seviyordur belki, sevmek parayla mı? demeyin başlığı bir kez daha okuyun.
anlatılmaya çalışılan "kız peşinde koşma" olayı tamamiyle bir hovardalık, bir gönül eğlencesi arama halini tanımlamaktadır. yani 21. yüzyılın en gereksiz işine el atan bu arkadaş eğer olur da bir kızı oltaya getirebilirse -oltaya getirmek tabiri için özür dilerim ama bu salağın sözüne kanan kız maldır ve de oltaya düşmüştür- o kızla ne yapacaktır büyük merak konusudur.
- ee ne ısmarlıyorsun öğle yemeğine?
+ önce sen şu yirmi lira borcunu ver lan artık ay oldu yıl oldu be, hala yemek diyor
- ya çok sıkıntıdayım hacı, hallederiz bir ara idare et.
+ iyi bari akşama x dersini çalışıyor muyuz.
- abi ben ona gelemeyeceğim ya.
+ niye hayırdır?
- ya safinazın edebiyattan bir arkadaşı varmış da illa tanışalım istedi bir oraya gideceğim.
+ gider gelirsin sabahlamayacaksın ya!
- ondan sonra da safinaz'a yemek ısmarlayacağım anlarsın ya hani aracılık yaptığı için (göz kırpıyor burada ibne bir de) hacı hiç vaktim yok gelemem ben bu akşam.
+ iyi gelme her nereye gidiyorsan allah orada belanı verir zaten senin bize kadar zahmet etmene gerek yok.
- nasıl?
+ git ne halin varsa gör diyorum, yavşak seni...
gün boyu kuruş harcamamak için bin takla atan bu öğrenci kişisi iş karı kız oldu mu varlığını ve tüm benliğini ortaya koymaktansa hiç çekinmez. cimrilik gibi bir hadise değil bu, zaten kısıtlı olan tüm imkanını beyhude geçecek zaman/mekan ikileminde kaybetmeye and içmek bir nevi. çünkü aşk yok sevgi yok, maksat ortam olsun e ona da doğru düzgün paran yok yavşak herif, öğle yemeğine para bulamıyorsun karı-kız senin neyine...
Kız peşinde koşmanın en güzel biçimidir. Parasızlığa rağmen sevdirebilirseniz kendinizi sonsuza kadar yanınızda tutabilirsiniz. Kızın karakterini baştan kavramak için bile numaradan denenilesidir.