beşiktaş jk yönetim kurulu

entry38 galeri0
    ?.
  1. 2006-2007 sezonunda; yaptıklarıyla, söylemleriyle, beşiktaşlı duruşu'na yakışmayacak türden davranışlarda bulunan yönetimdir... bir beşiktaşlı olarak, bizi utandıran yönetimdir...

    sen öyle veya böyle haftanın hakemlerini öğrenmişsin, boş boğazlık edip yemek yediğin bir mekanda açıklama yapıyorsun... sen beşiktaş yöneticisisin... o makama yakışmasan da yöneticisin... tümer bizi para için satmış olabilir ama sen neden onunla diyaloğa giriyorsun? sen nasıl artist artist şampiyonluğu "şimdiden" kutluyorsun? kutluyorsan, güçlüysen şampiyon olacaksın... becereceksin... ne yapıp edip şampiyon olacaksın...

    son marifetleri, yok taç atışıyla başlayacakmış, yok faul atışıyla başlamış kural hatası varmış... sen jean tigana adında futbol vizyonu 0'ın altında olan bir kişiye avrupa'nın en yüksek ücretlerinden birini öde, ihtiyacın olan mevkiler yerine takımı savunma ağırlıklı oyuncularla kur, tigana denen teknik adamımsı kişinin her daim arkasında ol, adam seni içten sabote etsin, takımı 1980lerde kalan taktikle donatsın, oyuncu tercihlerini yanlış yapsın... bir çok maçta taraftarlara tuz yumurtlatsın... takım hiçbir maçta adam gibi top oynayamasın, 1-0 kazandığı maçlarda bile tarihi farktan şansıyla zor kurtulsun... tigana denen hocamsı her puan kaybedilişinde oyuncuları, taraftarları, yönetimi suçlasın... kendisini sütten çıkmış ak kaşık görsün... sonra "kural hatası var" ulan biz birilerini ağlıyor diye suçluyoruz, siz daha betersiniz... susun oturun... beşiktaşlı duruşunuzu adam gibi yapın... ya da en doğrusu s.ktirin gidin...

    yıldırım demirören, levent erdoğan, celal kolot, mario berk, kenan öner eski yönetimden kıvanç oktay... ulan çekin elinizi şu kulüpten... hele yıldırım demirören herif yahudi bezirgan gibi... kulübü kendisine borçlandırdı, babasının malı gibi yönetiyor, hoş babasının malı olan demirören şirketler grubu'nu yönetemiyor... ulan devraldığınızda bu kulübün 18 milyon dolar borcu vardı... borç olmuş 71 milyon dolar, sportif başarı sıfır, bir de utanmadan "kulübün borcunun 40 milyon doları bana" diyorsun... ulan bu borcu ben mi yaptım? ben mi tigana'yı avrupa'nın en yüksek para kazanan 5 teknik adamı içine soktum? ben mi del bosque'yi gönderip, takımın başında olmayacağı sürenin parasını ödedim? yeter be.. yeter... kural hatası falan yok... tigana'nın suçunu, kendi suçunuzu, takımın kötü oluşunun suçunu başka yerde aramayın... çekin ellerinizi kulübümüzden...
    6 ...
  2. ?.
  3. serdar bilgili nin bedduasını almıs kişilerin baskanlık yaptıgı bir kurum.

    (bkz: babam sagolsun)
    1 ...
  4. ?.
  5. ?.
  6. kişilik yoksunu, çırpındıkça batan, yerin dibine girmekten büyük haz duyan insanlardan oluşan, biz beşiktaşlıları çıldırtan kuruldur...

    son icraatları olan, maçın tekrarını istem konusunda bile yaptıkları itiraz her ne kadar beşiktaşlı duruşu'na yakışmayacak düzeyde de olsa, yanlış da olsa yine de ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır... maçta kural hatası yok ki; olsa bile bu mağlubiyetin sebebi değil... ayrıca, itirazlarını merkez hakem kurulu yerine, gözlemci ve temsilciler kurulu'na başvurmuşlardır... yani yanlış bir kurula başvuru yapılmıştır, üzerine bir de başvuru süresi de 8 mayıs 2007 salı günü saat 12:00'da bitmiştir, doğru yere de başvursalar talep reddedilecekti ancak, doğru yere başvuru süresi de bitmiştir...

    velhasıl kelam;

    yiyemeyeceğin b.ku, git mektebinde oku...
    yiyemeyeceğin b.kun başına oturma...
    yiyemeyeceğin torrağın altına yatma...

    gibi atasözlerimizin cuk oturduğu kuruldur ayrıca...
    2 ...
  7. ?.
  8. 2006-2007 sezonunun başında "bu sene tek amacımız fenerbahçe'yi 100.yılında şampiyon yapmamak" gibisinden bir açıklama yaparak, ne kadar geniş vizyonlu olduğunu kanıtlayan, ama velakin o işi de yüzüne gözüne bulaştıran bir başkan tarafından idare edilen yönetim kuruludur...

    yiyemeyeceğin b.ku, git mektebinde oku...
    yiyemeyeceğin b.kun başına oturma...
    yiyemeyeceğin torrağın altına yatma...

    gibi atasözlerimizin cuk oturduğu kuruldur ayrıca...
    1 ...
  9. ?.
  10. tribünlerden bile soğutmuş kuruldur!. allahın belalarıdır hepsi tek yaptıkları iyilik yada kandırdıkları hadise locaları yıkıp kapalıyı tekrar eski haline getireceğiz demeleridir!

