beyrut

    1.
  1. lübnan başkenti,bir liman kenti,istanbula en çok benzeyen şehir..
    7 ...
  2. 15.
  3. arapça, fransızca, ingilizce ve ermenicenin konuşulduğu, yıllarca sivil savaşlardan artık neredeyse yorgun düsmüs ortadogu başkenti.
    6 ...
  4. 20.
  5. feyruz' dan li beyrut-

    aşkla ve acıyla...
    4 ...
  6. 54.
  7. Yüzün üzerinde ölü olabilir.
    5 ...
  8. 37.
  9. Lübnan'ın başkenti olan şehir.
    3 ...
  10. 18.
  11. çoğu amerikan filmlerinde yıllar sonra karşılaşan iki istihbaratçıdan birinin "uzun zaman oldu" sözüne karşılık diğerinin "6 yıl önce, beyrut" cevabına mazhar olan lüban' ın başkentidir.
    3 ...
  12. 11.
  13. Bana ılık rüzgarları gönderin
    Tel örgüler ardına
    Sevgilinin gözlerinde
    Benim olsun

    Yağmur damlaları mavisi
    Yeşile mahkum edin bozkırı
    Boy atsın sevda
    Bana bir türkü söyleyin

    Yarınlarıma uzansın
    Tel örgüler ebem olsun
    Doğursun hasretimi
    Ağlamasın çocuklar

    Çocuklar ağlamasın
    Sözüm var
    Beyrut sokaklarında öldürün beni
    Her sabah saat beşte öldürün beni
    Sözüm var
    Beyrut sokaklarında yaşatın beni

    *
    3 ...
  14. 3.
  15. ah beyrut, caanım beyrut, kalbim beyrut, neydi sende ki bu yakıcı güzellik, acı, zulüm, keder, trajedi, insanlık ayıbının tükenmediği güzel beyrut...
    2 ...
  16. 35.
  17. cuma günü gideceğim şehir. heyecanlıyım. gelince objectif bir şekilde yazacğım bütün izlenimlerimi.

    geldiiim.

    ya ben bununla ilgili tam gezi rehberi gibi uzun uzun yazdım sonra sözlük sen offline ol yazımı hiçe say.

    habibi gidin görün. yapacak bir şey yok.

    doğunun parisi falan diyorlar beyruta. paris b.k yemiş. burası bir harika.
    2 ...
  18. 26.
  19. Bazı kadınlar vardır. Gençliklerinden kalma siyah beyaz fotoğraflarında çok güzellerdir. Ardından seneler boyu başlarından bir sürü kötü olay geçer. Boşanmıştır, kanser olmuştur, ekonomik durumu bozulmuştur vs. Ancak aynı kadını 30 yıl sonra her şeye rağmen muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Beyrut, dünya üzerinde bu kadını temsil eden şehir. Yıllardır yaşadıklarına rağmen güzel, büyüleyici ve görkemli. Adeta cami yıkılmış ama mihrap yerinde deyişinin karşılığı.

    Lübnanlılar oldukça rahat bir karaktere sahipler. Akdeniz insanının tüm özelliklerini ve Orta Doğu kültürünü bünyelerinde çok iyi harmanlamışlar. Yemeğe-içmeye oldukça meraklılar hatta sağlam âlemciler. Uzun uzun sofrada oturmayı seviyorlar. Bir dönem Fransız sömürgesi olmaları ve kendilerini Arap olarak görmediklerinden dolayı Arap yarımadasında bulunan genel kıroluk Lübnanlılarda pek mevcut değil. Öte yandan kadınlar diğer Orta Doğu toplumlarına göre tartışılmaz biçimde sosyal hayatta batı ülkelerine yakın standartlarda yaşıyorlar. Genel olarak Lübnanlı görüntüsü neşeli, konuksever ve yıllarca yaşadıklarından dolayı hayatı umursamaz bir yapıda.

    Beyrut gece hayatı konusunda ise dünyanın sayılı merkezlerinden. Özellikle gece 1’den sonra başlayan inanılmaz bir tempo söz konusu şehirde. Özellikle Gemmayze’de bulunan Rue Gouraud ve yakınındaki Rue Monot gece hayatının önemli merkezlerin. Yine Hamra’da bulunan ufak barlarda ısınma turları için iyi alternatifler olabilir. Ancak Beyrut gece hayatının en havalı mekanı tartışmasız Music Hall denilen kulüp. Rezervasyonsuz girişi çok zor olan Musichall'a bütçeniz yeterliyse mutlaka göz atın. Her 15 dakikada bir çok farklı tarzda müzik grubunun sahne aldığı mekan, iç savaş sırasında dağlardaki mağaralarda yerlatı kulüpleri işleten kişiler tarafından kurulmuş. Beyrut’ta toplu taşıma sistemi bulunmuyor. Sadece şans eseri denk geleceğiniz ufak minibüsler çalışıyorlar. Ancak Arapça bilginize güveniyorsanız bunları kullanabilirsiniz. Üstelik bu minibüsler akşam 7’den sonra çalışmıyorlar. Şehir çok büyük olmadığı için yürüyerek rahatça gezilebilir. Ancak gerekli durumlarda taksi kullanılacaksa fiyatların istanbul standartlarında olduğunu ve pazarlık etmeden taksiye binmemek gerektiğini belirtmek lazım. Beyrut genel olarak güvenli bir şehir. Vardığınızda yakın geçmişinden dolayı hafif bir irkilme oluştursa da bünyede, şehir bir anda temposuna dâhil ediyor insanı. Şehir merkezinde turizm nedeniyle ordu ve polis sürekli güvenlik sağlıyor. Gecenin hangi vakti olursa olsun rahatlıkla şehir merkezinde dolaşılabilen bir şehir Beyrut. Ancak yanınızda pasaport taşımakta fayda var. Çünkü askerler veya polisler bazı sokak girişlerinde piyango olarak kimlik kontrolü yapabiliyor.

    Beyrut savaş zamanı doğu-batı olarak ikiye ayrılmış olsa da şu anda şehirdeki tüm ayrımlar ortadan kalmış durumda. Şehrin en turistik bölgesi olan Downtown’dan şehri gezmeye başlayabilirsiniz. Bu bölge iç savaş döneminde yerle bir edilmiş olsa bile, Hariri sonrası binalar aslına sadık kalınarak tekrardan inşa edilmiş. Hükümet binaları, süper lüks iş ve alışveriş merkezleri ve otellerin bulunduğu bölge Orta Doğu’da olduğunuzu unutturacak kadar gösterişli. Şehrin merkezi sayılan Place d’Etoile özellikle akşam saatleri pek hareketli oluyor. Downtown’da tarihi eser olarak Al-Omari Camisi ziyaret edilebilir. Bu cami aslında 12. Yüzyılda Haçlı Seferleri’nde kilise olarak inşa edilmiş ancak daha sonra Memlükler tarafından camiye çevrilmiş. Hemen cami yakınlarında Place d’Etoile’dan biraz ilerlediğinizde görebileceğiniz St. George Katedrali de haçlılar dönemine dayanan bir yapı. Hemen yanında ise içerisinde Refik Hariri’nin de anıt mezarının bulunduğu Mohammed al-Amin Camisini gezebilirsiniz. Bu caminin en önemli özelliği uzaktan Sultanahmet Cami’sine benzetilmesiymiş ki görkem açısında yarıştırmak oldukça manasız. Ardından iç savaş boyunca en şiddetli çatışmaların yaşandığı Place des Martyrs’deki anıtı ziyaret edebilirsiniz. Anıtı gördüğünüzde üzerindeki iç savaştan kalma kurşun delikleri ve patlama izleri dikkatinizi çekecektir. Bu izlerin tamir edilmeme nedeni iç savaşın manasızlığını insanlara hatırlatmakmış. Yine şehir merkezinde görebileceğiniz delik teşik olmuş dev bina eski Holiday-Inn oteli olacaktır. Otel sivil savaş boyunca keskin nişancıların bir numaralı durağı olmuş ve bu nedenle bir çok defa roketlenmiş.

    Downtown’u gezdikten sonra Place des Martyrs’in karşı tarafına geçip Gemmayze’yi turlamaya Saifi mahallesinden başlayabilirsiniz. Restore edilen Fransız kolonyal evlerinden bir sanat ve moda mahallesi yaratılan Saifi’de özellikle alışveriş yapmak isteyenler orijinal şeyler bulabilirler. Saifi sonrasında şu anda Beyrut’un gece hayatının merkezi olan Rue Gouraud’a doğru ilerleyebilirsiniz. Ardından şahane evlerin yer aldığı Achrafiye’nin ara sokaklarında dolaşarak Rue de Damas’a çıkabilirsiniz. Rue de Damas öncesindeyse şehrin en otantik oteli olan Albergo'nun çatı katında bir kahve içerek dinlenebilirsiniz. Otelin çatısındaki kahvede özellikle günbatımında Beyrut çatılarını izleyebilirsiniz. Rue de Damas ilk bakışta önemsiz bir ana cadde olarak görünse de aslında eski Yeşil Hattı oluşturuyor. Yeşil Hat iç savaş boyunca Hıristiyanlarla Müslümanların esirleri takas ettiği ve tüm pazarlıkların yaşandığı yer. Bu caddeden kısa bir yürüyüşle Beyrut Milli Müzesi’ne varabilirsiniz. Cadde boyunca Beyrut’ta neredeyse her sokakta karşılaşabileceğiniz kurşunlanmış veya roketlenmiş binaları daha sık göreceksiniz. Belki de Beyrut’ta görülmesi en elzem olan yer olan müze, kronolojik olarak sergilediği eserler ile Lübnan tarihini ve Lübnan’ın Akdeniz’deki önemini oldukça başarıyla aktarıyor. Müzede mutlaka görülmesi gereken şeylerden biri de her saat başı gösterilen müzenin iç savaş sonrası tekrar kurulma belgeseli. iç savaşın yıkıcılığını anlamanız için müzeyi gezdikten sonra mutlaka bu kısa belgeseli izleyin.

    Hamra ise Beyrut’un günlük hayatını gözlemleyebileceğiniz Downtown’a kıyasla daha az turistik bir bölge. Hamra özellikle son dönemde Gemmayze ile ciddi bir rekabet içine girmiş. Bu rekabetin temel nedeni ise gerçek Beyrut’u hangi semtin daha çok yansıttığı. Semtte bulunan Beyrut Amerikan Üniversitesinin kampüsü şehrin temposundan kaçıp nefes almak için oldukça ideal. Hamra’yı keşfetmek için Rue Hamra ve Rue Bliss arasındaki sokaklarda dolanabilirsiniz. Hamra’nın sokaklarını arşınladıktan sonra şehrin en önemli turistik sembolü olan Güvercin Kayalıkları'nı ziyaret edebilirsiniz. Denizin ortasında bulunan iki büyük kayadan ibaret olan Güvercin Kayalıkları'nda vaktiniz varsa ufak teknelerle kısa bir tur yapma şansınız da var. Ardından da Beyrut’un özellikle güneş battıktan sonra en hareketli yerlerinden biri olan Corniche’i ziyaret edebilirsiniz. Corniche Beyrut'un kordon boyu. Üzerinde bulunan kafeler de Beyrutluları izlemek için iyi bir adres.

    Siyasal tarihe biraz meraklıysanız Beyrut’un güney mahalleleri ilginizi çekecektir ancak yanınızda yerel biri, özellikle bir Müslüman olmadan bu mahallelere güvenli girişiniz pek mümkün değil. Bazı bölgelerin giriş çıkışları da asker ve polis tarafından kontrol ediliyor. Hizbullah’ın merkezinin yer aldığı bu mahalleler özellikle 2006’daki israil hava saldırılarından büyük oranda etkilenmişler. Sabra ve Shatila mülteci kampları da şehrin güney kısmında bulunuyorlar. Özel bir not olarak bu mahallelerin Hamra'daki sokakların daha bakımszı olduğunu söylemek mümkün. Özellikle kocaman fotoğraf makineleriyle ve gruplar halinde bu bölgeye giden turistlerin semt sakinlerini çok huzursuz ettiği gibi bir şikayet var. Bu nedenle bu bölgeleri ziyaret edecekseniz lütfen fotoğraf makinelerinizi çantanıza sokun ve günlük hayatın içine olabildiğince karışarak hareket edin. Zaten güney mahallelerin bazı bölümlerinde fotoğraf çekilmesi hoş karşılanmıyor. Gününüzü ingilizce bilmeyen Hizbullah militanlarıyla ve nezarethanede geçirmek istemiyorsanız gitmeyin. Son olarak mülteci kamplarında en taş yürekli insanın bile içinin kaldırmayacağı şartlarda yaşam mücadelesinin sürdüğünü eklemek gerek.

    Beyrut’un biraz dışında yer alan Jeita Grotto ise dünyanın şu andaki en önemli birkaç doğal harikasından biri. Dağların altında 6 kilometre boyunca uzayan dev mağara 2 kattan oluşuyor. Alt katı özellikle kışın yükselen su seviyesi nedeniyle bazen ziyaretçilere kapanıyormuş. Su seviyesinin uygun olduğu zamanlarda ise ufak kayıklarla mağarayı gezebiliyorsunuz. Üst kat ise Jeita Grotto’nun asıl görkemli kısmı. Onlarca metrelik dikitler ve sarkıtlarıyla insanı büyüleyen 2. katı ise yürüyerek gezebiliyorsunuz. iç savaş süresince Hıristiyanların cephanelik olarak kullandığı mağara 1995’de Refik Hariri tarafından turizme kazandırılmış.

    Yine Beyrut yakınlarındaki Harissa’da bulunan Notre Dame du Liban heykelini mutlaka ziyaret edin. Akdeniz’e tepeden bakan bir Maruni şapelininde bulunan heykelin en önemli özelliği sunduğu nefes kesici manzara. Heykelin bulunduğu şapelin bahçesinde ise Lübnan bayrağında yer alan sedir ağacı bulunuyor. Heykel’in balkonundan muhteşem Akdeniz manzarasını izledikten sonra mutlaka Jounieh’e inen teleferiğe binin. iç savaş sırasında Beyrut’tan kafa dağıtmaya gelen Hıristiyan militanların gece hayatına ev sahipliği yapan ufak sahil kentine giderken, teleferikle insanların evlerinin yanından geçmek oldukça eğlenceli. Teleferik yolculuğunuzu gün batımı saatine denk getirebilirseniz zaten muhteşem olan manzara daha da güzelleşecektir. Jounieh kentinde teleferik yolculuğu hariç ilgi çekecek bir şeyin olmadığını da belirtmek gerek.

    Lübnan’ın en meşhur bira markası Almaza. içimi oldukça kolay ve lezzetli olan birayla birlikte rakının biraz daha serti olan Arak da çok tüketiliyor. Lübnan şarapları ise meraklılar tarafından bilinse de dünyada çok ünlü değiller. Bekaa Vadisi’nde bulunan Kefrayar ve Ksara bölgelerinde yapılan şarap üretimi, ülkenin sosyal ve siyasal durumuna göre değişse de son dönemde önemli bir ivme kazanmış.

    kaynak: http://www.icantravel.co/2011/06/beyrut.html
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük