insana benzeyen semttir. Tüm güzelliği, karmaşıklığı ve çirkinliği ile insandır. istiklali makyajlı gündüz insanı, arka sokakları insanın derin yaralarıdır. Misafirler onları görmez. Tanıdıkça açılır yaraları. Ah ne çok özledim.
Kanuni devrinde, Alvaryo Gritti adında Venedik elçisinin Taksim tarafında bir sarayı vardı. Kendisine yazılan tüm resmi evraklarda Beyoğlu diye hitap kullanılırdı. Bugünkü Beyoğlu ismi ondan gelmektedir.
zamanında istanbul un kalbinin attığı yermiş. butikler, restoranlar, film yıldızları...
şimdilerde ise sidik kokan sokaklarıyla, adım başı çomarlarıyla uzak durulması gereken muhit. ölüm riski yüksektir.
birçok yeşilçam figüranından dinledim eski beyoğlunu. ne güzelmiş be.
istanbul denilince ilk akla gelen semtlerden birisi olan Beyoğlu akp döneminde bütün nostaljisini yitirip tamamen yandaş otellerin bozgununa uğramıştır.
ta bizans periyodundan bu yana istanbul dışı kabul edilen, yabancıların oturduğu bölge.
osmanlı zamanında da değişmedi.
önce ceneviz, sonra venedik ve nihayet diğer batılılar da bölgeye yerleşti.
bölgenin kozmopolit ve garplı yapısı nispeten 1955'e dek devam etti.
garplı dediysek de o doğulu esintiler taşıyan bir garptır. latin yahut cermen kökenli hıristiyanlara göre pera(beyoğlu) avrupa'nın taşra yerleşimleri gibiydi. onda eklektik özellikler görüyorlardı.