insanın yaşama sevincini emen, yayında olmasının gördüğüm görebileceğim en büyük vahşet olduğunu düşündüğüm içeriklerdir.
bunları birkaç kategoriye ayırmak isterim:
1) hayatın gerçekleri olarak sunularak moral bozmaktan başka işe yaramayan haberler. tecavüz, kaza, hastalık, felaket. hiç haberimiz olmasın diyemem, hayatın gerçeğidir. ama pazar günü gündüz televizyon başına oturup da, rastladığım tüm haberleri bu içerikte görürsem orada dururum. bu hayatsa eğer, insan hayatı kötülükler kadar iyilikleri de barındırır. nasıl ki kötü olan birşeyi kabullenmek, kendini kötü hissetmek insanın adeta bir ihtiyacı ise, iyi olan birşeyleri izlemek ve okumak da bizim doğal ihtiyacımız. bu ülkede birşey üreten, işe yarar konular üzerinde çalışan kimse yok mu? moralimizi düzeltecek bir haber yok mu? herkes tecavüzcü, katil mi; heryeri onlar mı sardı?? sadece bunları okuyan, dinleyen ve izleyen bünye ne hale geliyor, bu programları yapanlar biliyorlar mı? Bence evet, ama sebebini sonra söyleyeceğim.
2) Flaş, şok, son dakika. nasıl mağazalar 365 gün indirimde, artık her dakika ve saniye bir ani olay oluyor. içine bakıyorsunuz; melo nun cezası onandı, beklenen oldu, haftalık açıklamada çarpıcı sözler söylendi. böyle son dakika mı olur? net hatırladığım ve bu kadar sert ve göze sokulmayı hak eden iki son dakika haberi biliyorum. ilkinde new york da gökdelenlere yolcu uçağı çarpmış, binalar yıkılmış, amerikan ekonomisi ters dönmüştü. diğerinde de, hoş bu şişirme gibi gelir bana hala ya, cumhurbaşkanı* başbakana* anayasa kitabını fırlatmış, dış kaynaklar dolarlarını çekmiş, bankalar batmıştı. alın size son dakika; insan hiç görmek istemiyor ama, ifade etmek istediğim önem düzeyine en uygun gelen örnekler bunlardı.
3) günlük haberlerin hangisi, o haber konusunun doğasıyla ilgili şu anda, bir bakalım:
spor haberleri: transfer, yönetici açıklaması, hakemler, iddialar, davalar. bu hafta şu maçta adam ne oynadı, ne gol attı muhabbeti var mı? gerçekten, bakın.
siyaset: o onu dedi, bu ona yanıt verdi, iddialar, davalar, türk-kürt, sünni-alevi, açılım, özgürlük, demokrasi, insan hakları. bir sürü politik doğru olmaya çalılıp onu zaten beceremeyen saçmalık.
magazin: dizide ne oldu, o dizideki ahmet bu dizideki ayşeyi ne yaptı, kimi gözaltına aldılar, kim kovuldu.
diğer programlar ve altyazılarda geçenlerden de bahsedeceğim ama, yazmak bile eziyet bunları. altyazıda birşey yazar, son dakika diye. programı mı izleyeceksin, yazıyı mı okuyacaksın. hadi yazıyı geçirdin, arkadaş bari konuyu açıkla da anlayalım. sonra, bilmem kim iddialara yanıt veriyor. ya kim iddia etmiş, ne demiş, neye göre demiş, niye demiş? yok, ama kime çamuru attıysan ona bırak lafı, sonra söylediklerine karşı çık.. Bu nedir allahaşkına??
işte bu nedenlerden ötürü, çok açıktır ki televizyon ve gazateler kendilerini tüketmekteler. ama asıl konu, bunu bilinçli yapıyor olduklarını düşündürmeleri. v for vendetta da high chancellor hadi insanları canından bezdirin türünde bir talimat veriyor. sonra da savaş ve şiddet görüntüleri, kötü haberler devreye giriyordu. hatırlayan hatırlamıştır. peki soruyorum, günümüzde yaşadıklarımız bundan gram farklı mı?
içerisinde, 25. kare görüntüleri olan programlardır.
eskiden, bir şişe kolayla tecavüz edilirmiş. Beyne tecavüz sayılan 25. kare olayında, kola ve uyku hapı olmaksızın ve acıtmaksızın beyne tecavüz edilmektedir.