tırt denir mi bilmem ama bence koordineli bir oyundur. tıpkı beş parmak hikayesi gibi.
biri tutmuş, biri kesmiş, biri pişirmiş, biri yemiş, diğeri hani bana, hani bana demiiş.
onlarda da biri topu dikiyor, diğeri vuruyor, öteki yakalamaya çalışıyor vsvs.
şirket yönetmeye de benzetilebilir. herkes sorumluluk alacağı için herkes aynı anda uyanık ve düşünmektedir. sıcak iletişim bu olsa gerek.
amerikalı bir coni'nin sakır çok tırt bir spordur demesine benzer. eğer zamanında sporda ingilizler'e değil de amerikalılar'a özenseydik, başka bir yönden de zamanında ülkeni ingilizler değil de amerikalılar işgal etseydi (japonya gibi*) o zaman da beyzbolu baş tacı edecektin.
beyzbol çok güzel bir spordur esasen. çocukken kendi aramızda sopa top felan bulur beyzbol oynardık arsada. o o kadar eğlenceliyse kim bilir gerçek beyzbol nasıldır.
peşin not: aramızda amerikalı varsa okumasın arkadaş.
beyzbol'un lüzumsuz, tırt ve bir boka benzemeyen spor olduğu gerçeğidir. dayamışlar amerikan'ın önüne, al ye bu spor demişler, o garibim de bunu matah bi bok sanmış.
biri topu atar, biri sopayla vurur, diğeri de vurulan topu yakalamaya çalışır, öbürü de o yakalayamadan bir yerlere ulaşmaya çalışır.
bu ne lan bu ne ?
bir de veletleri bu sporcuların kolleksiyon değeri olduklarını sandıkları kartlarını falan biriktirir, okulda mokulda bu sporu yapan gençler, kızlar arasında popüler olur, montlarını herkes alır giyer (bizim ülkedeki bazı salaklar da bu kategoriye dahil)
çelik çomak oyna daha iyi amk. alacan ciriti sokacan bunların gözüne gözüne.
edit: bak sopası her arabaya lazım bu sporun. 2 kere 2 dört.
edit2: noluya la, beyzbolcular sarmış 4 bir yanımı, ver lan o haydarı.