ilkokul talebelerine ayakkabı-kıyafet gibi bilumum tekstil ürünleri satın alınırken söylenen klasik ebeveyn sözü.
tasrruf yapan yurdum insanının mantalitesinin ifade eden cümle, sorunsal.
bu zihniyet yüzünden bir çok nesil sokaklarda palyaço gibi gezdi efendim. annelerimiz tasarruf yapmak isterken psikolojimizde derin yaralar açtı... hatta küçükken
her yıl ertesi yılın ayakkabısını giyen bir veya bir kaç neslin oluşmasına neden olan mantık dışı teori. anne sen ne zaman gördün benim üst üste 3 ay aynı ayakkabıyı giydiğimi? hepsi top oynarken param parça olmuyo muydu?
ya da benim tam o sene üzerime olan bi pantolon giymeye hakkım yok muydu? okula gittiğim her sene pantolonu mu çekiştirmek zorunda kalmam şart mıydı?
liseye başlarken annem bu mantıkla üzerime bir beden büyük gelen bir takım aldı . eteğim belimden düşüyordu. evde bir elden geçiririz dedi annem. ne kadar elden geçirse de etek çok büyüktü ve belime tam olarak oturmadı asla. bense hiç büyümedim. hem de hiç. kilo bile almadım. annemin bu mantığı yüzünden 3 yıl boyunca belimden düşen bir etekle okula gidip geldim. eteğimi yukarı çekme alışkanlığı o günlerden kalma.
tüketimin yavaş olduğu dönemlerde kullanılan cümle.
peki tüketim nasıl arttı. kalitesiz mallarla mı? olabilir... eskiden aldığınız bir gömleği bile uzun süre giyebiliyordunuz, şimdi uzun süre giyebileceğiniz bir gömleğin fiyatı bellidir. ya da ayakkabı'nın her ne ise...
deri imalatıyla uğraşmış bir arkadaşıma izmir kemeraltı'nda "deri abi bu ayakkabı, vallahi deri!" demişler... o da şöyle demişti; "sunni deri bile değil bu"
yani durum vahim. keşke her şey daha düzgün olabilseydi de biz bir ayakkabayı 3-5 yıl giyebilseydik.
bu kadar fakirleşmemiş olurduk...
(özenti kültürünü dahil etmiyorum, o ayrı bir konu)
çocukluğumuzun anne baba direktiflerinden biridir. zenginler bilmez. iki-üç kat çorapla ayakkabı mı giymedik, bi karış pantolon paçası mı kıvırmadık...
çocukluğumda, özellikle bayram alışverişleri zamanı gelince annemden sıkça duyduğum sözdür. haksız da sayılmaz ebeveynler bu cümleyi kullanırken. senede 2-3 beden birden büyüme yeteneğine sahip mahluklardır çocuklar. e babamızda para basmıyo sonuçta değil mi?
hiç boyumuzu aşmayan kazağımız, pantolonumuz olmadı bizim.Ne ayağımıza oturan bir ayakkabımız; ne de bol gelmeyen bir montumuz.sevimli bir çoçuk yüzüydük sadece.
12 yaşındaki bir çocuğa, 14-16 yaş aralığında bir mont alınır ve, "4-5 sene giyer, ne olacak" mantığı uygulanır.
aslında bu dalga geçilecek, küçümsenecek bir durum değildir. burada hiç kimse, çocuğuna dünyaları sunmaktan kaçınmaz. gözünü bile kırpmaz. şimdi baba yahut anne olsan işte, istemez misin ona çok daha fazla alternatif sunabilmeyi? istersin elbet...
fakat elde avuçta para olmayınca, mecburen bu yönteme başvurulur. inanın, o anne/baba da çocuğunun üstünde tam oturan bir eşya giymesini ister.
o yine iyidir, hiç eşyası olmayan sokağa terk edilmiş, körpecik çcouklar ne yapsın?