türkiye'nin iki yıldıza sahip en büyük takımı olmasıyla bilinen ve türkiye'de kurulan ilk resmi takım olmasına rağmen her daim fenerbahçe ve galatasaray'ın arkasında kalarak şerefli üçüncülüklerle kendini avutan, liverpool'dan yediği 1 değil 2 değil 3 değil tam 8 golle türk futbol tarihinin alnında bir daha asla silinemeyecek kara lekeye sebebiyet veren, bir dönemler galatasaray ve fenerbahçe'nin kapı önüne koyduğu tüm futbolcuları mülteci kampı gibi bünyesinde toplayıp beş para etmeyecek yabancı futbolculara saçtığı milyonlarca dolara rağmen her başarısızlığında suçu görevini layığıyla yapan türk hakemlerine atan beşiktaş terazi lastik jimnastik kulübünün takıma hiçbir katkısı olmamasına rağmen ne hikmetse sürekli övülen taraftarlarının kurban ettiği, yetenekli, geleceği parlak ya da önemli futbolculardır.
öncelikle beşiktaş'ın bir kez daha şerefli üçüncülüğüyle damgasını vuracağı yeni sezonda kanser olacak olan beşiktaşlı kardeşlerime yüce allah'tan şifa, ailelerine ise sabır dilerim. ezeli rakipleri yıldızların altında adeta sevişirken beşiktaş'ın içinde bulunduğu yüreğimizi yangın yerine çeviren halin en büyük sorumlusu ne yönetim, ne futbolcular, ne federasyon, ne de hakemlerdir. senelerdir dikkat ederim ki ''ne olacak bu beşiktaş'ın hali'' ya da ''beşiktaş bu sene kümeye oynayacak'' laflarını muhtelif ortamlarda ortaya atarak beşiktaş'ın bir takım olarak kendine güvenini sarsan gizemli kimseler hakkında bilgi toplayıp araştırma yaparsanız bu kişilerin eski açıkta amigo, davulcu falan olduğunu görüp hayretler içerisinde kalırsınız. yani şöyle söyleyeyim; beşiktaş taraftarının neredeyse tamamı kendi takımının başarısına bile bilinçli veya bilinçsiz olarak engel olan kimselerdir. neyse lafı fazla uzatmadan beşiktaş'ta malum etmenden dolayı harcanan daha doğrusu kurban edilen futbolculara gelelim;
okan koç: listeye bu isimle başlamasam allah celle celalühü salih kulum demeden beni çarpım tablosuna çevirirdi. evet, bir dönemler uefa tarafından yapılan "en iyi genç yetenekler" 11'ine girmeyi başaran ve türk futbolunun parlayan yıldızı olarak görülen okan koç'un bugün bal yapamamış arı olarak hatırlanmasının altında yatan sebep ne ona doğru düzgün şans vermeyen mircea lucescu ne de galatasaray transferine engel olan yıldırım demirören'dir. beşiktaş taraftarı okan koç'un muazzam gece hayatını kıskanarak lucescu'nun tercümanına okan'ın baygın bakmasının sebebinin gece hayatı olduğunu söylemiş ve bakışları doğuştan öyle olmasına rağmen lucescu okan koç'u uyuşturucu bağımlısı sanarak yedek kulübesine hapsetmiştir...
ibrahim üzülmez: en ufak yeteneğe sahip olmasa da sahada varını yoğunu ortaya koyan ve tecrübesiyle yıllarca beşiktaş takımına abilik yapan ibrahim üzülmez'in ''40 metre gidip geri dönüyor, orta yapamıyor diyorlar. Bunları yapsam Real'de oynardım. Carlos'un benden ne üstünlüğü var!!1!1!!'' tepkisini vermesinin ve hatta real madrid'de en azından dördüncü sol bek olarak tercih edilebilecek ayarda olmasına rağmen futbolu beşiktaş'ta bırakmasının sebebi orta falan yapamıyor olması değil beşiktaş taraftarının kendisine taktığı ''deli ibo'' lakabıdır. hepimiz biliyoruz ki vaktinde galatasaray'a ceza sahası dışından attığı jeneriklik gol hâlâ hafızalardan silinmeyen ibrahim üzülmez ona takılan lakap yüzünden zamanla gerçek anlamda kafayı üşütmeye başlayıp geriye kalan futbol hayatını delilercesine hareketler yapıp kırmızı kartlar görerek geçirmiştir...
rodrigo tabata: açıkçası beşiktaş'a 10.5 numara olarak transfer edilen tabata'ya ödenen bonservis ücreti abartılıydı ve taraftar ona takıma alışacak kadar süre tanımadı. ama bugün görüyoruz ki başarılı antep kariyerinin ardından geldiği beşiktaş'ta yeteri kadar sabredilmeyen tabata katar'da en az yurdumuzdaki santraforlar kadar gol atarak takımını sırtlıyor...
