8-0 yenilsede takımına deli gibi aşık olmaktır.diger taraftar grubunu kıskandıracak kadar bir birine baglı olmaktır. ve Beşiktaşlı olmak Beşiktaşa Aşık olmaktır.
yeri geldiği zaman baba hakkı gibi ağır başlı olmak yeri geldiğinde pascal nouma gibi hırçın olmaktır.. mehmet özdilek , ertuğrul sağlam gibi mütevazi sergen yalçın gibi kendine güvenli olmaktır.. bir kapıcının oğluyken hayallerinizin kulübünde rıza çalımbay gibi büyük bir futbolcu olmaktır.. çarşı gibi her şeye karşı olup evde çekirdek çay eşliğinde metin ali feyyaz lı maçları babanla video kasedinden seyretmektir.. beşiktaşlı olmak siyah ve beyaz ın tüm renklere kurduğu başka başka üstünlüklerde kalbin büyük bir aşkla çarpmasıdır..
her zaman güçsüzün yanında olmaktır. misal dünya kupasın maçlarında nedense bütün maçlarda güçsüz olan takımı tutmuşumdur, içten gelen bir şey bu. bir çok beşiktaşlı arkadaşımda böyledir.
şandır.
şereftir.
hatta şereften de ötedir.
bazılar bok atmaya çalışsa da, şöyle bir videoyla, alex ferguson un dahi hayran kaldığı bir taraftar grubuna mensup olmaktır.
acıya gülümsemektir aşk.
olmayan yanlarını değil kanayan yanlarını sevmektir.
kupası yokmuş, sekiz tane yemiş, başarısızmış...
acıyla bile yerinden doğrulup karşı koymaktır aşk.
hayasızlığa,
haksızlığa...
adam olmaktır. çirkeflik yapmamaktan geçerlidir. ve sahadaki futbolcular için karşıdaki takım ne olursa olsun orospu çocukluğu yapmamaktır. o futbolcuların hangi renkleri giydiği herkes tarafından biliniyor.
ezik olmak, her mağlubiyet sonrası hakeme suç bulmak, hep fener, galatasaray rekabetinin arkasında ve gölgesinde kalmak, 3ncü büyük olarak anılmayı hazmedebilmektir.
tabi bu acı gerçeği aslında bildiklerinden dolayı taraftarı kendisine tutunacak dallar oluşturmuştur:
(bkz: şerefli ikincilik)
(bkz: yaratıcı taraftar)
(bkz: onurlu olmak)