyalleri iletmekti.ilk denemelerinde büyük bir üzüntüyle karşılaştılar.Sedece parazit yani hışırtı tarzında sinyaller alabilyirolardı.ve büyük bir hummalı çalışma içerisine girerek çeşitli fizik adamları arasında bu olay duyulmasından sonra.Bing bang üzerinde çalışan bir bilim adamının bu olayın üstüne gitmesiyle çok büyük bir keşif tarihe geçmişti...
Bu keşfimiz neydi peki;duyulan parazitler yani hışırtılar sadece büyük patlamanın ayak izleri yani uzayda dağılan bitmeyen sesiydi...
Bugün bu paraziti yada sesleri;her radyo ayarladığımızda ve her televizyon kanalını ayarladığımızda radyoda hışırtı televizyonda ise karınca olarak görebiliriz...
Bu kadar basit ve günlük hayatımızın bir parçasında evrenin izlerini görebiliyoruz.eminim ki bu yazıyı okuduğunuzda bu hışırtı ve parazitlere bakış açınız değişecektir...