tamer karadağlıya rağmen güzel bir filmdir. insan oyunculuktan bu kadar mı uzak olur kardeşim?, diye düşünmeden edemiyor insan. depoda bile çıkarıp güneş gözlüğünü takmıştır, helal vallaha.
bir çok insanın hayatları boyunca sadece televizyonlarda izleyecekleri fakat hiç bir zaman bu filmde anlatılan olayları bizzat yaşayan birini * anlama, yaşamın onlara nasıl acımasızca vurduğunu, nefes alıyor olmanın nasıl bir işkence olduğunu bir nebze olsun hissetme şansı olmadığı bir konuyu izleyiciye bu kadar açık seçik ve net sunan bir başka örneğinin zor bulunacağı bir türk psikolojik gerilim filmidir. özellikle filmin ikinci yarısında, olayların tüm çıplaklığı ile ardıardına izleyicinin yüzüne çarpması, demet evgarın muhteşem oyunculuğu ile birleşince bir tramvanın insanın tüm yaşamını nasıl şekillendirdiğini daha net farkedebilmesini sağlıyor izleyenin. izlediğim en mükemmel filmlerden biri kategorisine koyduğum, bunun sebebinin de bu denli zor bir konuyu, bu kadar çarpıcı ve açık bir şekilde bize anlatabilmesi olduğu filmdir ayrıca.
ayrıca filmdeki polisiye, macera ve kovalamaca kısımları sadece filmde bir vitrin mankeni pozisyonundadır, asıl incelenmesi, üzerinde düşünülmesi ve anlamaya çalışılması gereken kısım beyzanın ta kendisidir, ruh halleridir, içinde barındırdıklarıdır, dışarıya yansıyanlanlardır. tamamiyle uzmanlar ve psikiyatrlar danışmanlığında kurgulanmış olabildiğince gerçek ve çarpıcı yanlardır.
bir çok izleyici tarafından filmin gerçeklikten uzak olduğu, komik bir polisiyeye döndüğü düşünülüyor, ama işin polisiye kısmını çıkarırsak -ki o polisiye kısmının olmaması türk seyircisini bu filme çekememek demektir maalesef- geriye kalacak olan şey, bir kadının geçmişinde yaşadığı taciz veya tecavüz olayının hayatının devamında nasıl bir rol oynayacağıdır. bir psikolojik travmanın nasıl olabileceğidir. eğer cinsel yönden böyle bir saldırıya uğramış bir kadının nasıl bir duruma geleceğini merak ediyor ve hayal edemiyorsanız filmi seyredin..
baştan belirteyim; türk sineması için çok iyi bir film.
ancak filmin en bariz hatası maalesef yapılmaması gereken bir hata olmuştur, ki o da kişilik değiştirme sahneleridir. göz kayması gibi şeyler pek görülmez çünkü. biraz abartılı olmuş. bunun dışında levent üzümcü yerinde bir seçim olmuşsa da tamer karadağlı kesinlikle yakışmamış o role.
ve demet evgar... çok da bir şey söylenemez sanıyorum kendisi hakkında. filmi iyi yapan etkenlerin en başında gelmektedir. bu kadar güzel ve gerçekçi oynanamazdı. kıymetinin bilinmesi gereken bir oyuncu olduğunu kanıtlamıştır.
sonuç olarak; izlenesi bir filmdir. sadece türk filmi olduğu için bok atmaya çalışanlar biraz at gözlüklerini çıkarmalı ve iyi bir iş yapıldığında takdir etmesini bilmelidir. koşa koşa gittikleri hollywood filmlerinin de hepsi birbirinin kopyası artık, hep aynı konular, aynı senaryolar. bu film türk sinemasında bir ilk. olaya bu yönden bakmak lazım en azından.
demet evgar ın dört farklı karaktere sahip bir seri katili canlandırdığı, belki de bu yüzden diğer oyunculardan daha fazla oyunculuğunu gösterme şansına sahip olduğu polisiye film. mustafa altıoklar ın ağır romandan sonra yaptıığ en başarılı film olarak adlandırılabilir.
tamer karadağlı'nın raybanlarını nerede olursa olsun çıkartmadığı, yarısından çoğu karanlıkta geçen film. tamam gerilim filmi de tüm ortamların loş olmasıyla bunu gözümüze sokmak istemiş adeta mustafa altıoklar. ayrıca demet evgar'ın koskocaman gözleri de karakterler arası geçiş yaparken pek ilginç bir hal alıyor izleyin, tavsiye ederim. bir diğer mustafa altıoklar filmi olan banyo'dan çok iyi olduğu tartışmasız bir gerçektir.
demet evgarın muhteşem bir oyunculuk sergilediği 4 ayrı kişilği (beyza,rabia,ayla,dilara) bünyesinde barındıran bir şizofrenin işlediği cinayetleri konu alan,ilginç,zekice ve de güzel bir film.
yabancı yapım olsa kimsenin sesini çıkarmayacağı hatta belki beğeneceği ancak türk yapımı olduğu için her zaman bi önyargıyla yaklaşılan, ama tüm bunların aksine benim kesinlikle beğendiğim film.
bir kadın gözlerini bu kadar mı iyi kullanır...
demet evgar'ın mükemmel bir performans sergilediği,
kendisine: "sen neler yapabiliyormuşsun be!", dedirttiren, tamer karadağlı'nın tipik türk erkeğini canlandırdığı ve türkçe hassasiyetinin vurgulandığı, polislerin arama yaparken google'ı kullandığı polisiye - gerilim karışımı bir türk filmi.