Üç arkadaşın hikayesi bu. Biraz da Beyoğlu'nun hikayesi. Beyoğlu'nun karmaşasının, kalabalıkların arasına gizlenen sırların hikayesi. Sokakların, binaların, bildiğimiz, bilmediğimiz köşelerin ama en çok insanların hikayesi. Çocukluktan başlayan, mekanı yine Beyoğlu olan bir dostluğun bugünü anlatılıyor Beyoğlu Rapsodisi'nde. Üç farklı kişiliğin, üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir nokta bu dostluk. Önce onları tanıyoruz, hayatlarına tanık oluyoruz. Sanıyoruz ki, her şey hep böyle doğal gidecek. Sanıyoruz ki, hayat normal seyrini sürdürecek. Ama gün geliyor, bir fotoğraf sergisi hayatlarını değiştiriyor. Önce bir kadın giriyor bu üçlünün arasına, bir Rus. Sonra cinayet fikri hayatlarının bir parçası oluyor. Soruşturmalar, sorular... Ve sırlar geliyor ardından. Ahmet Ümit bu son romanında polisiye gerilim edebiyatının sınırlarını aşmayı deniyor. Okuyucusunu sürpriz bir sonla ödüllendirmenin yanı sıra ölümsüzlük üzerine, dostluk üzerine, aile üzerine, sahip olma duygusu üzerine sorular sorduruyor.
kenan,selim,nihat adlı üç arkadaşın hikayesinin anlatıldığı 385 sayfalık bir ahmet ümit kitabı.çok farklı kurgusu ve sürpriz sonuyla herkesi kendine hayran bırakan mükemmel bir roman.
sırf sonu ile değil genel olarak hikayenin bütününe bakıldığında çok ketif veren, sizi istiklal caddesinde hayali bir gezintiye çıkarıp, bolca enformasyon bombardımanına tutan ama sonu ile adamın ağzına sıçığ bırakan harika bir kitap ve tartışmasız ahmet ümit'in başyapıtı. son 15 sayfayı tüyleriniz diken diken olmuş bir halde okurken kendi kendinize "hayır, olamaz, olmamalı" telkininde bulunursunuz.
ahmet ümit'in hatalarla dolu kitabı. bir polisiye roman okuyucusunun en merak ettiği ve en çok dikkat çektiği yer neresidir? tabiki de hikayenin sonudur. merak etmeyin lan, sonunu söyleyip romanı piç edip embesillik yapmaya niyetim yok. amma velakin hatayı söylemesem de olmaz. katilin tabancayı baş parmağıyla çekmesi beni dumura uğrattığı gibi yarmıştır. ulan o katil tabancayı baş parmakla çekse kendini vurur, karşısındakini değil.
kitabı okuyanlar ve dikkat etmemiş eşsiz bünyeler, vurulma anının yazılarına dikkatle okuyun.
o değil de hadi ahmet ümit'in gözünden kaçtı, bir şey oldu, cart curt oldu, neyse ne işte mına koyim. yayınevi'nin nasıl gözünden kaçmış. her önünüze gelen kitabı cart diye basıyor musunuz?
"beyoğlu tarihi" ismini verseydi daha iyi olurdu dediğim, sürükleyici ahmet ümit romanı.
önceleri çok da ilginç bir hikayesi olmadığını düşündüğünüz, ancak mükemmel betimlemelerle okumaktan bir türlü sıkılmadığınız, sonra son sayfalara doğru kitabı bitireceğim diye yemeden içmeden kesildiğiniz, sonunda tabiri caizse "hönk?" diye kaldığınız kitap. tavsiye edilir...
ayrıca:
(bkz: patasana)
(bkz: kavim)
sonu righteous kill kıvamında biten ahmet ümit romanı. ayrıca romanın bir kaç bölümünde konu gereği yazar mayhem'den girip anton lavey'den çıkıyor, bu da nereden çıktı şimdi demeyin.
finali disinda pek bir numarasi olmayan polisiye roman. finali daha vurucu hale getirmek icin yuzlerce sayfalik gereksiz ayrinti ve gerceklikten uzak diyaloglarla bezeli. bir nevi keci boynuzu yeme durumu. bir damla bal icin koca bir sapi kemirme. okunabilir lakin beklentinizi fazla yukseltmeyin.
bir solukta okuduğum kitap.çok enteresan birşey oldu ben bu kitabı okurken. bir sayfada henüz finalden haberim olmadan öyle güzel cümlelere rastladım ki sanki okuduğum onca kitapta bu kadar net anlatıl(a)mamıştı.işte o satırlar:
yanıtım çok açıktır: çünkü onlar benim arkadaşım; iş dışındaki zamanımın bir kısmını paylaştığım insanlar. fakat yaşamımı asla onlara dayanarak kurmam. ne onlara ne gülriz'e ne de başka birine. yeryüzünde yalnız olduğumu bilirim, bu nedenle de önce kendime güvenirim. işte katilin kim olduğunu öğrendikten sonra lütfen bu satırları bir kez daha okuyun.
ahmet ümit'in okunası kitaplarından biri. kitabın neredeyse tamamı sadece diyalog ve yaşananları anlatmakta. sıkılıp polisiye değil miydi bu falan diyorsunuz. ama bir final oluyor yuh nasıl yani diye afallıyorsunuz.
bana beyoğlunu yeniden sevdiren kitap. istanbulu içine çekersin bu kitabı okuduğunda, katya'yla sevişirsin, kenan'la çekiciliği hissedersin, nihat'la pısırıklığı tadarsın, selim'le zenginliği anlarsın ve kitabın sonunda apışıp kalırsın.