goncalves da silva ailton: futboldan arta kalan zamanlarını duble dana etli hamburger, maxi boy patates kızartması, lahmacun ve çiğ köfte yiyerek geçirse de ailton bundesliga'da gol kralı olan üst seviye bir forvetti ve beşiktaş'a gelmiş geçmiş en kariyerli futbolculardan biriydi. beşiktaş'ta iyi sayılabilecek bir performans göstermesine rağmen gönderilmesinin daha doğrusu ayrılmasının altında yatan sebep fazla kiloları ya da koşarken sahanın zeminine zarar vermesi değil beşiktaş taraftarının gol kaçırdığı bir maçta kendisine double köfteburger fırlatmasıdır. bu kısım kameralara yansımadığı için kimse bilmez ama bana gelen istihbarat sağlam yerden...
muhammed demirci: boyundan büyük futbol topuyla attığı goller ve yaptığı hareketlerle tanıdı türkiye onu. gerçekten büyük bir yetenekti ve üzerine büyük yatırımlar yapıldı. gelin görün ki geçen gün belçika'dan dandik bi takıma transfer olduktan sonra yaptığı röportajda barcelona'nın kapısından dönme sebebini kendisi bile tam olarak bilmediğini açıklayan muhammed'in bugün camp nou çimlerini dövememesinin sebebi beşiktaş taraftarının kendisine ''türk messi'' yakıştırması yapmasıdır. bunu duyan messi bu takıma iki messi fazla diyerek transfere engel olmuş, muhammed ise beşiktaş'ta bir türlü tutunamayıp parlayamadan sönmüştür...
Mustafa Pektemek: beşiktaş kariyeri boyunca oynadığı maçtan çok kaçırdığı maçlarla gündeme gelerek gazi mustafa kemal pektemek lakabını sonuna kadar hak etti. yine de roberto carlos'un frikiklerine kafa atacak türden yürekli bir futbolcuydu. mustafa pektemek gol demek gibi golü sakatlıkla karıştıran türden bir taraftarı olan bir takımda oynuyor olması en büyük şanssızlığı. ancak rivayetlere göre sinan engin'in menajerlik yaptığı dönemde inönü'deki kale direğinin dibine gömülü halde bulduğu bebeğin benzeri mustafa pektemek'in evinin bahçesinde de gömülü olarak bulundu. ne kadar ilginçtir ki görgü tanıklarının hepsi bebeği gömenin üstünde çubuklu beşiktaş forması olduğundan hemfikirdi...
ayaklarına bakar mısınız ya bi futbolcu topsuz alanda bile bu denli sakatlanmaya meyilli bir şekilde durur mu?
marius maldarasanu: neden geldi, neden hiç oynatılmadı bilinmez ama geldiği dönem beşiktaşlı babaların çocuklarının sünnet arabalarının arkasına ''oldu da bitti maldraşanu'' falan yazılmıştı oradan hatırlarım. hiç maça çıkmadan ismi sebebiyle küfürlü tezahüratlara maruz kaldı ve gidişi de gelişi kadar sessiz oldu...
alexandre mariano da silva amaral: görünüşü sebebiyle beşiktaş'ın elit taraftarları tarafından kabul görmedi ve futbolundan çok müslüm babaya olan benzerliği konuşuldu. beş parasız kalıp rio de janeiro'nun kuytularında tinercilerin arasına karışınca elinden tutularak 41 yaşında futbola döndü ama efsane başkan süleyman seba'ya yaptıkları vefasızlıklarıyla bilinen taraftar eski futbolcularına ''feda'' deyip en ufak yardımda bulunmadı.
ike shorunmu ve fevzi tuncay: shorunmu yediği her golden sonra gülümsemesiyle kendini affetirirdi. leeds'ten altı gol yediğinde bile yüzünden gülümseme eksik olmamıştı. yedikçe açılan bir kaleciydi ama taraftar bunu bir türlü anlayamayıp kalenin fevzi'ye emanet edilmesini istedi. fevzi de zalim taraftarın baskısına dayanamayıp başını dağlara taşlara kale direklerine falan vurdu. sonuç olarak iki kalecinin de sonunu beşiktaş taraftarı hazırlamıştır...
işte böyle sevgili dostlarım, beşiktaş taraftarı hz ibrahim'e gönderilen koç misali okan koç başta olmak üzere birçok futbolcusunu acımasızca kurban edip kariyerlerini mahvetmiştir. bunun farkında olan birçok futbolcu ise beşiktaş daha fazla para verse bile galatasaray ve fenerbahçe'yi tercih eder. beşiktaş'a ise bu ve sürekli eklenmekte olan futbolcuların ahı tutar ve taraftar her başarısız sonuçta suçu hakeme atarak işin içinden sıyrılır...
iyi dert olmuşuz köpeğe Çetelemizi tutup gelmiş. saydığın sayı kadar fb ve gs son ikisezonda o kadar adam harcadı. ayrıca bu yıl direkt şamp ligine katılmanızın nedeni beşiktaştır. Şimdi defolup bir daha beşiktaşımız hakkında entri girme. Edit: ha etuu imiş bu hani televizyon kumandasını ....