    Başkada bir olumlu hareketi yoktur febe ile sidik yarışına girmiştir ve buna taraftarlarıda alet etmiştirler febe kim beşiktaş kim... beşiktaş'ın geçmişinden bugüne bakıldığında hiçbir zaman büyük olma hevesine girmemiştir beşiktaş'ın tek büyük yanı varsa o da taraftarıdır bunu algılayamayan anlayamayan bir yönetimdir beşiktaş'ın yönetim kurulu!...

    acizliklerini bok atarak gidermeye çalışma yöntemine başvurmuşturlar e nede olsa febe acizliklerini başkalarına bok atarak gidermişlerdir ve sonunda gülen taraf olmuştur ancak beşiktaş'ımızdan bu beklenemez bu yapılmaz bunu yapamazsınız, sonuç olarak bu yönetim beşiktaş'ımıza lanetler yağdırmıştır.

    ha bir olumlu yanıda bjk store yi kartal yuvası olarak değiştirmişlerdir.
    0 ...
  11. ?.
  12. beşiktaşımızın, yüzüne tükürmeyeceğimiz adamların ağzında sakız olmasına sebebiyet vermiş yönetimdir.
    3 ...
  13. ?.
  14. her allah'ın günü, kendilerine ana avrat sövdürmekten zevk alan güruh.

    yıllardan 2004 aylardan mayıs... beşiktaş yönetim kurulu istifa etmiş, olağanüstü kongre kararı alınmış... erol kaynar, affan keçeci, fikret orman, yıldırım demirören başkanlığa adaylıklarını koymuşlar... bu 4 adaydan fikret orman ve yıldırım demirören'in başkanlık için daha önde yarışacağı belliydi... yıldırım demirören, adaylık konusunda koz olarak lothar matheus ile anlaştığını duyurarak yapıyordu... sonuçta, yıldırım demirören başkan oldu... başkanlığı sırasında kurduğu yönetim kurulu, serdar bilgili yönetimi'nin çok gerisindeydi... artık o büyük başkan yıldo'ydu... yıldo'nun ilk icraatı formayla özdeşleşen beko reklamını, görünürde turkcell'in beko'dan 500000 dolar fazla para ödediği için bir anda, forma reklamı değişmişti... ama buz dağının görünmeyen tarafı başkaydı... demirören şirketler grubuna ait olan likitgaz ve milangaz piyasadan aygaz'a ait tüpleri toplamakta ve kendi logosunu vurmaktadır bu da haksız rekabete yol açmaktadır... rekabet kurulu da, demirören şirketler grubu'na suç üstü yapar ve 2 trilyon'a yakın bir ceza keser... hatta o dönem, gazetelerde "beşiktaş ile beko arasında tüp patladı" şeklinde manşetlerle haber duyurulmuştu... yani aygaz koç grubu'nundu... dolayısı ile, beko artık yıldo'ya göre beşiktaş'ın göğüs reklamı olamazdı... yıldo'nun notunu ta o zaman vermiştim... kişisel sorunu sonucunda -ki; sorunda kendisi veya kendi şirketi hatalı hatta, suçlu- beşiktaş'ı intikam aracı olarak kullanmıştır... geldiğinden bu yana hep "birlik beraberlik zamanıdır" nutuklarından başka hiçbir şey yapmadı... uyguladığı icraatlar -akatlar spor salonunun yapılması, inönü'nün büyütülmesi, fulya projesi- bir önceki yönetimden kalan ve devam etmekte olan projelerdi... üzerine, bir sürü boş beleş adam toplandı takıma... ali güneş'e fenerbahçe 800000 dolar teklif ederken, yıldo, "fener'den oyuncu kaptım" demek için, bu oyuncuya gözünü kırpmadan 1 milyon doları veriyordu... çoğu defansif olmak üzere 20'ye yakın oyuncu getirildi... bunlardan ibrahim akın, ramazan kurşunlu, ibrahim toraman zaten önceki yönetimin anlaştığı futbolculardı... oyuncular transfer edildikten sonra, hoca getirildi... hoca da matheus değil, vicente del bosque getirilmişti... del bosque ismi camiada hakikaten heyecan yarattı... ama adam transferi kendisi yapmamıştı... bir tek carew'i bir de juanfran denen adamı getirdi... ancak bir problem vardı... yönetim 3-5-2 oynayabilecek türden bir kadro vermişti hocanın eline, hoca ise, 4-4-2'de ısrar etmekteydi... 3-5-2 çağ dışı kalmış olabilir ancak, hocanın elindeki kadro başka türlü oynayamazdı keza, oynayamadı da... hoca aslında iyi niyetliydi... hakemler hakkında konuşmuyordu, iyi niyetli bir insandı... adam her şeyden öteye insandı... -şahsen tanışmışlığım, muhabbet etmişliğim de vardır- ama tutmuyordu... ben de maçları izlerken çok sövdüm kendisine ancak, 4-4-2'de ısrar ettiği içindi sövmem... inadı içindi... yoksa adam haklıydı, o takımı o kurmamıştı, bırakın ispanya'yı, madrid dışına ilk defa çıkmıştı... "bu sezon gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz, önümüzdeki sezon kadromuzu güçlendirerek daha güçlü hedeflerde ilerleyeceğiz" gibi bir cümle kursa, çok net her şeyi anlatabilirdi... konyaspor mağlubiyeti hoca'nın "yönetimde" kredisini bitirmişti... o sırada, galatasaray maçı için, nevzat demir tesisleri'nde bulunan rizaspor'un hocası rıza çalımbay aranan kandı yıldo'ya göre... apar topar takıma monte edilmeye çalışıldı... rıza'nın getirdiği, koray belki de, en büyük kazancıydı beşiktaş'ın... sezon bitmişti ancak rıza, "bu takım benim takımım değil" diyerek, iyi niyetle elinden geleni yapmaktaydı... takım top oynanamakta ancak mücadele ile kazanmaktaydı... derken sezon bitti... kürşat, adem dursun, ali tandoğan, youla gibi büyük takım futbolcusu olmak için 40 fırın ekmek yemesi gereken futbolcular transfer edilmişti... rıza'nın anadoludaki çok daha kaliteli oyuncular dururken, sırf kendi eski öğrencisi diye, belediyeci matığıyla beşiktaş'a transfer ettirmesi hataydı... kleberson rıza'nın bilgisi dahilinde yönetim tarafından, ailton ise, rıza'nın getirildikten sonra haberdar edilmesiyle yine yönetim tarafından transfer edildi... kleberson, kanat oyuncusuyken, rıza ön libero yaratmaya çalıştı... isabetli pas verebilme oranı yğksek olduğu için de başlarda sırıtmadı, ancak, kleberson hiçbir maçta "olağanüstü" oynamadı... derken, sezonun ortasına doğru gelirken, beşiktaş iyi futbol oynamıyor, rıza'nın gönderilmesi için savaş davulları çalıyor, büyük başkan yıldo "rızayla giderim" diyordu... ortada hem teknik adam, hem de yönetim krizi baş gösermişti... derken, rıza'nın görevine son verildi... "rızayla giderim" diyen yıldo, sözünü yemiş, hatta rıza'ya saldırır tarzda demeçler vermiş, "bir daha yerli teknik adamla çalışmam" demişti... derken tigana getirildi... tigana ile geleceğin beşiktaş'ı kuruluyor dendi... keza; getirdiği gökhan güleç ve bobo da yaraya o dönem için merhem olunca, hakikaten bir şeyler değişecek görüntüsü çizildi... tiganalı beşiktaş, ligin ikinci yarısında çok puan kaybetmesine rağmen, ligi 3. sırada bitirmiş, türkiye kupası'nı almıştı... tab bu kupa maçından birkaç hafta önce de, yıldo "biz kupayı alalım, galatasaray şampiyon olsun" diye angut bir çıkış yapmıştı... ben beşiktaşlıyım, benim takımım şampiyon olamadıktan sonra, ister fenerbahçe olsun, ister galatasaray, isterse de vanspor benim umurumda olmaz... belki feerbahçe'ye yönetiminden ve bazı taraftarlarının yaklaşımından dolayı kin besliyor olabilirim, bu yüzden sorsalar, fb mi, gs mi? diye, belki o sezon için "sadece taraftar olan ben" "galatasaray olsun" derim -ki demem banane- ancak, caminanın başındaki, başkan sıfatlı kişi, her ne surette olursa olsun, bu cümleyi kullanamaz... "hedefimiz kupa" dersin olur biter... yoksa, son 8 saniyede gelen bir gol için, "şike" yakıştırması da yapılır, camiamız o temiz camiamız, kirli cümlelerin hedefi de olur... sezon bitmiş, yine, kanayan yara, kanatlara adam gibi bir futbolcu alınmamıştı.. orta yapacak biri alınmamıştı... nobre fenerbahçe'ye çalım atmak için transfer edilmiş, ancak, nobre'yi besleyecek düzeyde kanatları çalıştıracak futbolcu alınmamıştı... ricardinho tigana'nın bilgisi dışında alınmış, delgado, kulübün mali olarak yıldo'nun engin başarıları sonucunda kötü bir tablo çizmesinden ötürü sponsor desteğiyle alınmıştı...
    8 ...
  15. ?.
  16. ancak, ortada bir problem vardı... tigana ilginç işlere imza atıyor, sağ bekten libero, liberodan tandemde oynayacak defans, tandemde oynayan defans oyuncularından birini sol bek, diğerini -ki; türkiye'nin en iyi stoperidir o dönem için- sağ bek yapmış, burak, delgado, ricardinho gibi 3 tane forvet arkası oynayabilecek oyuncudan, kanat yaratılmaya çalışılmış, her maça ofsayt taktiği adı verilen 20 yıl geriden kalmış bir taktikle, her maça aynı taktikle ve tek forvetle çıkılmaya başlanmış... tigana sezon başında basın açıklaması yapmış, "taraftarımız ve camiamız bize ekim ayına kadar sabretsin elbette ki; kötü sonuçlar alma olasılığımız vardır ancak, ekim ayından itibaren, beşiktaş göze hoş gelen bir futbol oynayacak, avrupa'da yoluna devam edecek, iyi sonuçlar alacaktır" demişti... ayrıca büyük başkan yıldo da, sezona "beşiktaşın şampiyonluğu" hedefiyle değil, "fenerbahçe'yi şampiyon yapmamak" hedefiyle başlamıştı... bu söyleme bir beşiktaşlı olarak, camiamızın başındaki zat olan başkanımdan utanarak yaklaşmıştım... takım futbol olarak kötü, taktik olarak kötü de olsa, taraftar tigana'ya güvenerek -hata ederek- ekim ayına kadar bekledi... ekim aında bir şey çıkmadı, kasım, kasımda bir şey çıkmadı, lig tatile girdi... bu sırada, koray klebersonun sakatlanmasıyla tekrar geröek mevkisine geri dönüş, tigana'nın kumarı tutmuş, serdar iyi futbol oynamaya başlamış, kleberson takımın anuna goymuş, runje takımın anuna goymuş, baki takımın anuna goymuş, tigana taktik ve oyun düzeniyle takımın anuna goymuş lig tatile girmişti... bu sırada kongre çalışmaları hızlanmış, büyük başkan yıldo seçime tek aday olarak görmekteydi... 2004'te geldiğinde "birlik beraberlik" diyen yıldo, 2007 ocak'ta hala "birlik beraberlik" demekteydi... diğer taraftan, büyük başkan yıldo, 18 milyon dolarla aldığı takımı, tek taş koyamadan, tek ciddi başarı elde edemeden, 71 milyon dolar borcun altına sokmuş ve hiç utanmadan "kulübün bana 40 milyon dolar borcu var" demektedir... yani aba altından sopa gösterip, "eğer karşıma aday çıkarsa ve kazanırsa -ki; fikret orman aday olsaydı kesinlikle kazanırdı- kulübün bana olan 40 milyon doları hemen isterim" demekteydi... bu borcun altına kimse giremeyince, yıldo; ağzına kadar gelen fırsatı tepip, camianın kucaklayabileceği isimleri değil, parayı vereni yönetime aldı... kulüp mali olarak uçuruma doğru sürüklenmekteydi, hisse satışı yapılmış ancak hiçbir şey yapılamamıştı, storelarda adam gibi ürün olmayınca, olsa da, başarı olmayınca, taraftarın alışverişi düşük olunca, gelir kalemi düşüş göstermişti... celalettin kolot ismindeki, yönetici olma vasıflarından hiçbirine sahip olmayan kişi, 5 milyon dolar karşılığında futbol şubesinin başına geçiyordu... 