gece yaptığım ufak kerizlik bana pahalıya mal oldu, araba dört sokak ötede son benzini içip öksürerek stop etti. hava ayaz mı ayaz,ellerim ceplerimde, parmağımla bidonun kulpunu tutaraktan çıktım dışarı. benzinlik de tabi hayli uzakta, geçtim durağa otobüs bekliyorum. durak hayli kalabalık. ulan bütün okulun sınavları bitti, bu kadar öğrencinin durakta aynı anda beklemesi nasıl bir bahtsız bedeviliktir. neyse bindik otobüse içerisi tıklım tıklım, insanlar önce yüzüme sonra elimde tuttuğum beş litrelik "hayat su" bidonuna bakıyorlar. ben hayatımda böyle ezilmedim. herkes bana bakıyor psikolojisiyle geçtim yerin dibine. "allah'ım dedim sen beni bu kadar ayça'nın, selin'in, aslı'nın içinde bu hallere düşürdün ya" devamını getirmedim tabi. * gözlerim bir tanıdık aradı, o da yoktu. yüksek sesle haykırırdım " ya işte benim arabanın da benzini bitti işte ehe ehe " diye. o yirmi dakikada ömrümdem ömür gitti, siz siz olun benzin göstergesine itimat edin.
tanım: insanın düşeceği en rezil durumlardan birisidir.
arabanın benzini bitti diyerek daha pis bakmalarına neden olacağınızı hiç düşünmemişsiniz tabi.
"şuna bak arabası varmış pehh" bakışları yağar bi anda.