galatasaray taraftarı olmama rağmen sevdiğim bir takımdır beşiktaş. genelde çoğu galatasaraylıya da sempatik gelir. delikanlı taraftarı vardır, para için fırıldak çevirmezler v.s. stadlarında tavandan ısıtma yoktur ama yürekleri ile tüm stadı ısıtan taraftarları vardır. şudur,budur v.s. eyvallah ta. yahu kardeşim sezon başından beri gelen giden futbolcunun haddi hesabı yok.kulübü futbolcu öğütme merkezi ne çevirdiniz. bu nasıl bir transfer politikasıdır, bu paralar ağaçtan mı toplanmaktadır? sırf kardeşi büyük bir kulüpte oynuyor diye higuain i transfer edip 4 milyon euro civarında bir maliyetin altına girip de sonra onu göndermenin manası nedir? yazık değilmidir ulan bu taraftara? ha diyeceksin ki sen galatasaray ın haline baksana...e onu da demeyin yahu...biz olmuşuz allah lık zaten. azcık kardeşle uğraşalım...
4 yılda 50 oyuncu transfer eden merkezdir. kendilerine yavaş gelin diyoruz sakin olmalarını öneriyoruz. ayrıca bu 50 oyuncunun 31'inin bu merkezden ayrıldığını belirtmeden de geçemiyoruz.
3-4 farklı yöntemi kendine şiar edinmiş merkezdir.
şimdi efenim, mevzu takım kaptanlarıysa, bu elemanlar ottan boktan sebepten dolayı birbirlerine girerler, pek tabi olarak kadro dışı kalırlar.
seriç, higuain, schienfeld * gibi kimsenin haberinin olmadığı genç yetenekleri getirip topa ayak sürdürtmeden sınır dışı ederler, ki seriç son örnektir.
bir de yerli malı yurdun malı, okan koç, burak yılmaz, fahri tatan gibi genç yetenekleri futboldan soğuturlar, kimisi haberi bile olmadan başka bir takıma gönderilir, kimisi hayatının baharında futbola veda eder.
tüm bunların yanında bir de, taptıkları, formalarına isimlerini yazdırdıkları, feyyaz, sergen, oktay ve tümer gibi oyuncuları fenerbahçe'ye kaptırır bu merkezin sevdalıları, içleri kan ağlar, ulan sen bi inönüye gel de anyayı konyayı gör derler bazılarına, paşa gönül kriterlerine göre öğütülmüş klasmanına soktum ben bunları.