5 milyon verince adam olduğunu zanneden bu şahıs, dalgınlıkla kendisine selam vermeyen futbolcuyu, yyanına çağırıp azarlamakta, istediği gibi takılmakta, puro içmekte, futbolcular bu kişiden rahatsızlıklarını iletince de "buranın patronu benim istediğimi yaparım" demektedir. yani 5 milyon doları veren "kıro ama para onda" şahsına büyük başkan yıldo tek kelime söyleyememektedir... mart ayında yıldo çıkıp, "biz şampiyon oalcağız, herkes tarihi yazsın kenara, beşiktaşlıların şampiyonluğunu kutlarım" demiş, aynı şekilde levent erdoğan da çıkıp "kutlamalara başlayabiliriz" gibi dereyi görmeden paçayı sıvama işine girmişler ve "kötü" bir azize yıldırım taklitçiliği yapmaktaydılar... haliyle, azize başkan 2004 yılında "biz şampiyon oalcağız" demiş, takım 11 puan geriden gelmiş (!) ve şampiyon olmuştu/oldurulmuştu... derken sezon bitti, tigana'nın kanser eden futbol anlayışı artık şampiyonluk maçı diye tabir edilen bir maçta patlamıştı... yıldo ise, del bosque'de yaptığı "maddi" hatayı yapmak istememekte, zaten borç meblağı büyüyen kulüpte bir tazminat daha ödeyerek şimşekleri üzerine çekmek istememektedir... sonunda, tigana da gitmek istemiş (!) gitmiştir... giderken yaptığı basın açıklamasında "başkanın babasıyla da konuştum" gibi angut bir söylemde bulunmuştur... yani, erdoğan demirören,bile oğlunun yönetimini beğenmemektedir... bu arada, yönetim beşiktaşlı duruşu kavramını delik deşik etmiş, çevrede bulnan ciğeri beş para etmezlerin dalga geçtiği bir kavram halini almıştı... tigana gidince,teknik direktör sorunu baş göstermişti... ama burada da yönetimin beş para etmediği gözlendi... her yöneticinin kafasından bir isim geçiyor ve maalesef, bu kafalarından geçen isimleri basınla da paylaşarak bir kaos yaratmaktaydılar... biri ertuğrul'u isterken, diğeri, samet'i, başkansa lucescu'yu istemekteydi... yöneticiler fikirlerini başkana belirtirler ancak, bunu basınla paylaşmazlar... bu yatak odanın videosunu çekip, eşinle sevişmeni millete göstermek gibi bir haysiyetsizliktir... yani birlik beraberlikten bahseden büyük başkan yıldo, daha kendi yönetim kurulunda birlik beraberliği sağlayamamıştır... değil ki; 15 milyonluk bir camiada birlik beraberliği sağlasın... daha 15 kişide bunu beceremiyor... tabi, siz yönetim kurulunu kurarken, kişiliğe ve karaktere bakmadan, parayı basana bakarsanız, adam da parası kadar konuşur... son durumda da bu teknik direktör konusunda, başkan ertuğrul sağlamla konuşmuş... ertuğrul'a karşı değilim ancak, aynı büyük başkan yıldo değil miyidi 1,5 sene önce "bir daha yerli hocayla çalışmam" diyen? lucescu'ya karşı biri değilim, hatta gelmesi taraftarıyım ancak aynı büyük başkan yıldo değil miydi, lucescu'yu gönderen? ha bir de arada, azize ile sidik yarıştırma efektleri var mesela "roberto carlos'u istersek 1 saat içinde getiririz" ben bu söylemi duyduğum zaman kendisinden, sağ kolumun iç tarafını dirseğimden başlamak üzere bileğime kadar yalayıp, "şlap" sesi efektiyle bir hareket çekmiştim kendisine... tabi, çünkü; beşiktaş'ın sol kanat oyuncusuna ihtiyacı yok... ibo, baki, mehmet sedef, carlos'tan çok daha iyi topçular... tabi bir de başkan'ın "brezilya milli takımı'nın sol kanat oyuncusunu aldık" gibi angut bir açıklamayla transfer ettiği ricardinho var... ricardinho transferi tamam ancak, bu adam sol kanat oyuncusu değil ki? o açıklamayı yaptığı gün, yanımda bulunan bir başka beşiktaşlı arkadaşıma şu sözü sarf ettim... "ulan bizim başkan'a, eşeği kireçle beyaza boyayıp, sonra da üzerine kömürle siyah şeritler atsak, zebra diye satarız şerefsizim..." bir de, kanat oyuncu eksikliği var, yani önümüzde eksik bir şey var, önce onun tamamlanması gerekir... ama yönetm "runje'nin gitme ihtimaline karşı" hakan arıkan'ı transfer etmekte... ulan runje gitmezse, hakan 3. kaleci olacak, 3. kaleci elinde olan ramazan da olur... yani bir 3. kaleciye ben ömrümde duymadım, ramazan gibi bir oyuncu+2 milyon euro verildiğini... runje gidecekse, 1. kaleci için, daha kalitelisini aynı paraya bulurdunuz... senin önünde eksik var, sen ihtimal dahilinde olan bir gelişmeye göre transfer yapıyorsun... ha bir de hoca olayı var... daha hoca yok ortada, sen yaparsın transferleri, hoca gelir "bu takım benim değil" der, sonra beşiktaş taraftarı sezon sonuna kadar tuz yumurtlasın... hayır, tamam yönetim bakımından yeteneksiz ve beceriksizsiniz ancak, ulan hiç mi yaptığınız hatalardan ders almayı öğrenmiyorsunuz? aynı şeyi del bosque'de, rıza'da, tigana'da yapmadınız mı? olunur da bu kadar andaval olunmaz ki?

    çok afedersiniz ancak; bu yönetimin sktir olup gitme vakti çoktan gelmiştir, geçmiştir bile...

    (bkz: bak gene dellendim)

    edit: ulan amma uzun yazmışım anuna goyim, tek entry'ye sığmadı... düşün yani o derece dolmuşum, yazdıklarım belki %5 bile değil...
    7 ...
  17. ?.
  18. ercan güven'in çok güzel bir yazıyla, iyi analiz ettiği yönetimdir...

    --spoiler--
    Beşiktaş'ın son icadı!

    Beşiktaş'ın nur topu gibi bir skandalı oldu.
    Hem de durduk yerde.
    Parasıyla, emeğiyle rezil olmak, bu olsa gerek her halde.
    Kamuoyu imza beklerken yönetici Gülnaz Arsel, bir hata yapmamak için teknik direktör seçimini ertelediklerini açıkladığı için değil, en baştan beri.
    Aslında Ertuğrul Hoca iyi bir tercihti. Lakin "seçimin yöntemi" yüzünden kendi içinde problemliydi bu tayin. Ve dünkü açıklama tüy dikti. Biraz açalım:
    Türk Futbolu gibi gereksiz yere para saçmanın ve futbolcusundan teknik direktörüne "en işe yararını" değil en pahalısını almanın güç gösterisi haline geldiği bir "ekonomik intihar sürecinde", adının önünde "büyük" sıfatı olan bir kulüp, tüm koşullanmalara ters düşen "akılcı" kararı nasıl alırdı?
    Kulübü yönetenlerin "cesareti", "ileri görüşlülüğü" ile değil mi?
    Görünüşte "Ertuğrul Hoca tercihi" buydu işte. Çünkü riskliydi.
    Bu kararı verenler, uzun uzun kafa patlatmış olmalıydı.
    Keskin bir irade, sıra dışı liderlik, gerçek bir kararlılıkla ellerini masaya vurmuşlardı her halde:
    "Genç ve bizden hocaların zamanıdır, futbol tarihimiz bu girişimimizi kutsayacaktır"!..
    Siz böyle bir şey gördünüz mü?
    Kartalı falan geçin. Rüzgâra göre savrulan uçan balon gibiydi yönetim. Beşiktaş'ta hoca arayışı Mustafa Denizli ile başladı, Toschak'tan döndü, Lucescu'da konakladı, Ertuğrul Sağlam'da durdu. Duruş, o duruş.
    Yahu bu saydığınız hocalar ile Ertuğrul'un tecrübesi kıyaslanır mıydı? Mümkün değil...
    Ortada "kararlılık" ve "reform" fikri de yoksa ki olmadığı belli- geriye ne kalıyordu Ertuğrul Hoca tercihinde?
    Diğerleri pahalı, o ucuz.
    Bunu biz söylemiyoruz... Beşiktaş'ın "kriz yönetimi" çıkardı bu berbat sonucu.
    Yetmedi, dün düğün töreninden kaçan damat gibiydi Beşiktaş. Doğru işi yanlış yöntemle yapmaya çalışırken onu bile eline yüzüne bulaştırdı.
    Yazık günah değil mi Ertuğrul Sağlam'a?
    Yazık değil mi gelecek sezona?
    ilk düdükle birlikte, kulübede oturan kim olursa olsun teknik direktör eleştirileri siyah veya beyaz başlayacak Beşiktaş'ta.
    ilk tökezlenmede, "Lucescu olsa" hikayelerine hazır olun, kulübede Lucescu yoksa.
    "Yetiş Mustafa Hoca" fikirleri, mutlaka.
    "Ertuğrul Hoca en iyisiydi"
    "Keşke Toschak gelseydi"
    iflah etmez artık. Beşiktaş maç yapmadan yenildi, top yokken gol yedi.
    Henüz göreve bile başlamamış teknik direktörü rezil etmeyi icat etti Beşiktaş yöneticileri.
    --spoiler--

    http://www.milliyet.com.t...07/05/31/spor/yguven.html
    1 ...
  19. ?.
  20. bu sezon sonunda transfer konusunda yaptıkları ve yapamadıklarıyla illalah dedirtmiş yönetimdir...

    ulan bu başlığa yazıyorum bir sürü şey... her gün bir haber bekliyorum, ulan şu yönetim bir şey yapsın ben yazdıklarımdan utanayım... yok anuna goyim... yok... adamların amacı beşiktaş değil, fenerle sidik yarışına girmek...

    allah belanızı versin... gerçi biri beşiktaşımıza "allah belanı versin" demiş ki, yürekten sizin gibi bir belayı musallat etti... kulübü uğrattığınız zarar, g.tünüzden fitil fitil çıkar inşallah...

    çok yürekten beddua ettim ulan!

    (bkz: bak gene dellendim)
    1 ...
  21. ?.
  22. del bosque'ye karşı isviçre federal mahkemesi'ne açtığı dava reddedilen yönetimdir... yaptıkları hatalarla kulübü borç batağına sürükleyen yönetimdir... del bosque'ye faizleriyle birlikte 13 milyon ytl ödeyecek olan yönetimdir... adamla uzlaşmaya yanaşmayıp bir bok yiyeceklerini zannedip, bir bok yiyemeyen yönetimdir... ayrıca, büyük başkan'ın bu borcu ödeyip, kulübün kendisine olan borç hanesine 13 milyon ytl daha ekleyeceği yönetimdir... ayrıca ve ayrıca, derhal s.ktir olup gidesi yönetimdir...
    2 ...
  23. ?.
  24. beşiktaşı futbol kulubu gibi değil de çay ocağı gibi işleten insan topluluğu.
    0 ...
  25. ?.
  26. del bosque davasında haksız olduğumuz en başından beri belliyken, şoven tavırlarla oraya buraya sataşan yönetimdir.

    del bosque'ye ödenecek meblağın ödenmemesi halinde 3 veya 6 puan silme cezası, şampiyonlar ligi'nden diskalifiye veya küme düşürülme gibi bir yaptırım geldiğinde beşiktaşlıların "biz nerde hata yaptık" diyeceği yönetimdir.

    toplanalım taraftar olarak her beşiktaşlı 5 lira versin, tüpçü başkanımıza parası verilsin ve derhal sktir edilsin. bu kulüp tarihinde hiçbir dönemde küçük düşmedi ama, sayenizde bu da oldu.

    son olarak yönetimin akıl sağlığında mutlak problemi olan yöneticisi celal kolot, diatta ve higuain'in kalitesiz olduğunu, ertuğrul sağlam'ın başarılı olacağına inanmadığını ancak arkasında olmak zorunda olduğunu söylemiştir.
    3 ...
  27. ?.
  28. kapalı kamyona doldurulup köhne bir kasabaya götürülmesi ve o kasabanın futbol takımının başına musallat edilmesi gereken kişiler. orada takılıp staj filan yapsınlar. rakip kasaba yöneticilerine çatsınlar filan... yeter ki beşiktaşımızı rahat bıraksınlar.
    1 ...
  29. ?.
  30. beceriksizlikleriyle beşiktaş'ın 3 milyon eurosunu bloke ettiren yönetim kuruludur. muhtemelen maç başına ödenen 400.000 euroya da bloke kararı gelecektir.

    del bosque davasında haksız olduklarını bile bile inat etmişler, hatalarını örtbas etmek için mücadele vermişler, durum daha da vahim bir hal almıştır. bundan sonraki dönemde 30 gün içinde ödeme yapılmazsa beşiktaşımızın turkcell superlig'de 6 puanı silinecek, şampiyonlar ligi'nden ihraç edilecek, daha sonraki 90 gün içinde de ödenmezse beşiktaşımızın bir alt ligfe düşürülmesi istenecektir.

    (bkz: yeter ulan!)

    http://www.milliyet.com.t...007/10/03/spor/spo06.html
    2 ...
  31. ?.
  32. rezalet üstüne rezalet yaratmaya devam eden kurul!

    beşiktaş bizim, yönetim kurulu onların, kurulun önündeki "beşiktaş" adına bakıp kendilerinden utanmaları gerek ancak, artık yüzler öylesine nasırlaşmış ki, yarabbi şükür havasındalar.
    2 ...
  33. ?.
  34. varmıki lan öyle bir kurul, para babası durumundaki tüpçü istediklerini yapıyor, kendisini tatmin ediyor, türkiyenin en köklü kulübü rezil oluyor son yıllarda, aziz yıldırım başkan olsa bu kulübe bu kadar zarar veremezdi, şimdi orada yönetimde bulunan haysiyet sahibi birisi varsa , takımın bu durumundan sonra istifa ederdi, demekki ne yönetim kurulu var ne haysiyet.

    edit: ben galatasaraylıyım.
    2 ...
  35. ?.
  36. kulübü batak çinden çıkarmak yerine batağı bırakıp dünyanın çekirdeğine sokmayı amaç gütmüş yönetim kuruludur.
    (bkz: kulübün bana 40milyon$ borcu var)
    1 ...
  37. ?.
  38. ertuğrul sağlam'ın biletini kesme eğiliminde olan yönetim kuruluymuş.

    be cebine -40 milyon dolar- koyduklarım; del bosque geldi başarısız gönderdiniz, rıza çalımbay geldi başarısız gönderdiniz, tigana geldi başarısız gönderdiniz, ertuğrul sağlam geldi başarısız göndereceksiniz. be cebine -40 milyon dolar- koduğumun çocukları 18 milyon dolarla aldığını kulübün borcunu 100 milyon doları aştırdınız üstelik kurumsallaşmada hiçbir şey yapmadan. tek kurumsal olayınız imkb'ye yazı göndermeniz. hele bir gidin lan. onurlu olun lan bir gram onurlu olun. yeter ulan.

    hepinizin ta cebine -40 milyon dolar- koyayım.

    (bkz: tüpçü istifa)
    1 ...
  39. ?.
  40. yüce türk yargısı'nın kıskacında olan kuruldur.

    son mali genel kurul'da kendilerini ibra etmeyen üyelerce mahkemeye verilmişler, mahkeme başkanı da fulya projesi ile ilgili anlaşma belgeleri dahil tüm belgeleri istemiştir. bu talebe karşılık kulüp avukatları bu bilgilerin gizli bilgiler olduğunu ve bu bilgilerin basına yansıması durumunda ilgili şirkete tazminat ödeneceği bilgisini vermiştir, mahkeme başkanı da gereken ayarı; "siz dernek değil misiniz? medeni kanuna göre dernekler gizli faaliyetlerde bulunamazlar" şeklinde vererek, kulüp avukatlarının talebini reddetmiştir böylece fulya projesi'ndeki kirli çamaşırlar bir bir ortaya çıkacaktır.

    ayrıca del bosque mevzusu hakkındaki tüm belgelerin de onaylı türkçe çevirileri ile birlikte mahkemeye verilmesi, mahkeme başkanı tarafından telep edilmiştir.

    fulya projesi'nde yüklenici firma aşçıoğlu'na müthiş paralar kazandırılmıştır, otel olarak inşa edilmesi gereken bina bir çeşit iş merkezine dönüştürülmüş ve büro bazında satışa çıkarılmıştır böylece aşçıoğlu, çok daha fazla gelir elde edecektir. del bosque davası konusunda da kulübü zarar uğrattıkları sabit olan bu yönetim, yargıdan gereken tokadı yiyecektir.

    (bkz: tüpçü istifa)
    2 ...
  41. ?.
  42. yepyeni icraatları ile yine gündeme bomba etkisi yaratmış fakat bombayı içimizde patlatmış yönetimdir.

    kendileri inönü stadı'nın adını "hasan doğan stadı" olarak değiştireceklermiş. hasan doğan ne yapmış beşiktaş için? levent bıçakçı federasyonuna girmesi için beşiktaş kongre üyesi yapılmadı mı bu adam? daha 3-4 sene önce kongre üyesi olmuş biri olması beşiktaş'ın stadına isim verilmesi için yeterli mi? levent bıçakçıı döneminde beşiktaş hakemler tarafından doğranırken, kendi döneminde bu sezon beşiktaş hakemler tarafından doğranırken bu adam ne yapmıştır? affan keçeci'ye artistlik yapmayı biliyorsun tüpçü, "beşiktaş'ın haklarını savunmuyor federasyonda" dedin ağzını yaya yaya, hasan doğan beşiktaş'a ne verdi? tamam merhumdur, allah rahmet eylesindir fakat; nedir bu gereğinden fazla şirin olma çabaları?

    "şeref bey stadı olsun stadın adı" dedik olmaz dedin tüpçü, seba'nın heykelini dikeceğiz dedik "bütün başkanların heykelini dikin o zaman" dedin, hasan doğan'nın beşiktaş camiasındaki ağırlığı, hakkı, baba hakkı'nın, şeref bey'in, süleyman seba'nın, şan ökten'in kaçta kaçdırı hadi bu büyüklerimi geçtim, bir nevzat demir'in kaçta kaçıdır hasan doğan? bir hüsnü güreli'nin ne kadarıdır hasan doğan?

    bir yandan nevzat demir'in adını tesislerden silmek için uğraş, diğer yandan şan ökten'in adını fulya'dan silmek için uğraş, sonra çık inönü stadı'nın adını hasan doğan stadı yapmak için nabız yokla.

    ayıp ulan ayıp! kendinizden utanmıyorsanız, armadan utanın ulan, beşiktaş'ta dolaşırken gördüğünüz siyah-beyaz bayraklardan utanın!

    ey beşiktaş camiası bu kadar mı ölüsün be, bu kadar mı ölüsün de bu trajedi grubunu def edemiyorsun hala?
    1 ...
  43. ?.
  44. erdemsiz insanlar topluluğu.

    ulu moderasyon asla bir hakaret yoktur. biricik asbaşkan levent erdoğan ertuğrul sağlam'a yönelik olarak, "erdemli insanlar gerekeni yapmalıdır" gibisinden bir cümle kullanarak istifaya davet etti. 5,5 yılda ne yaptı yıldırım demirören başkanlığında oluşturulan kurullar bu kulübü borç batağına sürüklemekten, borsa değerini düşürmekten ve beşiktaş'ın değerlerini, beşiktaş'ın duruşunu ayaklar altına almaktan başka?

    erdemli olsanız önce siz giderdiniz ama biricik asbaşkan'ın da söylediği gibi bu iş erdem işidir, erdem de parayla satın alınan bir şey değildir, "cebimdem x milyon dolar verdim" demekle erdem sahibi olunamıyor, bir kez daha gösterdiniz bizlere erdemsiz insanlar topluluğu...
    0 ...
  45. ?.
  46. an itibari ile serdar bilgili den sonra gelen yönetim kurulunun adıdır, bu saatten sonra başarısızlığında adı olmuştur.

    (bkz: bi siktir git)
    0 ...
  47. ?.
  48. yenilenmesi gereken kuruldur. evet kadrosu yenilenmelidir şahsımca. ertuğrul sağlam gibi bir teknik direktörün istifasını kabul etmeleri en büyük nedenlerdendir. ertuğrul sağlam istifa konuşmasını yaparken yönetim kurulu hakkında çok sağlam laflar etti. bir ders çıkarmaları gerek...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük