herşeye rağmen yerin dibine batırılmaması gerekilen yazar arkadaşımızdır. evet 5 kelamın 3.5uğunda saçmalamıştır lakin spontane gelişen olaylarda herkes kıvrak zekalı ve olaya odak davranamayabilir. çok güzel bir kız size yolda tarif sorarken ne kadar afallıyorsak, tarif sonrası aslında şöyle de anlatabilirdim, şu espiriyle onu etkileyebilirdim belki de bir yerde çay kaave içmek isterdi formatında hayallere gark olabiliyosak, ezcümle sonradan farkındalıkla fark yarattığımığımızı düşünüyorsak, motoru çalıştırabiliyosak, bu arkadaşımız da bence oldukça fazla konuşma süresinde belki heyecandan belki çok izlenilen bir tv showunda ekranı kaplıyor olduğunu bildiğinden, backgroundu çok sağlam olmayan bir kısır döngü içinde kafesteki fare gibi dönüp durmuştur.kurban dediğimiz grubun yaptığının sanat olduğuna kim karar veriyor. üzerinden gerçeklemeye çalıştığımız fikrin konu mankeni şebnem ferah, cem karaca, sezen aksu falan değilki. kurbanın yalan şarkısını ya da lambaya püf deşarkısını dinleyelim bakalım. bu mudur sanat.bunların yaptığı mıdır sanat.sözleri ismail yekadan dinlesek tam onun tarzı diyeceğimiz türden.asi, sistemi her röportajda eleştiriyor olmak ve bir sanat dalıyla meşgale olmak sanatçı olmak için yeterli değil.adamların yaptığı müziği beğenmiyor olmamdan kelli değil yaptıkları işe bok atışım.demem o ki yanlış örnek üzerinden gerçekleme, anlatılmak istenen doğruysa bile yanlışa çıkabiliyor ki bgielle böyle birşeydi.Yine de özgüveni ve kuyruğu dik duruşu takdir edilesidir.
konuşur gibi yazan dolayısıyla okurken soluksuz bırakan ve anlamlı cümle yaratma çabası içine sokan yazar. "virgül" gerek o cümlelerin aralarına, hatta bazen "nokta".
"acep ben konuştuktan sonra neler değişti/gelişti" diye kendisini kemiren bir iç ses sebebiyle sabaha karşı yatmasına rağmen, uyku tutmamış bir kaç saat sonra kalkmış kişidir. günaydın...şekersiz bir kahve iç, baş ağrısını engeller.
edit; yeni gelen bir habere göre hiç yatmamış kişidir. ama iç ses, uyusa da uyumasa da durur insanın yüreciğinde ta şuracığında.
öncelikle nerden baksan zalldan iyi konustum* sonrasında ise bütün sözlük ahalisinden özür dilemeyi bir borç bilirim nedenine gelince evet arkadaşlar söylememiz gereken çok başka şeyler vardı söyleyemedik çünkü birden bize hitapla soru yönelttiğinde sayın bayulgen o kısa sürede ve heyecanda tam toparlayamadık cok daha farklı olabilirdi o zamanda bambaska bir muhabbet dönerdi şuan sözlükte, çünkü kendim için söylemesemde farkındalık düzeyi çok yüksek arkadaşlarla yapılan bir zirveydi. özel olarak ben şunu dinliyorum dediğimizde bütün sözlüğüde kaplamış olduk bu da bir hatadır evet, ama ben orda tam olarak ben bireysel olarak bunu söylüyorum ama herkesi bağlamaz da demiştim sesim gelmedi mi? *
aylin aslımı sanatım dinlendiği için mutlu olamıyorum çünkü parayı konserlerden milyarlar kazandığımdan da çok seviyorum olarak algıladım ben bu şekilde de konuştum fikrimde zikrimde hala aynıdır. bunu yapan adam da benim için sanatçı değildir tüccardır artık bu konuda çok uzun konuşulur orda anlayana bu işin sektörünü anlatan belgesellerden de bahsettim ama okan hariç anlayan olmadı konuklardan ne yazık ki. kurban konusu için ise şunu söyleyebilirim bu konuyu zaten kendileri de konuşan bir gruptur, sevdiğim bir gruptur ayrıca çoğu yazar inanmasada kendi ağızlarından ilk albüm zamanlarında stüdyolarda, arkadaşlarda falan yatarak yaşıyorduk cümlelerini ve bu konuyla ilgili bir çok şey duymuşumdur. * onlar da albümlerine devam edecek kadar para ki hatta her insan gibi daha fazlasını isteyen sanatçılardır ama bunun uğruna müziklerini satmamışlardır bu konuda da türkiyede verilebilecek nadir örneklerdendirler tek olmasalarda.
özetle, önceden birkaç dakika düşünülmüş olsa bambaşka yorumlar yapabileceğimiz bir konuda küçük düştüğünü hisseden arkadaşlardan özür dilerim ancak söylediğim hiçbirşeyden vazgeçmeyeceğim.
dipnot: eleştirilerin çogunu takdir ediyorum arkadaslar eyvallah, ama bıcırık rocker tadında cıkmışım evet o konuda hiçbirşey diyemem, lanet olsun *
mikrofonu, şahsıma vermemiş olsa da aylin aslım'ın afallamasına sebebiyet vermiş konuşmacı kişilik. hugolina demiş kimi aklıevvel arkadaşlar kendisi için ama değil. "cadı sila'dır." derim kendi açımdan bakarak.
ilgili videonun "05:28" kısmında aylin hanım öyle bir afallıyor ki bu yazarımızın "sanatından taviz vermemek" konusundaki tutarlı ve karakter sahibi konuşmasından sonra "ben kurban'la aynı dönemden, hepsi arkadaşlarımız." gibi komplike ve saçma bir cümle ile dalıyor lafa... oysa ki uzun süre boyunca gidip geldiğim stüdyo la'da, deniz yılmaz'ın, bir döşek, birkaç kitap ve bir bilgisayarı arasında görememiştim ben kendisini. o kadar sıkı kankalar ki açıklamanın devamında "aynı evlerde sabahladık" muhabbetleri dönüyor. doğrudur, yalandır... orası aylin hanımı ilgilendiren kısmı işin. dedektiflik ne haddim, ne vazifem...
ancak; ilgili konuşmada dikkatimi çeken bir noktadır aylin aslım üniversitede kitabını satmaya çalışan akademisyenleri andırdı ilgili diyalogda... genel bir akademisyen geyiği vardır "iki paket sigara parana alırsın kitabı" kalıbında, 50 liralık kitap için... heh işte aylin'inki de o hesap oldu biraz. "cebinizde bir milyarlık cep telefonları var." diyerek pazarlamacı kimliğini kullanmayı tercih etti sağolsun. oysa önceden bu işlerle yapımcılar uğraşırdı daha çok. yakışmıyor "müzisyen" kimliklere "pazarlama" kaygıları...
hem hangi şarkıcı, türkücü potansiyel dinleyici kitlesine "cebinize bir milyarlık telefon koyacağınıza albümümü satın alın." deme hakkını görebilir kendisinde? bak demir demirkan'a... küstü adam albüm yapmıyor. arada bir single çıkartıyor, onu da sitesinden ücretsiz indirebiliyor dinleyicileri. ama pes etti mi? çıkıp da "bir milyarlık telefon" sofistikliklerine girişti mi?
uludağ sözlük'ü hakkı ve layığı ile temsil ettiğini düşünüyorum kısaca(gerçi bu anlamda emin değilim. zira temsil konusunda sözlükteki potansiyelin çok daha üzerindeydi kendisi...).
ağzına sağlık...
edit'ül kıskançlık kerizleri: kıskanmayın topaçlar. biraz egzersizle siz de birgün bgielle gibi düzgün konuşabilirsiniz. hem böylece insan içine de çıkmanız daha bir mümkün olur. surat yoksunları sizi...
belki iyi niyetliydi. belki de kendisi tam anlatamadı. fakat verdiği elektrikten zaten belliydi. belki de durumumuzu anlatıyor. bu entry çok eksilenecek ama söylemeden edemeyeceğim. zira, rock müzik dinleyenlerin çoğunda bunu görüyorum. sadece kendi dinledikleri müzik değerli olan onlar için. * rap müzik onlar için iğrenç, hatta müzik bile değil konuşuyor adamlar diye düşünüyorlar. rap müzik derken tabii ki ismail yk'dan bahsetmiyorum.
anlatmak istediğim modern görünüşlü fakat dargörüşlü olmak. sadece rock müzik dinleyerek kültürlü olunmuyor; ki sanat sadece rock müzik değildir. bu hanım kızımızın iyi niyetinden zerre kadar kuşkum yok. yalnız, takındığı tavır itibariyle itici gelmiştir. kişinin ego'sundan arınması gerektiğini düşünüyorum. zira, kanatlarınız olmadan uçmaya çalışırsanız düşersiniz. netekim öyle de olmuştur. gerçi aylin aslım da işi iyice ticarete dökmüş. onun için müzik yapabilmek yetmez olmuş anladığım kadarıyla. ticari kaygı taşıyor. onun yerinde olup o koltukta oturmak için nelerini verebilecek insanlar var. yani iki tarafın da hataları vardır. fakat yazar kişi unutmamalıydı ki orada sözlüğü temsil ediyordu.
sözlüğü çok iyi temsil etmiş iyi bir konuşmacı. ama geleneksel olarak her canlı yayından sonra yapıldığı gibi yüklenilecektir. canlı yayına katılan her yazara beklenilenin çok çok üzerinde yükleniliniyor. sözlüğü çok iyi temsil etti ama bakalım bu yüklenmeyi kaldırabilecek mi. bu yapılan eleştirilere gülüp geçmesi, onlara cevap vermemesi olayı kişiselleştirmemesi gerekiyor çünkü canlı yayına çıkan herkese abartı şekilde eleştiri yapılıyor.
sözlükteki ahali tarafından yağlı kazığa oturtulan yazar.
ekşi sözlükteki suserler birbirini kollarken, bir tanesinin başına bir şey gelmesi durumunda diğeri panter kesilirken sizin bu yazarı iki dakikada harcamanız büyük bir gaflettir. o değil adamlar öteden koruyorlar bu yazarımızı, sözlükçülükten önce biraz insanlık öğrenin insan olun biraz insan...
deniz yılmaz ın röpdöşembırını giymiş, purosunu içip viskisini yudumlarken kıçıyla güldüğünü düşündüğüm yazar. adam bir an kendini yoklamıştır, cüzdana filan bakmıştır hatta evin tapusunu kontrol etmiştir. lan bilmesem berduş sanacaktım herifleri.
-kızım sen kaç yaşındasın bakayım?
+23 amca.
-büyüyünce ne olcan sen?
+doktor olcam ama sokakta yatcam amca! fakirlere bedava bakacam amca. benim ilkelerim var amca.
-kurban olurum ben sana!! ay ne tatlı şey!!!