Leyla ile mecnun eksikliğini doldurmasa bile göz aşinalığımız olan sevdiğimiz adamları tekrar ekrana koyan dizidir sonu güzel olan her iş gibi hüsranla bitecek gibi duruyor umarım öyle olmaz.
4.bölümünü fena bulmadığım dizi. imam ve nazım karakterleri güzel gidiyor. saitin cananı mı yoksa hala fahriyeyi mi sevdiğine hükmedemedim. tanım: kararsız bir başkaraktere sahip dizi.
Orhan'ın adam gibi bir tavır sergilediği dizi. Turgut'a ilk başlarda sinirlendi falan salak salak işler yapacak gibiydi fakat karşısına alıp doğru düzgün konuşması ile çok güzel bir iş yaptı.
Aziz bence mükemmel gidiyor ama behzat ç harun rolüne yavaş yavaş bürünmeye başladı gibi mafyanın içine girdi adam dövmeler vs güzel ama fatih artman bu rolden yakasını sıyırsa daha bi güzel olurmuş bence.
nazım her zamanki gibi olaylar olaylar devam ediyor.
sait'e gelince arkadaş tamam söz verdin canan'a olmadı. e fahriye'yi seviyorsun bu da belli. canan da vazgeçmişken çekip giderken bu kadar peşinden koşmak niye? dön git işte fahriye'ye ayrıca otobüse bindiğinde gizlice izlemek ne amk? ya otobüse binince git sende konuş ya da hiç takip etme olayına girme. çok saçma olan bi sahneydi.
hakkı abi'nin kodesin parmaklıklarını sökme sahnesine gelince ulan amk hadi o kadar güçlüsün diyelim hani velhasıl öylesin de orası karakol adamın anasını sikerler. bu sahne hiç ama hiç olmamış.
şu dedenin torunu olan piçe de ayar oluyorum biri de dövüp almıyor telefonu salak gibi para veriyor.
fahriye'ye gelince, sait'in özür dilediğini görünce ağladı etti vs e o da seviyor belli. sait desen dünden razı. sırf kavuşamamaları ve sait'in canan ile fahriye arasında git gelinden mizah çıkarmak için konu uzadıkça uzuyor. sait fahriye kavuşsun dizi ondan sonra devam ediyorsa etsin arkadaş. bu arada fahriye'nin kudret'i mi sait'i mi sevdiği muallaktaydı bu bölüm o netlik kazandı ama şimdi de çocuk sait'ten mi kudret'ten mi yoksa bi başkasından mı mevzusu açıldı. hayır ne istiyorsunuz kadından? sürekli bir kaşarımsı gösterme tavırları falan.
ayrıca bahtiyar'ın kardeşi nazlı yani eylül su sapan ile fatih artman daha çok sahnede olmalı çünkü beraberken süper bir mizah çıkıyor ortaya.
diziyi genel olarak ele alırsak. ortada bir konu yok her bölüm akasya durağı tarzı bir olaylar olaylar silsilesi var.
leyla ile mecnun absürd komedi idi bu yüzden bu iki diziyi kıyaslamak olmaz ama onda mecnun'un leyla'ya kavuşma maceraları üzerinden giden bir konu vardı en azından fakat bu dizide ana aşk sait ile fahriye ama onların birbirine kavuşma hikayesi değil. sait resmen amsalak gibi bir canan'a gidiyor bir fahriye'ye.
geçen hafta aziz'in boğaz köprüsü, bu hafta orhan'ın buffalo hikayesi, nolur tekrara girmeyin beaa haftayı bir yenisi olmasın.
ayrıca şu kel efkan ne ayak amk bi sait'e yardım ediyor bi kudret'e...
bu arada bölümün en güzel sahnesi:
" -Turgut: şevval hanım size bir şey sorucam?
- şevval: sor...
- turgut: saat kaç?
- şevval: ne!!!
- turgut: yoooo"
dizi komik ama birazda olay örgüsüne önem verilmeli...
dizi bence gerçeklik duygusunu ciddiye almıyor. hani leyla ile mecnun absürd olduğu için tamam sıkıntı yok ama bu dizi absürt mü değil mi bir karar verin.
52.400 lira çıkan kupon gökyüzünden düşüyor, hadi bunu da geçtim bu paraya açıkça ihtiyaçları var ama parayı fakir fukaraya dağıt diyor. fatih artman bir oda dolusu silahlı mafyayı bir iki darbede pasifize ediyor vs vs.
