beytur ahmet mithat

entry1 galeri0
    ?.
  1. 20.Asır mutasavvuflarından Ahmed Midhat Bahari Beytur 1878 yılında istanbul Eyüb Taşlıburun Sadi dergahında doğdu. Annesi Taşlıburun Sadi dergahı şeyhi Süleyman efendinin kızı Hatice Aliye Hanım, babası Emiroğlu Raşid Efendizade Kısmeti Askeriye mahkemesi başkatibi Mehmed Nuri Efendidir.
    Evleri Fatih Çarşamba'da idi. Babasını küçük yaşlarda kaybettiği için annesiyle beraber dedesi Şeyh Süleyman Efendinin evine taşındılar. Dedesinin Sadi Şeyhi olmasına rağmen bütün çocukluğu hemen hemen Bahariyede ve hemen yakınlarında komşu olan Bahariye Mevlihanesinde geçti. ilk tahsilini Eyüb de Darulfeyzi Hamidi mektebinde. Rüştiye tahsilini de Eyüb Askeri rüştiyesinde yaptı. Daha sonra ağabeyi defterdar ismail Zihni beyin yanında Doğu Anadolu şehirlerinde ve bu arada Bitlis'te bulundu. yüksek tahsilini de Bitlis de tamamladı.

    istanbul'a döndüğünde 1897-1899 yıllarında hayata atılarak maliye nezareti (Bakanlığı) muhasebe-i umumiye kaleminde (genel muhasebe bürosunda) memuriyet hayatına girdi. Birkaç yıl sonra maden ve tarım vekaleti maden genel müdürlüğü kalemine nakledildi. Bu vekâlet ticaret ve ziraat adı altında birleştirildiğinde maden şubesi mümeyyizi, buradan vekâletin zât işleri sicil şubesi mümeyyizliğine, başkentin Ankara'ya nakli dolayısı ile bu şubenin lağvı üzerine Beyoğlu tali mübadele komisyonu azn alığına tayin edildi. Türkiye Sanayi ve Maden Bakanlığının kurulması üzerine bu bankanın istihbarat şubesi başkatipliğine, oradan da Sümerbank alım satım şubesi muhaberat şefliğine tayin olundu. Buradan da emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra gene çalışmalarını devam ettiren Ahmed Midhat bey son olarak istanbul Yüksek islam Enstitüsünde Farsça hocası olarak çalıştı. 11 Temmuz 1971 de ani bir hastalık sonunda vefat etti.
    Vefatından birkaç gün evvel bütün dostlarını Konya'ya göndermiş, iki gün sonrada hakka yürümüştür.
    Konya'ya giden dostlarına her türlü vasıta ile haberler gönderilmiş ve onlar geri çağrılmıştır. Naaşı KaracaAhmed kabristanında gasledilip ikamet etmekte olduğu Faust Mütercimi Seniha Hanımefendi'nin evine getirildi. Orada yapılan kısa bir ayinden sonra Neyzenbaşı Halil Can hocanın riyasetinde Suadiye Galib Paşa Camiinde öğlen namazından sonra kılınan cenaze namazına mütakip Göztepe Sahra-ı Cedid kabristanında eşi Fatıma Fitnat hanımefendinin kabrinde Hakkın vasi rahmetine tevdi edildi. Törende büyük bir muhip topluluğu bulunmuş, duayı da Sâdi Şeyhi duahan Raşid beyefendi yapmıştır.
    Ahmed Midhat Beytur Fatıma-ı Fitnat hanımefendi ile evli olup Mutahhara ve Destina adında iki kızı vardır. Bunlardan birisi müzik diğeri Fransızca öğretmenleridir. Mutahhara hanım Beylerbeyi Küplüce kabristanın da, Destina Hanım KaracaAhmed kabristanında sırlanmışlardır.
    Ahmed Midhat Bey Eyüb Bahariyede doğdu. Kendisi bir Sadi Şeyhinin torunu olduğu halde hemen yanı başlarında bulunan Bahariye Mevlevihanesine gidip gelmeye başladı. Bahariyeyi çok sevdi ve mahlas olarak da Bahari mahlasını kullanmaya başladı.
    Midhat Bahari Bey idâdiden mezun olmasına rağmen şark edebiyatı kültürünü ve islâmi ilimlerdeki çok derin ve çok sağlam kültürünü sadi tarikatına bağlı ve çok mükemmel ve çok münevver bir aile muhitinden, bu ailenin yine çok kültürlü çevresinden aldı. Ağabeyi Mustafa Rafet efendi şöhretli ve bilgili Tahir efendinin Şakirdi (talebesi)idi. Ondan Farsça öğrendi. Mesneviyi Bahariye Mevlevihanesi şeyhi ve devrin çok mümtaz bir şahsiyeti Hüseyin Fahreddin Dede efendiden okudu. Hüseyin Fahreddin Dede efendi aynı zamanda Midhat Bahari beyin pek sevgili pek saygılı şeyhi efendisiydi.
    Arapçayı istanbul darülfununu (üniversitesi) ilahiyyat fakültesi müderrislerinden Hüseyin Avni efendi'den öğrendi. Aynı zamanda bu zatın Beyazıd camiinde verdiği derslere devam ederek medreselerde okunan ilimlerden icâzatname ve emsali ile beraber gümüş liyakat madalyası aldı. O devrin seçkin aydınlarından ve kayınpederi Mehmed Sait efendiden arap edebiyatı dersleri aldı. Hafız Buhâri Said efendiden de hadis ilminden Buhâri Şerifi okudu.
    Midhat Bahari bey Mevlevi terbiyesini Bahariye Mevlevihanesi postnişini Hüseyin Fahreddin Dede efendiden kazanmış , Mesnevihan icazetini ise Hatûniye Şeyhi Hüsam efendiden almıştır.
    Bazı yazılarında Midhat Bahari Hüsami mahlasınıda kullanır.
    1916 da Konyada Mevlana Dergâhında Mevlevi Tarikatının en büyük şeyhi Mehmed Veled izbudak efendi tarafından Kasımpaşa Mevlevihanesi Mesnevi hanlığına tayin edildi. Dergâhlar setrolunduğu vakit Kasımpaşa Mevlihanesi mesnevihanı bulunuyordu.
    Midhat Bahari bey 1924'de son Konya postnişini Abdulhalim Çelebiden destar alıp Mevlevi şeyhi rütbesini kazanmıştır.
    Çelebi Efendi Hazretleri Ankara Mevlevihanesinde bir sohbet sırasında kendisine ait bulunan ve o anda başındaki destarlı sikkeyi Midhat Bahari beye giydirerek tâyin protokolinide yerine getirmişlerdir. O sıralarda dergâhlar henüz açık bulunuyordu. Kısa bir süre sonra dergâhlar bir kanun ile kapatılır. Tabii Mevlevihanelerde kapatılır. Dergâhların pek çoğu bakımsızlıktan, bazıları kiraya verilir o yüzden yanar yıkılır. Zamanımıza kadar pek azı gelebilir. Kimisi camii olarak kullanılır. Konya Dergâhı müzeye çevrilir. Dağılan mensublar bir müddet sonra yavaş yavaş küçük topluluklar halinde, sohbet toplantıları şeklinde bir araya gelerek bu tarikatı resmen olmasa bile kültür olarak yürütürler. Kültür adı altında Hz.Mevlânanın ve diğer Mevlevi büyüklerinin kitapları değişen dile ve yazıya göre tercüme edilir ve yayınlanır.Yeni kitaplar yazılır. Hatıralar anlatılır ve yazılır. Nihayet 1952' lerden sonra ortalık biraz durulunca başta Konya'da olmak üzere yavaş yavaş küçük toplantılar bazen, küçük sema toplantıları yapılır. Cereyan gittikçe büyür. Nihayet 1962 (tahminde küçük bir yanılgı olabilir) istanbul spor sarayında yapılan büyük semâ töreni ile artık iyice açığa çıkar.
    Yanan, yıkılan ve kapalı kalıpta harabeye yüz tutan Mevlevihaneler tamir edilerek veya yeniden yapılarak kültür ve turizm faaliyetleri olarak yavaş yavaş hayata geçerler.
    işte Midhat Bahari beyde bu arada boş durmamış, çalışma hayatının arasına sıkıştırarak eski eserleri tercüme etmiş, yeni eserler vermiş toplantılar yaparak etrafına bir sempatizan gurubu toplamış, büyük bir saygı ve sevgi halkası meydana getirmiştir.
    Konya da ilk yıllarda küçük topluluklar halinde yapılan ve gittikçe büyüyen bir hafta, on gün süren ve gösteri mahiyetinde olsa dahi bu geleneği yerleştirmek için çok ileri yaşlarda olmasına rağmen Hakka yürüyene kadar devam etmiş, pek çokta insan yetiştirmiştir.
    Midhat Bahari bey çok kuvvetli bir tasavvuf dünyasında doğmuş ve o tasavvuf dünyasında büyümüştür. Devrin mümtaz şahsiyetleri tarafından terbiye edilmiş Bahariye Mevlevihanesi gibi dev bir ilim, kültür ve ilâhi aşk yuvasında, Hüseyin Fahreddin Dede efendi gibi eşine az rastlanır bir mürşidin elinde yetişmiş, Allah aşkında yok olmuş, aşkı Mevlâna ile yatmış, aşkı Mevlâna ile kalkmış, kendisini onda eritmiş onunla bir olmuş, şeriatı Muhammediyeden bir an ayrılmamış, rind, alevi meşreb ve bütün bu vasıfları kendisinde toplayabilmiş ender insanlardan birisi idi.
    *
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük