eziklik değil, bağlılıktır. her türlü şeye alışmaktır, bu ligi bütün adiliğine rağmen sırf beşiktaş var diye sevmektir...nedensiz sevmektir, sadece sevmektir...
anlatılmaz yaşanır derler ya, maç günü biletiniz olsun olmasın farketmez, çok aşırı önemli maç olsun olmasın farketmez beşiktaş semtinde meydanda, kartal heykellerinde ya da kazanın önünde o heyecanı hissetmenizdir.
sevmektir ulan işte, sevmektir...ve sevmenin nedeni olmaz, seversin sadece...çünkü orada mutlusundur...
sinan engin ve yıldırım demirören gibilerinin ne kadar uğraşsa da kirletemediği, bir asırlık toplamı düşündükçe galatasaraylı ya da fenerbahçeli olmaktan şu anda bile büyük bir fark yaratan durum.
beşiktaş uğruna ölmektir. şampiyonlar liginde en farklı mağlubiyeti tadıp ertesi gün beşiktaş forması giymektir beşiktaşlılık. siyahın yanına beyaz koymaktır. her zaman her yerde bağırabilmek, hayatın anlamını tatmaktır. bu yolda uğruna ölenler varsa ne mutlu sana.
biz beşiktaşlıların aşk olarak tanımladığı aidiyet duygusu. sportif başarı veya başarısızlıklıkların herhangi bir şey katmadığı ve eksiltmediği sevme hali. her ne olursa olsun aklın ve yüreğin sesine kulakları tıkayıp, yüreğindekinin yani beşiktaş'ın sesine kulakları tıkayamayacak biçimde kendini vermişlik durumu.
futbola yeni yeni tezahüratlar katmaktır.
yeni besteler yapmak yeni şarkılar yazmaktır.
stadı şarkılarla inletmektir.
bir galatasaraylı olarak saygı duyduğum beşiktaşın tarafı olmaktır.
maçın başında kafayı yersin 89. dakikada tavana sıçrarsın ahahah yendik mnkm diye. sezon başında delirirsin ne olucak lan kümemi düşüyoruz diye sezon sonunda şampiyonluğa oynayan takım olursun. böle değişik bişeydir işte başı kötüdür sonu süper.
kızsanda darılsanda beşiktaşlısındır. ölüncede tabutunun bi kenarı siyah beyaz olacaktır. Kızar terkedebilirsin yerel takımının renklerini yada nba da ki takımından vazgeçebilirsin en sevdiğin oyuncuyu sattı diye ama beşiktaşlı doğduysan beşiktaşlı ölürsün.