$ampiyon olmasan da,
kupayı almasan da,
en büyük sensin hep,
koysan da koymasan da...
ba$ka bir çar$ı olan kar$ıyaka çar$ı'dan geliyor bu naralar. baki mercimek'e rağmen, inadına siyah ulan!*
ne yani gidip de başka bi takım mı desteklemeye başlayacağız. başarısızlıklar gelip geçer kavramlardır, kulübümüzü sevmekse onu zaten hiç yalnız bırakmamaktır.
futbol kulüpleri taraftarlar için vardır, taraftar olmadan bir hiçtirler. aynı şekilde de taraftarın reaksiyonları, futbol kulüplerinin çizgisini ve yapıcaklarını belirler. burada oyuncusunu döven takım taraftarlarını savunmuyorum tabi ki, lakin eğer takımımın aldığı her hezimette, aynı zafer kazanmış gibi takıma desteğimi verirsem, bir gün için çıkıp da o mağlubiyetlere hesap sorma hakkım kalmaz. çünkü ben zaten bunu kabullenmişimdir ve takımım da kendileri için en önemli etmen olan beni, yani taraftarı her şartta elinde bulundurmaktadır.
sonrasında gelsin mağlubiyetler, gelsin sekiz gol yemeler, gelsin baki mercimek'ler.
"alkış var, destek var, niye kasalım"cı yönetim her ne kadar suçluysa, beşiktaş'ın sabırlı taraftarı da malesef bütün hüsranlarda en az onlar kadar suçludur.
markus merk veya collina gibi hakemlerin türkiye liglerinde maç yöneteceği günler için çektikleri çiledir. ne demişti yıldırım demirören, hemen hatırlayalım; "hakem hataları yüzünden bu sezon 15 puan kaybettik." yok ya! zaten hakem hataları türkiye liginde sadece beşiktaş aleyhine yapılıyor. hadi bre gidin işinize sabırlı beşiktaş taraftarları, gidin tespih falan çekin.
sabır değil, sevdanın gerçek şeklidir. bir şeye taraf olmak için bir menfaatin olmadan orada durabilmeyi becerebilmektir. sevinmek için sevmemektir. düşeceksek sağlam düşelim diyebilmektir.