abi ben anlamıyorum. hani klişeye de vurmak istemiyorum ama şu filme sırp müzikleri koy, ada yerine dandik bi sırp kara parçasında geçsin mesela, bağımsız sinema diye yardıracak peçeteli yetersizler sallıyor ya amansız, ben hakkaten anlamıyorum.
lan başkasına aşık olan kadın için tirpten tribe koştuğunuzu ben biliyorum. en azından bazılarınızı biliyorum.
yapmayın bebeğim. güzel film. filmi eleştirince ölüp bitmiyoruz sizin için. herkes mi atilla dorsay lan burda laflara bak amına koyim ya!
bazı gerçekleri romantik bi şamarla yüzümüze vuran film . müzikleri de ayrı bi etkileyici ve cuk oturmuş . bi hikayede duyguları seyirciye geçiren en büyük etkenlerden biri de müziktir zaten kesinlikle .
izleyince buruk ama hoş bi tını bırakıyor üzerinizde .
sakin kafayla izlerseniz en azından filmin alt metnini anlayabilme imkanınız var. ancak kurguyu anlasanız bile içi boş anlamsız ve etkilemeyecek bir kurgu ortaya çıkıyor.
merak etmem dolayısıyla 8-9 gün önce izlediğim film. hakkında söylenenlerden sonra daha iyi bir film bekliyordum. kötü değil, izlenince vakit kaybı yapmıyor en azından.
sinemaya çıktığı zaman her gün hevesle gitmeye çalıştığım ama bir türlü gidemediğim film. uzun süre sonra zamunda'da gezinirken rastladığım ve heyecanla indirip içinde ıssız adam ruhunu bulacağımı sandığım bir filmdi, hayal kırıklığına uğradım; hayatımdan 2 saat çaldı diyebilirim. oyunculuklar sağlam ama kurgulayan kişinin tuvalette sigara içerken aklına geldiğini düşünüyorum o aptal sahneleri.
--- spoiler ---
ulan adamın bir evi var: bahçenin bi ucunda odası diğer ucunda yatağı diğer ucunda banyosu bu ne lan tamam hayali olgular koy filme eyvallah ama sadece koymak için koyma öyle bir duygu koy ki adamın o evle mazisi olsun ki sinema çıkışında herkesin dilinde olsun o ev, herkesin hayali olsun banyosu yatağı bahçesinde olan bir ev. ve bunun gibi gereksiz bir sürü olay..
--- spoiler ---
izlenir, izleyin ama ikinciye izlemezsiniz filmi. yerli film havasından kurtulmuş, biraz avrupalı biraz hollywood gibi. senaryoda acayip kesikler olsa da idare eder. daha önce yazan mutlaka olmuştur ama ben de yazayım. o çirkin adam ne la. bildiğin yakışıklı boylu poslu herifin birini * koymuşlar, saçlarını biraz karıştırıp çirkin adam diye yutturacaklar. sonu hüzünlüydü. öyle bitmeseydi zaten bok gibi bir film olacakmıştı sonu kurtardı.
Bozcaada Tadından Yenmez. Film psikolojik açıdan değerlendirilirse iyi sayılır.
Birbirine zıt karakterlerin yaşadığı aşk dram da içermekte..
Film de Engin Akyürek ağlaması diye bir şey var.
replikler de fena değil hani..
" Ben aşık olmak için Fazla Neşeliyim"
"-aşk mı bu? olamaz di mi?
+eğer soruyorsan değil demektir."
Filmin kurgulanışı, akışın düzeni, ritmi vs.siyle Türk sinemasından çok Avrupa sinemasına yaklaştırdığım bir psikolojik film denemesidir. iyidir, hoştur.
Arkadaşlarla gittiğim, gittiğime pişman olduğum filmdir.
Esas kızın ilk sahnedeki konuşmalarından anlamıştım filmin bi halta benzemeyeceğini aslında. Bir de gerilim unsuru falan koymuslar film başka şekilde ilerlemiyor çünkü ama onun da sonu fos çıktı. Zamanınıza hiç değmeyecek bir film kısaca.
geçişler rezalet. o tek ne öyle arkadaş saf saf yapmacık biz olsak deli bu derler. hayır tatil yöresindesin nasıl tipler olacağını herkes bilir. çirkin erkek ne yahu. fakir falan de yıllardır tutuyor bu hikaye. o küçük kızın filmin sonunda farahı yönlendirmesi falan. hele o farahın arabaların önünden geçip kafedeki şaşası. ben beğenmedim anlaşılıyordur.