kendisi sus emrini verdiğinde susmayan evi barkı yıkılmış , soğukta çocuklarını korumaya çalışmaktan dermanı kalmamış , gerekli yardımlar ulaşmamış , belkide yakınlarını kaybetmiş öfkeli kalabalık için polise dağıtın emrini vererek dayak yemelerini sağlayarak vicdan ve insanlık sınırlarını belli etmiş , aksi bir sese tahammülü olmayan hükümetin faşizan yaklaşımının en güzel örneği olmuştur.
kıbrıs da yaşlı bir amcaya ayakkabısını boyatırken bir yandan da van daki deprem ile ilgili bilgi almaya çalışan bakan. işin içini acıtan tarafı kendinden büyük bir amcaya ayakkabısını boyatmasıdır. şık değil. hadi sen ben boyatırız, ama sen bakansın yahu, o kadar kameranın karşısında ayıp değil mi ? ben insanlığımdam utandım vallahi..
"anayasa'yı değiştir, sivil, gerçek demokratik bir anayasa yap, esas 12 eylül'ün yargılanması odur. diğerleri semboliktir. esas o zaman 12 eylül'ü rafa kaldırmış olacağız'' demiş bakan.
61. hükümetimizin devlet bakanı, başbakan yardımcısı...
yurdumuzun refah seviyesinden ötürü, memleketimizdeki huzur dolu ortam dolayısıyla kendisine teşekkürlerimi bir borç bilir, kürt açılımı hususunda yapmış olduğu başarılı çalışmalarından dolayı şu naçizane hediyemi kabul etmesini dilerim...
10 yıllık akp hükümetlerinin belki de en başarısız bakanı. el attığı her işi yüzüne gözüne bulaştırdı, adam gibi ülkelerde yetkililerin bu derece başarısız olanlarının kellesi alınır bizim ülkemizde ise ısrarla yerinde bırakılır veya taltif olunur. bu muhterem de bunun en acı örneklerinden biri, beşir atalay ağzını açıp her kürt dediğinde içimde birşey cız ediyor ve sinirleniyorum. tayyip erdoğan zeki bir adam en azından iç siyaseti iyi biliyor neden bu beşir atalay üzerinde ısrar ediyor anlamıyorum, bir meseleyi çözmeye çalışırken bir taktik ve strateji izlersin eğer beklenen neticeyi vermiyorsa değiştirirsin. başbakandan ricam memleketimizi ve geleceğimizi beşir atalay gibi (en hafif tabir ile) istidatsız zevata ve onların projelerine bırakmaması yönündedir. aksi takdirde bunun hesabı da kendisinden sorulacaktır.
suriye'nin kuzeyinde, suriye'nin pkk'sı denen pyd'nin kontrolü ele alması ve bayrak asmaya başlaması ile ilgili olarak "münferit bir olay" diyen barzo...
marksist bir terör örgütünü, marksist olmasını siktir ediyorum bir terör örgütünü "ramazanda" saldırı düzenlediği için kınayan bakan. ramazan olmasa kınamıcaktı sanırım. evet kınadığına göre bakanlık vazifesini de yapmış oldu.
kendi projesi olan kürt açılımı ile pkk'ya hayat öpücüğü vermiştir, bölücü kürtleri cesaretlendirmiş, istanbul terörle mücadele birimini pasifleştirmiş ve kck operasyonlarını durdurmuştur.
son saldırıyı* şaşırtmayacağı üzere türkiye cumhuriyeti'nin üstün büyümesi ve gelişimine bağlamıştır, çekemeyenler tarafından yapıldığı yorumunu yapmıştır. 9 tane can gitmiş, bu ademoğlu hala türkiye'nin aslında ne kadar büyüdüğüne ve güçlendiği mesajını veriyor, hükümeti yalama peşinde koşuyor. küfür etsen bunlara hem ettiğine değmeyecek, hem makatın ağrıyacak. çareniz, panzehiriniz nedir bilmem ki dabıra koyim...
Başbakan yardımcısı. Suriye'nin kuzeyinden yapılan havan topu atışı sonucu hayatını kaybeden 5 vatandaşımızın ardından Suriyeli yetkililerin olayın sorumluluğunu kabul ederek özür dilediğini ve böyle bir şeyin bir tekrarlanmayacağını ilettiklerini söyledi.
Ama Suriye Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, Suriye'den ateşlenen havan topuyla ilgili olarak "Suriye Hükümeti'nin kazayla ilgili soruşturma üzerinde çalıştıklarını ve özür dilemediklerini" vurguladı. Yani koca başbakan yardımcısını yalancı konumuna soktu. Bununla birlikte Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı misilleme bombardımanında iddia edildiği gibi 34 Suriye askerinin de ölmediğini, sadece 2 Suriyeli askerin yaralandığını açıkladı. Suriyeli yetkili "Biz Türk hükümetinden bir yıl sekiz ay boyunca Suriye'deki faaliyetleri için özür dilemelerini bekledik diyerek kapak yaptı.
anlaşılmaz bir şekilde türkiye nin aleyhine çalışan kişi.
eğer bugün pkk tekrar bu kadar eylem yapabiliyorsa bunda birilerinin kabahati var. ama gel gör ki adam halen bu ülkenin başbakan yardımcısı. açılım adı altında başlattığı saçmalıklar son hızda devam etmekte. koru bizi yarabbi.
Milli Görüş'çülerle Cemaatçiler arasında önemli bir ayrışma ekseni de, iRAN.
Cemaat iran'dan ve rejiminden NEFRET ederken; Milli Görüş'çüler de israil karşısında sessiz kalan Cemaat'in bu tavrının altında bir 'buzağı' arıyorlar.
Başbakana ağır sözler ederek AKP destekçiliğinden 'dönen' cemaat destekçisi Önder Aytaç, bakın iran'ı destekleyenlerin ŞEYTANLIKLARI (Beşir Atalay) konusunda neler yazıyor:
--------
Altta Önder Aytaç'ın anlattığı kişi Beşir Atalay'ın babası:
Herkes onu Kırıkkale Keskin Armutludan diye biliyor. Ama sanki çok da oralı değil gibi. Çünkü Armutluda yaşayanlar, onun ve ailesinin asla buralı Armutlulu- olmadığını ve göç ile Hatay tarafından geldiklerini söylüyorlar. Bir diğer ifade ile göçmenler.
Onun babasının lakabı deli hoca. Neden babasının lakabı böyle derseniz; Babası köyden bir çıkıyor ve çıkış o çıkış, tam 36 yıl sonra da köye yeniden geri geliyor. Geldiğinde de saçı da sakalı da ak pak olmuş. Babasının bu 36 yıl içinde nereye gittiği / nerede olduğu pek belli değil Suriyede medrese eğitimi gördüğü ve oradan da köyüne döndüğü söyleniyor ancak bu 36 yıl tam bir meçhul Nerede olunduğu, ne yaptığı, nasıl yaşadığı ve bir sürü soru işaretleri
Bu ailenin köyde hiç kimseleri kalmamış. Hepsi de Keskine göçmüşler. Köylü ve köylüler için hiçbir işe yaramadıklarından dolayı ve köydeki insanlara karşı hep mesafeli ve hatta soğuk davrandıkları için, köyde kimse bu aileyi sevmiyor.
Bu aileden yetişen birisi, neredeyse irandan hiç çıkmayacak kadar orası ile içli dışlı olur ve iddialara göre Fransada da imam Humeyninin elini öpüp, hayır duasını da alır. Son dönemlerde Ankarada azımsanmayacak irancı bir yapılanma acaba söz konusu mu? Bunlar Başbakanı bile etkileye(n)(cek) konumdalar mı? Ve irandan çok ciddi aylık sıcak para girişi mi var?..