beşinci mektup

entry7 galeri0
    1.
  1. ümit yaşar oğuzcan şiirinin ismidir.

    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    3 ...
  2. 2.
  3. yazılabilecek en güzel şiirlerden biri.
    1 ...
  4. 3.
  5. cok uzun bir siir, okurken adamin uykusu geliyor.
    0 ...
  6. 4.
  7. nice güzel ve anlamlı sözler barındıran bir şiir.

    "bir ışığı, bir rengi var seni özlemenin , anlatılmaz.".. ve daha niceleri.
    0 ...
  8. 5.
  9. said nursi'nin kitabından bir bölümdür:

    Silsile-i Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan imam-ı Rabbânî (r.a.), Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim."
    Hem demiş ki: "Bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."
    Hem demiş ki: "Velâyet üç kısımdır. Biri velâyet-i suğrâ ki, meşhur velâyettir; biri velâyet-i vustâ, biri velâyet-i kübrâdır. Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır."
    Hem demiş ki: "Tarik-i Nakşîde iki kanatla sülûk edilir. Yani, hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve ferâiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez."
    Öyleyse, tarik-i Nakşînin üç perdesi var:
    Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki, imam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.
    ikincisi: Ferâiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir.
    Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emrâz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vacip, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.

    Allah'ın adıyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin.
    Madem hakikat böyledir. Ben tahmin ediyorum ki, eğer Şeyh Abdülkadir Geylânî (r.a.) ve Şah-ı Nakşibend (r.a.) ve imam-ı Rabbânî (r.a.) gibi zatlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i imaniyenin ve akaid-i islâmiyenin takviyesine sarf edeceklerdi. Çünkü saadet-i ebediyenin medarı onlardır. Onlarda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir. imansız Cennete gidemez; fakat tasavvufsuz Cennete giden pek çoktur. Ekmeksiz insan yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. Tasavvuf meyvedir, hakaik-i islâmiye gıdadır. Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi. Şimdi ise, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaike çıkılacak bir yol bulunsa, o yola karşı lâkayt kalmak elbette kâr-ı akıl değil. işte, otuz üç adet Sözler, böyle Kur'ânî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar.
    Madem hakikat budur. Esrar-ı Kur'âniyeye ait yazılan Sözler, şu zamanın yaralarına en münasip bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümatına maruz heyet-i islâmiyeye en nâfi bir nur ve dalâlet vâdilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu itikadındayım.
    Bilirsiniz ki, eğer dalâlet cehaletten gelse, izalesi kolaydır. Fakat dalâlet fenden ve ilimden gelse, izalesi müşküldür. Eski zamanda ikinci kısım binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan ancak binden biri irşadla yola gelebilirdi. Çünkü, öyleler kendilerini beğeniyorlar. Hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenâb-ı Hak şu zamanda, i'câz-ı Kur'ân'ın mânevî lemeâtından olan malûm Sözleri, şu dalâlet zındıkasına bir tiryak hâsiyetini vermiş tasavvurundayım.

    Said Nursî

    Baki olan yalnız Allah'tır. *
    0 ...
  10. 6.
  11. "Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası." diyerek hayatımın en güzel özlem tanımını yapan şiir. hayatın gerçeklerini pat diye önüne koyar, acımasızca. hele bir de, birinden dinlersen ilk kez, hiç beklemediğin sırada, bir radyo istasyonunun programında, hele de geceyse. acıtır. ağlatmaz, ama kanatır. saçma ortamlarda, saçma kişilerde, kişilerin ağızlarında, klavyelerinde görmemek çok hoş. çünkü bazı şiirler vardır ki, dokunulmaması, farkedilmemesi, herkes tarafından bilinmemesi. elzem ve bir o kadar iyidir.
    0 ...
  12. 7.
  13. yaşıyorsam; içimde umut varsa,

    yine seni özlediğim içindir. insanın içini döken şiirdir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük