her canlıda bulunmakla birlikte,tamamı keşfedilmemiş olmamasına karşın sürekli çok küçük bir yüzdeliğini kullandığımız bize bilim adamları tarafından dayatılan organ.
-varya biz %3 nü kullanıyomuşuz beynimizin.
+ee...
-aynştayn varya o da %7 sini kullanmış.abi bişe sorcam şimdi biz yüzde 3 kullanıyosak kalanı israf olmaz mı?
+%3 e dua et şu an...Allah'ım buna da %3 kullandırıyorsan ,sen nelere kadirsin..
bu organımızla ilgili bilinen en eski bilgiler M.Ö 4000 yılına ait mısır papürüslerinde geçer. Erkeklerde ortalama 1300 gr, Kadınlarda 1100 gr'dır. soluduğumuz Toplam oksijenin % 20'sini tek başına tüketir.
Beynimizin sol tarafı gördüğümüz kelimeleri mantıksal olarak dizer . Örneğin "ilnigç" kelimesıni ilk bakışta olduğu şekilde yani bulunduğu sıraya göre kabul eder. Ama beynimizin sağ tarafının da devreye girmesiyle bu kelimenin asıl hâlini yani " ilginç" kelimesi olduğunu anlarız. Çünkü beynımizin sağ tarafı kelimeyi bir resim olarak algılar ve sol tarafın mantıkla açıkladığı kısmı görsellikle destekleyerek asıl kelimenin zihinde oluşmasını sağlar. Yani bir kelime de baştaki ve sondaki kelimelerin yerleri değişmediği sürece o kelimeyi beynimizde kavrarız.
Ezber yaparken de bu mantığı kullanmak her zaman bilgilerin kalıcı olmasını sağlar. Mesela bir antlaşmanın maddelerini ezberlemeye çalışırken bunları görsel öğelerle desteklemek beynin her iki tarafını da çalıştırdığı için bilgiler daha kalıcı olur.
Beynin sağ-sol kullanımına örnek verecek olursak;
iki bacaklı, üç bacaklıya oturdu tek bacaklıyı yemeye başladı , sonra dört bacaklı iki bacaklıdan bir bacaklıyı aldı , buna sinirlenen iki bacaklı üç bacaklıyla dört bacaklıya vurup tek bacaklıyı geri aldı. Bu örnekte bu metni ezberlemek çok zordur , yani burda beynin sol tarafı çalışır . Ama bu bilgileri görsellikle destekleyince şu durum ortaya çıkar ;
bir insan(iki bacaklı) , iskemleye(üç bacaklı) oturur ve tavuk budunu(tek bacaklı) yemeye başlar. Köpek(dört bacaklı) , insandan tavuk budunu alır , buna sinirlenen insan iskemleyle köpeğe vurur ve budu tekrar alır.
Yani bu örneğin ikinci şekilde açıklanması daha kalıcı olur.
Aynı şekilde bir şeyin nasıl yapılacağını kılavuzdan okumak yerine bunu bir kişinin bıze öyküleyici şekilde okumasını dinlemek de daha kalıcı olur.
Beynimizin Sınırı Ne?
Uzmanlar beynimizin potansiyelinin ancak %10'unu kullandığımızı
söylemekteler. Bu düşük orana rağmen insanoğlunun başardıklarını görünce
beynin ne denli büyük bir potansiyele sahip bulunduğunu ve aslında uyuyan
bir dev olduğunu anlıyoruz.
Böylesi güçlü bir hafıza, düşünme ve kavrama becerisiyle donatılmış beyin,
vücudumuzun en mükemmel organıdır. Mükemmelliği ise fonksiyonlarının henüz
tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamış ayrıntılarında gizlidir.
Beynimiz vücudumuzun bilişsel, duyusal ve duygusal tüm fonksiyonlarını
yönetir. Çok hassas bir sistem olan beynimiz, elektrik sinyalleri ile
çalışan sinir hücreleri, bunları barındıran ve beslenmelerine destek olan
hücreler ve kan damarlarından oluşur.
Beyin özel bir sıvının içinde yer alır. Aksi takdirde beyin kafatasına
doğrudan temas eder ve kendi ağırlığı altında ezilirdi. Bu da kişinin
ölümüne sebep olurdu.
Her insanın Beyin Yapısı Aynıdır
Yapılan araştırmalar bir dahinin sanıldığı gibi özel bir beyin yapısına
sahip olmadığını göstermektedir. Her insanın beyin yapısı aynı olduğu halde
kimileri onu oldukça süratli ve etkili kullanırken diğerleri için durum tam
tersi oluyor. Yani herkes beynini tanıyıp onu maksimum yararı alacak şekilde
kullanamıyor. Kullananlar ise bunu nasıl başardıklarını bilmiyorlar.
Şu anda beyninizde gerekli ya da gereksiz, farkında olduğunuz ya da
olmadığınız pek çok bilgi depolanmış durumda. Sahip olduğunuz bu büyük gücü
harekete geçirmek, uyuyan devi uyandırmak gerek. Her şeye yatırım yapıyoruz,
peki beynimize ne kadar yatırım yapıyoruz? Benjamin Franklin söyle diyor:
"Cebinizdeki parayı zihninize boşaltırsanız, zihniniz cebinizi parayla
dolduracaktır."
Midemize yaptığımız yatırımın çok azını beynimize yapmış olsak sizce ne
olur?
Beynimizin Elektrokimyasal işleyişi
Bütün insanların beyni aynı elektro kimyasal yapıyla çalışmaktadır.
Sorunları çözerken, rahatladığımız anlarda, derin bir uykudayken, virajlı
bir yolda araba kullanırken ya da yaratıcı olduğunuz hallerde...
Siz tüm bunları yaparken beyninizde neler oluyor hiç merak ettiniz mi?
Beynimiz elektro kimyasal faaliyetlerde bulunan harika ötesi bir fabrika...
Düşündüğünüzde, konuştuğunuzda, koştuğunuzda, yorulduğunuzda, kısacası her
an çevrenize her biri beynin sinirsel etkinliğinin bir çeşidi olan beta,
alfa, teta ve delta dalgalarını yaydığınızı biliyor muydunuz?
Beta dalgaları, fazlasıyla meşgul olduğumuz hallerde devreye girer. Bunlar
hızlı, seri ve inişli dalgalardır. Heyecanımız arttığında veya dış
faktörlerce fazlaca uyarıldığımızda beta dalgaları aktif hale gelir. Konuşan
biri beta dalgaları yayar. Mesela ders veren bir öğretmen beta dalgaları
saçar. Konuşma sırasında tartışma çıkar, ortalık gerginleşirse beta
dalgalarının frekansı artar.
Alfa dalgalarına gelince... Rahatladığınızda, heyecanınız yatıştığında alfa
dalgaları devreye giriyor. Alfa dalgalarının genliği beta dalgalarına
kıyasla daha yüksek, frekansı ise daha düşük.
Teta dalgaları zihnimizin bilinçsiz olduğu hallerde ortaya çıkar; ancak
bastırılmış duygular da aktifleşir. Yaratıcılık için ihtiyaç duyulan
beyinsel bağlantılar da teta dalgaları sayesinde kurulur. Uzun bir yolda,
dümdüz asfaltta ilerlerken, sakin bir yürüyüşteyken etkin beyinsel dalganız
teta olur. Bu dalga ilginç ve yaratıcı fikirlerin dalgasıdır.
Delta dalgaları ise son derece düzensiz yayılırlar. Uykunun en derin
seviyelerinde, yatakta kitap okumaya başladığınızda...
Araştırmalar teta ve delta dalgalarının özellikle yaratıcılıkla ilgili
olduğunu, bu dalgaların beynimizin içine odaklanmamıza yardım ettiğini ve
yaratıcı düşünceyi ortaya çıkardığını ileri sürüyor. Bu dalgaların en aktif
olduğu dönem uykudan uyanma dönemi. Yani yaratıcılığınızı konuşturmak
istediğinizde uykudan uyanma saatlerini seçmeniz gerekiyor.
Beynimizi Tanıyalım
< Yetişkin bir insanda 1.4 kg. dır.
< Toplam ağırlığımızın %2'si kadardır.
< Vücuttaki kanın %15'ini beyin kullanır.
< Alınan oksijenin % 25'i beyne gider.
< Gıdaların % 20'sini beyin kullanır.
< Beynin hacmi doğumda bir yetişkinin beyninin % 25'i, altı aylıkken %
50'si, 2,5 yaşındayken % 75'i, 5 yaşındayken de % 90'ı kadardır.
< Beyin mesajlarının hızı saatte 580 km. yi bulabilmektedir. Bu yüksek hız
sayesinde ayaklarımızdan gelen herhangi bir uyarının başımıza ulaşması
saniyenin yüzde birinde gerçekleşir.
< Enerji olarak değerlendirmek gerekirse teorik olarak beynin içinde
istanbul, izmir ya da Ankara gibi büyük bir şehri kurmaya yetecek
potansiyelde atom enerjisi vardır.
< Her saniyede 10 yeni bilgi yüklense bile ortalama ömürde bir insanın
hafıza kapasitesinin yarısından çok azı doldurulabilir.
< Bugüne kadar beyin işlevlerinin % 5'i aydınlatılabilmiştir. Beyin hakkında
2500 yıldır devam eden araştırmalar günümüzün teknolojisi ile oldukça hız
kazanmış, bu mucize organ hakkında bildiklerimiz son 10 yılda önceki
zamanlara göre kat kat artmıştır.
< "Beynim yoruldu, dinlenmeye ihtiyacım var." diyenleri duymuşsunuzdur.
Ancak beynimizin yorulması fiziksel olarak mümkün değildir. Elektro kimyasal
sistemlerle çalışan beynimizin kas sistemi ile çalışan el, kol, göz gibi
organlardan farklı yanı yorulmamasıdır.
< Beyin sinir hücrelerini telefon şebekesine benzetirsek, beynin 1 gramında
bulunan nöronların bağlantı kapasitesinin dünyadaki telefon ağına eşit
olduğu söylemektedir.
< Hesaplara göre hafızamız, ortalama 70 yıldan fazla olan hayatımızın her
saniyesinde 11 olay kaydeder ve bunu rağmen beynimizde potansiyel halde
kullanılmayı bekleyen çok büyük bir boşluk yer alır.
< insan beyni glikozla çalışan ve özel bir işçilik istemeden yapılmış genel
amaçlı süper bir bilgisayar olarak adlandırılabilir.
< Beyin, dakikada yüz bin kelimeyi (ortalama 400 sayfa) anlayabilecek bir
kapasiteye sahiptir. Ama gözümüz bu kadar fazla bilgiyi beynimize
gönderemez.
< Vücudumuzda yaklaşık 500.000 dokunma detektörü, 200.000 ısı detektörü ve 4
milyon acıya duyarlı, hassas alıcı vardır. Bunlar kesintisiz olarak
beynimizin ilgili yerlerine bilgi aktarmaktadır.
< Beyin, yaşamsal faaliyetlerimizi sürdürmemize yardımcı olur, 24 saat 7 gün
bizim için çalışır. Asla yorulmaz. Biz dinlensek de o çalışmaya devam eder.
Neden bazen beynimizin kilitlendiğini ve sıkıldığımızı hissederiz?
Bunun üç nedeni vardır:
1- Aynı şeyleri monoton ve kesintisiz olarak tekrar tekrar düşünmek.
2- Üst üste gelen bilgileri organize edemeden öğrenmek.
3- Fiziksel yorgunluk içinde bulunmak.
--spoiler--