Her ikisini de denemiş birisi olarak söylüyorum kesinlikle kamp kurmak, çadır atıp doğaya kendini teslim etmek açık ara farkla önde. Lüks oteller, pahalı tatiller inanın günümüz alışkanlıklarından başka bir şey değil. Hadi diyelim gittin bastın 10 milyarı 5 günlük tatildesin. Denize gir, çık otele gel yat. Sabah açık büfede kavgaya gir, akşam ateş çıkan meyve tabağından meyve ye iki dans sonra bilmem ne. Lamı cimi size kalsın. Ama kamp öyle değil, istediğin zaman yapıyorsun her şeyini. Zaman sınırlaman yok. Özgürsün. Yemeğini kendin pişirip yiyorsun, gün batımını sandalyende eşsiz manzaranda izliyorsun. Etraftaki çadırlarla sohbet derken ateşin etrafında gece yarısına kadar oturuyorsunuz. Sabah erkenden uyanıyorsun hem de gayet dinç, çadırın fermuarını bir indiriyorsun içeriye öyle temiz bir hava giriyor ki ciğerlerin açılıyor. Sonra kafana esiyor başka bir yere kamp atmak istiyorsun, öyle oteldeki gibi eşya toplama derdin yok. Katla koy sırt çantana her şeyini, rotanı belirle. Üstelik civardaki her yeri gezebilme, esnafıyla hem hal olma fırsatın da oluyor. Yakın zamanda Kırklareli-Edirne seyahati yaparak kamp kurdum. iki gün Kırklareli’nin Kıyıköy adlı sahil kasabasında kamp attım. Trakya’nın insanının güzelliğini gördüm, güzel sahilinde yüzdüm. Bölgedeki şoparların düğününe katıldım, butik otel sahiplerini tanıdım. Son olarak Edirne Yolu üstünde Dupnisa Mağarası’na ziyaret ettim ve gerçekten Türkiye harika bir ülke dedim bir kere daha. Gidin kamp kurun hem ucuza hem de daha kaliteli bir tatil yaparsınız bana inanın. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1861871/+
