cincon seyircisi ve tavuk hırsızı izleyicilerinin anlayamayacağı bir durumdur.
ayrıca;
semtimiz erkek semti aşık eder herkesi.
üzerimden eksilmesin bayrağımın gölgesi.
işte biz kötü günde hep omuz omuzayız,
övünmek gibi olmasın biz karakartallıyız!
--spoiler--
Seninle başladı hayat
kartalım göklere aç kanat
ibne cimboma ibne fenere inat
kartal şampiyonluk turu at!!!
--spoiler--
tezahüratımızı da yaptıktan sonra tanıma gelelim. Beşiktaşlı olmayıpta aklıselim olan insanların takdir ettiği, bunların dışındakilerin çekemediği taraftar olmaktır. Ayrıcalıklı olmaktır. Kıskanılmaktır. Ulan bizimde şöyle bir tribünümüz olsa laflarını işitmektir. Ölümle yaşamı ayıran çizginin, siyahla beyazı ayıramadığını farketmektir. En iyi besteleri yapmaktır. Şöyle ki;
ezikler utanın utanın ezikler
daha nerler göreceğiz ne rezillikler
yetmedi mi çaldığınız bizim besteler
allah belanızı versin genç * fenerliler
--spoiler--
sadece dünyanın en güzel yerinde stada sahip olmak değildir beşiktaş; bazen mağlupken öylece dalıp gitmektir.
bazen hınzır bir duruştur beşiktaş.
atkını elinden bırakmadan seni koruyan baba gibi.
kimse içimizdeki sevgiyi yıkamaz deyip,
asilce yürümek..
ve sonra koşulsuz sevinçleri yad edip,
hayata yeniden bir gülüş atma durumudur,kendi yüreğinle oynar gibi beşiktaş.
siyahıyla, beyazıyla, mücadelesiyle, alınteriyle seyredilesi bir hayattır..
ve aslolan hayattır.hayatta; beşiktaş..
ailede herkes galatasaraylıdır bizim.. daha doğduğum gün hastaneden getirilip yatırıldığım oda, yatağım, herşeyim sarı kırmızıymış*.. ilk nerde gördüm siyahla beyazı yanyana hatırlamıyorum veya galatasaraylılarla dolu bir ailede beşiktaş'ı kim soktu aklıma hatırlamıyorum kimse de bilmiyor babam hala beşiktaşlı olduğumu söylediğim günün şokunu yaşıyor.. hala şuçluyu -beni beşiktaşlı yapanı- arıyor kendince. ama nafile boşa arıyor. bunla doğmuşum sanki.. doğaüstü güçler var olayda diyorum ben.
(bkz: the truth is out there)
geçen beşiktaş-galatasaray maçına ilk yarı 2 ikinci yarı 1 oynadım **. bir de arkadaşların gazına gelip 50 mislini işaretledim *. neyse maça gittik galatasaraylı arkadaşlarla izliyoruz kafeden, ilk yarı hep beraber galatasarayı ikinci yarı beşiktaşı destekleyelim diye anlaştık. cimbombom diye bağırıyorum gülüşüyoruz falan sonra sabrinin boş kaleye vuramadığı pozisyon geldi.. o an beşiktaşla olan bütün anılarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti ş.refsizim, beşiktaş sahilden inönüye sloganlarla yürüyüşlerimiz, inönüde sesimin kısılmaları daha düzelmeden ertesi hafta yine kısılmaları.. sabrinin topa yetişemeyeceği kesinleşince bir kaç saniyedir kalbimi sıkan el birden uçtu gitti sanki, orgazm oldum.. sonra dikkat ettim konu beşiktaş olunca 50 tl'ymiş kuponmuş aklıma gelmedi o an. s.kerim lan böyle işi dedim başladım bağırmaya:
seninle ağladık senle güldük biz
sevdamız uğruna canlar verdik biz
siyahın zindan olsun beyaz aydınlık
herkese nasip olmaz beşiktaşlılık
ilk golde giden 50 tl'me * ne kadar sevinip uçtuğumu tahmin edin artık..
türkiyenin en iyi takımı olamasakta başka hiç bir şeyin beni her hafta bu kadar heyecanlandırıp, yaşadığımı bu kadar hissettirdiğini hatırlamıyorum..
öyle herkes anlamaz. klişe laf ama öyle. bak şimdi adam kendi ağzıyla yakalanıyor. "ben olsam kafayı yerdim" diyor. düşün kendi takımını ne kadar sevebilir bu adam. demek ki, kendi takımının en ufak başarısızlığında insan içine çıkamıyor. demek ki, taraftarlığın t'sinden anlamıyor.
bir de çıkıyor "kafayı yerdim" diyor. ama biz kafayı yemiyoruz, ne olursa olsun daha fazla seviyoruz takımımızı, bu da onlarda hazım sorunu yaratıyor. sonuçta beşiktaş en çok şampiyon olan takım değil. en fazla kupa kazanan takım değil. en çok taraftarı olan takım da değil. her sene flaş transfer yapmıyor, dünya yıldızı getirmiyor. çoğu zaman tökezliyor. biz gene de seviyoruz ya bu onları uyuz ediyor. saldırıyorlar da saldırıyorlar. diyor ki, ben olsam kafayı yerdim. biz yemiyoruz işte, biz her şeye rağmen çok seviyoruz bu takımı. anlayın. anlamıyosanız da en azından susun. susun ve kendi işinize bakın...