örnekler uzar demek istediğim niteliğine karar vermeli.
beş tane güzel adamın biraraya geldiği dizi. dördüncü bölümde şahane olmuş. nazımın cebinden nazım hikmet çıkardığı sahne efsanedir bence. karakterler gayet iyi oluşturulmuş. tansu biçeri de anmadan geçemiciim. severim kendisini. şaka şaka bayağı bildiğin bayılırım.
diziyi gayet beğeniyorum ama saitin fahriye ve canan arasında gidip gelmeleri canımı sıkıyor. bu tarz aşk üçgenlerini işleyen tonla dizi var zaten. keşke olay örgüsünde Turgut ve azize daha fazla yer verilse. hattızatında tansu biçer ve nadir sarıbacak dizideki en iyi oyuncular bence. fatih artman Behzat ç de, bana masal anlatma da ve beş kardeş te aynı rolü oynuyor gibi. kenan imirzalıoğlunun okullusu gibi oldu yöntem olarak. halbuki nadir abi öyle mi?
surata tam oturtuldu muydu ademoğlunu disipline eder, insana hatalarını hatırlatacak kısa süreli de olsa fiziki bir iz bırakır ama asıl izi manevidir. maşallah.
hazirana ertelenmesine üzülsem de yine de bazı sorunları olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğine inandığım dizi.
düşünün ki bir gün kapınız çalınıyor öldüğünü sandığınız eski sevgilinizden olma 12 yaşında bir kız çocuğu size baba ben geldim diyor. senaristler serkan keskin'e biz hiç beraber olmadık teorik olarak senin baban olmam mümkün değil dedirttirip bu konuyu sonra açıklamıyorlar.
eski sevgilisi ben ölünce mutlaka evlen dedi diye evlenen sonra bunu evleneceği kadına bile haber vermeden kardeşlerine söyleyen bir karakter var. bu karakter sevgilisinin ölmediğini öğrenince kararından vazgeçmiyor ama evlenmeye de yanaşmıyor.
imam olan kardeş müzikhol koruması olan kardeşinin nerede çalıştığını bilmiyor. bir kere bile yanına gitmemiş kapıda asılı olan sanatçının tanıtım ilanını abisi getirince görüyor.
tamamen atarak altılı tutturuluyor ve yatırılmadığı halde yatırılmayan kuponu başkası yatırıyor ve bu kupon mucizevi şekilde gökten tam önlerine düşüyor ama bu parayı tahsil etmiyorlar çünkü çok zenginler.
bir üst madde geçen altılı parası tam 52.400 olan okul taksidi ile aynı. 12 yaşına kadar varlığından haberin olmayan senin olduğu bile net olmayan kızının çok zengin biri tarafından gönderildiği okula devam ettirilmesi için gereken para.
aziz tek araç olarak seyrettiği yolda önüne çıkan kişiye çarpmamak için frene basmıyor direksiyonu kırıp ağaca çarpıyor. aynı karakter 200 lira ile süper lüks arabaları hiç tanımadığı adamlara emanet ediyor ki bu arabalarda mafyanın kirli para taşıyıcılığını yaparken hiç sormuyor neden çok zengin adamın çok zengin oğlu gelip arabasını bayiden almıyor da ben getirip teslim ediyorum.
diğer iki kardeş de ayrı ayrı ilginçlikler barındırıyor ama uzatmaya gerek yok.
haziran'a ertelenmesinden ziyade, bu kadar zengin bir kadronun, neden bu kadar berbat bir senaryoya layık görüldüğünü anlamaya çalıştığım dizidir. bence onur ünlü zıtlıklar komedisini, absürd olmayı, fantastik şeyleri bilmem bok püsürü bir kenara bırakmalı ve daha ayakları yere basan senaryolar yazmalı. en azından şiirleri kadar.
şurda diziyi yazanların yorumları okuyunca neden bittiğini anladığım dizi.
diziyi düzenli takip eden güruh bile adam akıllı anlamamışken diğerlerini hiç düşünmüyorum bile. onur ünlüye fikir verenler mi dersin senaryoyu beğenmeyip hata arayanlar mı .....
kısacası düzenli izleyenler dahi anlamıyor çünkü onur ünlü kafası ayrı bi kafa. eğer anlamak istiyorsanız tüm röportajlarını eserlerini okumanız dinlemeniz filmlerini bi izlemeniz gerek. sonra gelin tartışalım nedir ne değildir.
dizi bittiyse de bitti.onur ünlünün bunu çok taktığını düşünmüyorum.ona bi film yapcak para çıksın yeter.derdi o adamın.yoksa zengin olayım dizim çok tutsun derdinde değil.film yapcaksa parası olsa dizi filan da çekmez hiç bi şekilde zaten.
tanım: son reklam arasında, nasılsa bitmiştir, diyerek final sahnesini izlemeyen kişilerin, ertesi sabah dizinin hazirana ertelenmesi haberini okuyarak şaşkınlığa uğramalarına sebep olmuş dizi. ekranda töreleri, ağaları, ultra lüks yaşamları, muhtelif kumpasları, öldürülen veya küçük yaşta evlendirilen kadınları izlemek istemeyen kimselerin sığındığı; içinde, yok artık, dedirten absürdlüklerin bulunduğu, izleyicinin dizi karakterleriyle arasında sıcak bir bağ kurabildiği az sayıdaki yapımlardan biri.
öfkeli falan değil, direkt olarak kırgın hissediyorum kendimi. mutlu musun kanal d? başın göğe erdi mi?
popilzme kurban gitmiş güzel bir dizi daha. Kanal d mi, onur ünlü sen daha bunları tanıyamadınmı. nazım ve diğer kardeşler, hazirana beklemeyeceğiz. çünkü olmayacak, çünkü haziranda çocukluğumuzu yakacağız..
muhtemelen yine bıyık altından hükümet'e laf soktuğundan haziran'a ertelendi ve bir takım garip olaylar oldu. Bilmiyorum fark eden oldu mu ama, geçen bölüm canan'ı istemeye gittiklerinde annesi, sait ve kardeşlerini eve almadı, içeride bekleyenleri evinde zor tutuyorum derhal burdan gidin dedi, ardından içeriden silahıyla canan'ın abisi çıktı, orhan ise evinde zorla tuttuğu buymuş demekki diyerek, kardeşleriyle birlikte kaçmaya başladı. burda bir ince dokundurma var bence. gözden kaçmamış olacak ki, uyarı ya da hazirana kadar yayınlanmama gibi bir durum var ortada.
hiç olmazsa ayşen gruda gibi büyük bir sanatçıyı ikna edip oynattığı için, ne kadar kaliteli bir iş olduğunu anlamayan, hükümet yalakası bir kanalda yayınlanmış yüksek iq içeren dizi.
'kimin çocuğunun kimden olduğunun bilinmemesi, şiddet eğilimli, cebinde silahla gezmenin, sokakta adam öldürmenin normal olması, aşırı zenginlik' konulu dizilerle beynimizi meşgul ederek, altımızdan toprağımızı almaya çalışan bir güruha karşı yenik düşen dizi belki de.
Onur ünlü'nün aldığı "ah"lar yüzünden tutmamış, kaldırılmış dizi. Sanıyorum ki bi daha da tutmaz bunun işleri.
çok evvel okuduğum bir senaryoda , özellikle l&m'deki ismail abi karekterinden izler görmüştüm. beş kardeş yapımından da esinlenmeler vardı O senaryoda. Garip olan sa, bunu her iki yapımdan da çok önce okumuş olmam.
Fazla uyaniklik iyi değildir. Ne demişler alma Mazlumun ahini, uykusuz kalırsın.
L&m oynarken ayrıntılı yazmıştım bununla ilgili. Ama senaryo sahibi kişinin ricası ile silmiştim o yazıyı. Okumuş olan varsa hatırlar. bence o arkadasin ahı tutuyor onur'a. iyi de oluyor.
yanlış anlaşılmasın, onur senaryo çaldı falan demiyorum kesinlikle ki bu en başta burak aksak'a ayıp etmek olur. Benim bahsettiğim olay, karakter esinlenmesi.
Tek üzüldüğüm, nadir sarıbacak 'tır. Çok sevdiğim bi arkadaş ve yetenkli bir oyuncu.
bir de, yıllardır bu işi yapıyorum diyen osman sonant, git bi galeri falan aç, ticarete atıl. Bu iş sana göre değil. Durmuyor üstünde, yakışmıyor bu gomlek sana. Sektörde tecrübesi olmayan, Tesadufen behzat ç.'de oyunculuğa başlayan fatih artman bile eziyor seni kalitede.
